Seçimler Sonrası Önümüzdeki Görev

56

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerini geride bıraktık. Seçimlerle ilgili çok şey söylenebilir ve yazılabilir. Bir iki makaleye sığmayacak çapta gelişmelerle karşı karşıya kaldık. Bu seçimler daha önce yapılanlardan çok farklıdır. Türkiye yüz yılı aşkın süredir sürdürdüğü demokratik parlamenter sistem yerine başkanlık sistemini çağrıştıran bir modele geçmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adını taşıyan bu sistemde başkana aşırı yetkiler tanınmaktadır. Başbakanlık kalkmaktadır. Politika oluşturacak olan kurul ve ofislerdir. Bunlar bakanlıkların yerini alacaktır. Ortada bir hükümet olmadığı için kabinenin varlığı ve yokluğu tartışılamaz. Bakanlar başkan tarafından ve genelde TBMM dışından tayin edilecektir. Bütçe başkan tarafından yapılacaktır. TBMM’de gensoru verilemeyecek, yasa teklifleri tartışılamayacaktır. Osmanlı’nın meşrutiyet döneminde bile padişahın sahip olmadığı kanun yapma yetkisi yeni sistemde Cumhurbaşkanına yani başkana geçmektedir. Yürütme ve yasama önemli ölçüde başkana geçmektedir. Yargının da partili ve tarafsız olamayacak başkana karşı ne ölçüde bağımsız ve tarafsız olabileceği çok tartışmalıdır.

Türkiye’de yapılan ve yapılmaktan da bıkılmayan bir metot yanlışı bulunmaktadır. Üstelik bu yanlış sürmektedir. Yasa ve anayasa değişikliklerinde biz hep eskiyi atıp dünyayı ve ülkeyi yeniden keşfeder gibi yeninin peşine düşeriz. Bir heyecanlı arayış sürer. Oysa; yasa, anayasa ve sistemin işlerliğini ve bütünü tamamlayan parçaların fonksiyonelliğini engelleyen hususları tespit ederek onları düzeltmek yerine; genelde silbaştancılığa yöneliriz. Böylece zaman ve kaynak israfına sebep oluruz. Siyasi ve iktisadi istikrarı daha da bozarız. Taşları yerli yerine oturtamayız. Hele bir yasa çıksın değiştirme gerekirse ilerde yaparız tekerlemesini sürdürürüz. Oysa, yasa ve anayasalar sürekli üstünde oynanacak ve değiştirilecek belgeler değildir. Sürekli değiştirmeyle uğraştırmak bir kısır döngü şeklinde bize çok şey kaybettirir. Üretici ve yapıcı olmayı engeller. Çatışmacı ve kutuplaştırmacı bir anlayış yerleşebilir.

24 Haziran seçimlerini hala tartışmak, onu bunu suçlamak ve ihtilafları daha da artırmak yerine; iç sahada top oynamayı bırakarak yeni sistem içinde devlet bürokrasisinde en yetkili makamca da belirtildiği gibi, ehliyet ve liyakatin esas alınacağı ifade edildiğine göre, kısır ve ufku dar, duygusal yaklaşımları terk etmek durumundayız. Yapılacak iş; ehliyetli ve liyakatli kadroları ülke yararına tespit ederek onlardan istifade edilecek ortamı yaratmaktır. Bunun yerine, birbirimize çok kolay düşman olma sosyal hastalığını artık bırakmalıyız.

Bir dostumuzun söylediği şu cümle bazılarına ışık tutabilir: “… Biz TBMM’de artık 92 milletvekiliyle temsil ediliyoruz”. Bir gerçek var ki; TBMM’de fikirlerimizi paylaşan sayı bunun çok üstündedir. Özellikle küresel rüzgârların etkisiz hale geldiği, milli devletleri küresel sistemin kölesi yapıcı küreselleştirme, uysallaştırma, dondurma, milli çıkarları koruyamaz hale getirme, tâbi kılma çabalarının kan kaybettiği bir dönemden geçiyoruz. Milliyetçilik artık bağımsızlık, hükümranlık ve milletleri geleceğe taşımanın garantisidir. Milliyetçiliğin ekonomiden sanata kadar yükselen bir değer olduğu günümüzde, milliyetçiyim diyenlerin kısır tartışmalara ve yeni kan davalarına çeşitli taassup örneklerine ihtiyaçları yoktur. Tersine; akılcı ve duygusallığı aşan sosyal mühendislik işlerine ihtiyaç vardır. Türkiye önce Türkiye diyen milliyetçilerden bunu bekliyor.

 

 

Önceki İçerikMânâ Rûhdur (3)
Sonraki İçerikHz. Mevlânâ’nın Hatırlattıkları
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)