Özbekistan Seyahati Notları

53

Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Müdürlüğü’nün Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) desteğiyle Özbekistan’da yürüttüğü Kavakçılığı Geliştirme projesi kapsamında Müdürlüğümüz uzmanlarınca çalışmalar yapılmaktadır. Proje ile Özbekistan’da Sermerkant yakınlarında Canbay Orman fidanlığında Türkiye’den götürülen kavak klonlarıyla deneme kurularak, hızlı gelişen, yöreye uyumlu klonlar bulunması, fidanlık ve ağaçlandırma tekniği konusunda teknik işbirliği yapılması planlanmıştır.

Bu kapsamda ilki 2010 Nisan ayında ikincisi bu yıl Mart ayında Özbekistan seyahatleri gerçekleştirdim.  Bu seyahatlerde çalışmanın yanı sıra gittiğimiz şehirleri ve civarını tanımaya,  görmeye gayret ettik. Özellikle son gezimizle ilgili gözlemlerimi aktarmaya çalışacağım.

İstanbul- Taşkent seferleri Türk Hava Yolları ve Özbekistan Hava Yolları  tarafından haftanın beş günü  yapılmakta 4,5-5 saat kadar sürmektedir. 22 Mart 2011Akşam saat 21:30 da serin  ve yağmurlu bir günde yola çıktık. Yarı uyur, yarı uyanık bir yolculuk sonunda mahalli saat 06:00 Taşkent hava alanına ulaştık. Ülkeye daha girişte bir beyanname doldurarak, yanında bulunan eşyalarını, paralarını beyan ediyorsun, belgeyi iyi saklamak zorunda olduğumuz ifade ediliyor. Ayrıca ülkenin en büyük para birimi 1000 som = 0,40$=  60 krş paraları ancak çantada taşıyabiliyorsun. Ayrıca resmi kur 1$ 1600 som, karaborsada 2400 som olduğundan herkes dolar bozdurmak için karaborsayı tercih ediyor.

Orada bizi Özbekistan TİKA Koordinatörlüğünden görevliler karşıladı ve otelde birkaç saatlik dinlenmeden ve TİKA ofisindeki toplantıdan sonra Semerkant’a gitmek üzere yola çıktık. Orada şehirler arası yolculuklarda ucuz ve hızlı olduğu için taksiler tercih ediliyor. 300 km, 4-4,5 saatlik yolculuk için taksinin aldığı toplam ücret 80 bin Som (33 $ = 53 TL), kişi başı 20 bin som, bize göre çok ucuz sayılır. Ancak herhalde kıştan yeni çıkıldığından olmalı,  yollar yer yer çok bozuk olduğundan yorucu bir yolculuk sonucu akşam saatlerinde Semerkant’a ulaştık. Semerkant şehir merkezinde küçük şirin bir otel olan Tumaris’e yerleştik. Çorba ve Şaşlıkdan (şiş kebap) oluşan oraya göre hafif sayılacak bir akşam yemeği sonrasında hemen dinlenmeye çekildik.

24 Mart Perşembe gününden itibaren Semerkant’ta proje konusu çalışmalara başladık. Çalışma yeri fidanlığı ziyaretimizde daha önce yapılması gereken hazırlıkların hiç başlamadığını, yapılan eğitimlere rağmen çalışmalarda hala geleneksel yöntemlerine devam ettiklerini gördük. Dileğimiz proje çalışmalarıyla birlikte anlayışın değişmesidir.

Semerkant; Cihan imparatorluğu kuran Timur’un anıt mezarı, medreseler, türbeler, Uluğ bey rasathanesi, İmam Buhari türbesi, geniş yolları, parklarıyla yeşillikler içinde çok eski bir Türk şehridir. Şehirde eski ve yeni camiler olmakla birlikte yüksek minare olmadığından, sayılarıda az olduğundan ilk bakışta göze çapmamakta, ancak arandığında bulunabilmektedir. Ayrıca haporlör kullanımı yasak olduğundan ezan sesine hasret kalınmaktadır. Şehir içinde ana yollar bakımlı, ancak mahalle aralarında yollar köstebek yuvası gibi. Bizdeki gibi seçimle gelen belediye başkanı yok, yerine bizdeki vali karşılığı hakim adı verilen yönetici şehirdeki imar dahil her işten sorumlu.

25 Mart Cuma, yağmurlu bir gündü, Cuma namazını İmam Buhari’nin kabrinin de bulunduğu külliyedeki camide kıldık. Külliye birkaç yıl önce restore edilmiş, geniş bahçesiyle çok güzel olmuş. Her zaman ziyaretçilerle dolup taşıyor. Cuma namazı için yer bulamayız diye biraz erken gittik ancak belki havanın yağışlı olmasından camii tam dolmadı. Cemaatin çoğu yaşlı kişilerdi, gençlerin azlığı, ülke geleceği için umut karartıcı.

26 Mart Cumartesi günü Canbay Fidanlığı çalışanlarının geleneksel nevruz kutlama gününe katılarak, eğlencelerine ortak olduk.

27 Mart Pazar günü Semerkant’a yaklaşık 300 km uzaklıktaki Buhara şehrini ziyaret ettik. Rusların en son işgal ettiği Buhara Hanlığı merkezi olan şehir, birçok dini ve tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır. Son yıllarda çok hızlı restorasyon ve imar faaliyetleriyle şehir gerçek kimliğine kavuşturulmaya çalışıldığını gördük.

İlkönce Şahı Nakşbend Hz türbesi, mescidi, müzeyi ziyaret ettik, külliye oldukça iyi restore edilmiş, çok sayıda ziyaretçi vardı, mescidinde şükür namazı kıldık, dua ettik, duygulu anlar yaşadık.  Daha sonra şehir merkezinde yeni yapılan büyük bir parkta yapılan ağaçlandırma faaliyetini, gördük, fidanların Belçika’dan 2 milyon Euroya alındığını öğrendik.

Şehir surları, İsmail Samani türbesi, halen eğitim faaliyetine devam eden Miri Arap Medresesi, Khan Camii, Kalyan minaresi, sonrasında iç kale’yi (Han sarayı) gezip incelemekten büyük memnuniyet duyduk. Yine 4 saatlik yorucu yolculuk sonrası Semerkant’a döndük. Semerkant’ta proje çalışmalarından fırsat buldukça çevreyi ve şehirdeki eserleri ziyaret imkânımız oldu.

Semerkant’ta görülmesi gereken yerler arasında  Registan Meydanındaki üç Medrese, Uluğ bey medresesi ve rasathanesi, Şahı Zinde Türbesi (Sahabe türbesi ), Bibi Hanım Camii, Amir Timur türbesi, Daniel Peygamber türbesi, İmam Maturidi türbesi, tarihi çarşı görülmeye değer. Eserlerin tamamı ve çevreleri restore edilmiş, temiz düzenli halde muhafaza ediliyor.

Amir Timur’un türbede yattığı, ve gerçek mezarı ancak 1941 yılında Rus arkeologlarca belirlenmiş. O yıllarda mezarı açılarak geçici bir süre için kemikleri incelenmek üzere  Moskova’ya götürülmüş. Rehberimiz İlham beyin bu konuyla ilgili anlattıkları çok ilginçti. Mezar açılma işlemi sırasında türbe yakınında oturan iki yaşlı adam, heyetin Özbek görevlisine mezarın kesinlikle açılmamasını, aksi halde büyük felaketlerin yaşanacağını söylerler. Ancak her şeye rağmen mezar açılır ve o gece Almanya Rusya’ya saldırır.

Türbede Timur İmparatorluğu’nun batı sınırlarının İstanbul dahil bütün Osmanlı topraklarını da içerdiğini gördük. Aslında Yıldırım ve Timur’un Ankara savaşı Osmanlıyı gerilettiği ve belki cihan imparatorluğunu 40-50 yıl geciktirdiği tarihi bir gerçek.  İmam Maturidi türbesi de başka bir ziyaret yeri, komünizm döneminde çok sayıda evliyanın da bulunduğu mezarlık yok edilip, yerleşime açılmış, bağımsızlıktan sonra imam Maturidi’nin yattığı kısım ve civarı temizlenip bir türbe yapılmış, çevresi de park haline getirilmiş.

Ülkede ağaç dikme çalışmalarına önem veriliyor. Ülkenin bağımsızlığının 20. yılında 20 milyon fidan dikilmesi hedeflendiğini ve çalışıldığını öğrendik. Ancak ağaçlandırmalarda sulama yapılması mecburiyeti, su kaynaklarının yetersizliği aşılması zor bir engel olarak görülüyor. Gezimiz sırasında 40 yaşlarında ancak yaz mevsiminde halen sulanan karaçam ormanını da gördük. Ayrıca tarım arazilerinde iklim gereği sık sulama ihtiyacı, salma sulama yapılması hem su israfına hem de toprakta tuzlanmaya sebep olmaktadır. Ayrıca bilindiği gibi Aral gölüne dökülen nehirlerin suyunun ulaşamaması, gölün küçülmesine dolayısıyla bir çevre felaketine yol açmaktadır.

30 ve 31 Mart proje ile ilgili çalışmalarımızı tamamladık. 1 Nisan Cuma günü yine taksiyle Taşkent’e döndük. Taşkent geniş yolları, parkları ile modern bir kent görünümünde. Çok eski bir kent olmakla birlikte, günümüze kadar ulaşabilen çok az eser bulunmaktadır.

Özbekistan’daki dostlarımızı çok samimi davranışları, misafire saygısı, ikramı çok sevmeleriyle her zaman hatırlayacağız. Ruslardan miras kalan votka sevgisinin de yavaş yavaş azaldığını memnuniyetle gördük.  2 Nisan günü sabah erken saatlerde beş saatlik yolculuğun ardından devamlı hatırlanacağımız dostluklarla ülkemize döndük.

 

İmam Buhari Türbesi (Semerkant

İmam Buhari Türbesi (Semerkant

Şah-ı Nakşibendi Türbesi

Şah-ı Nakşibendi Türbesi

Buhara’da yeni düzenlenen şehir parkı.

Buhara’da yeni düzenlenen şehir parkı.

Buhara Miri Arap Medresesi

Buhara Miri Arap Medresesi

Buhara Han Sarayı (İç Kale)

Buhara Han Sarayı (İç Kale)

Emir Timur Türbesi

Emir Timur Türbesi

Registan Meydanı

Registan Meydanı

İmam Maturidi Türbesi

İmam Maturidi Türbesi

Buhara Khan Camii ve kalyan minaresi

Buhara Khan Camii ve kalyan minaresi