Mühim Meseleler

202

Kendi
ifâdesiyle ‘Okuma-Yazma Tutkunu’ olan
Fatma Gülşen Koçak 13,5 X 21 santim
ölçülerindeki 160 sayfalık eserinde; candan aziz vatan topraklarımızda yaşayan
insanlarımızın, dünyânın ve insanlığın meseleleriyle alâkadar olan ve çözümler
arayan, bulduğu çözümleri kamuoyuna duyurmaya çalışan seçkin 18 fikir insanı
ile yaptığı röportajları okuyucunun, ülke yönetiminde vazife üstlenen seçilmiş
ve tâyin edilmiş idârecilerinin istifadesine sunuyor.

Mühim Meseleler isimli eserde kültürümüzün
ve medeniyetimizin temel ve köklü konuları mercek altına alınıyor,
laboratuvarda tahlil ve teşhis ediliyor. Tedâvi yöntemleri geliştiriliyor.

İsâbetle
belirlenmiş soruları cevaplandıranların isimleri ve röportajda ele alınan
konular, kitabın önemini ortaya koymaktadır:

*Tuluyhan Uğurlu (Piyanist Bestekâr): Bir Medeniyeti Yok Saymak
Faşizmdir.

*Yusuf Kaplan (Mütefekkir Yazar): Gençlerini İhmal Edenler
Geleceklerini İmha Ederler

*Ercan Yıldırım (Düşünce Adamı-Yazar): Kültür İktidarı Siyâsî ve İktisâdî
Atılımla Gerçekleşir. *Hasan Aksay (İlâhiyatçı,
12, 13, 15  ve 16. Dönem Milletvekili-Yazar
/ Devlet Eski Bakanı): Abdülhamid, Günümüzü Anlamak İçin Bize Önemli Kapılar
Açar.

*Turan Kışlakçı (Orta Doğu Uzmanı, Gazeteci Yazar): Yahudi
Masallarını ve Efsânelerini Çürütmeliyiz.

 *Prof. Dr. Özcan Hıdır: Günümüzde Târih, Modern Versiyonlarıyla Tekrar Ediyor.

*Prof. Dr. Dursun Ali Tokel: Edebiyatı Olmayan Bir Millet Olmaz.

*Kemal Özer (Gıda Hareketi Genel Başkanı): Zihinler İşgal Altında!

*Dr. Murat Dağıtmaç: Haçlı Seferleri Dijital Ortamda Devam Ediyor.

*Emine Kaya (Araştırmacı Yazar): Bakanlık Wattpad’e Müdâhalede
Bulunmalı.

*Said Ercan (Milletlerarası Sosyal Medya Derneği Bakanı): Dijital
Dönüşüm Robotlaşmış Bir Nesil Getiriyor.

*Abdullah Çiftçi (Stratejist Yazar):İnsanlık Yeniden
Şekillendiriliyor.

*Doç. Dr. Ali Murat Kırık (Dijital İletişim Araştırmacısı):Asıl Mesele, Yapay
Zekâ İle Dünyânın Nereye Gittiğidir.

*Doç. Dr. Ahmet Dağ: Dünyânın En Tehlikeli Fikri Tranhümanizmdir!

*Kemal Kaptaner (Ankara Sosyal Aratırmalar Merkezi Genel Müdürü): Hepimiz
Küresel Gözetim Altındayız!

 *Abdullah
Çiftçi
(Stratejist Yazar): Bir Akıl Dünyâyı Yeniden Dizayn Ediyor!

*Doç. Dr. Selman Tunay Kamer (Eğitim Programları ve Öğretim Ana İlim Bölüm
Bakanı): Sosyal Medya Yasası Şart.

*Prof. Dr. Ercan Öztemel (Endüstri Mühendisliği Ana İlim Dalı Başkanı): Yapay
Zekâ Asla İnsanın Yerini Alamaz.

 ***

Fatma Gülşen Koçak’ın kitabına yazdığı ÖNSÖZ

Uzun yıllardan
beri basın ve kültür dünyâsında çok değerli isimlerle konuşma fırsatımız oldu.

Güncele
takılmadan sığ konulara girmeden mühim meselelerimizi sorguladık. Günlük politikanın
ülke gündemindeki tahakkümüne boyun eğmeden asıl meselelerimizi tartışmak elbette
kolay olmadı.

Her konuda
uzman ekran adamlarının gürültüsü çoğu zaman milletin hakîkatle bağ kurmasını
zorlaştırıyor. Fikri olanın değil sesi çok çıkanın dikkate alındığı bir ülke
olduk maalesef.

Doğru isimlere
doğru sorular sorduğumuzda da ortaya bereketli fikirler çıktı. Bu kitapta da
görüleceği üzere kıymetli hocalarımız bizlerden birikimlerini esirgemediler.
Fikir şölenine okuru da ortak ettiler. Kendilerine medyunu şükranız.

Mühim Meseleler kitabını okuyucuyla
buluşturma çabamızda her dâim yanımızda olan değerli dostlarımıza da hassaten
teşekkür ediyoruz. Onların desteği olmasa bu eser ortaya çıkmazdı. Mühim
meselelerimizi bundan sonra da konuşmaya devam edeceğiz. Gayret bizden, tevfîk
Rabbimizden.

                                                                                            
Fatma Gülşen Koçak Eyüp
Sultan, 2022

 

Eserden tadımlık bölümler:

-Sanat bir toplum için neden gereklidir?

-Sanat ruhu
inceltir. Sanat zamanı ve mekânı, insanın algılamasını değiştirir; düşünce
yapısını bağımsızlaştırır. Müzik bu konuda öncüdür.

Keşke eğitim
sistemimiz aynı zamanda, bizim kültürümüzü de müziğimizi de sanat alanlarımızı
da öğreten bir eğitim sistemi olsaydı ve ben onların ikisini aynı anda
öğrenseydim. Tuluyhan Uğurlu.

Türkiye’nin
en önemli meselesi nedir?
                                                                                                                           
-Türkiye’nin en önemli meselesi, meselesini bilememesidir. Türkiye’de
bir entelijansiya1, öncü kuşak yok. Var olan entelijansiya  ne adar Türkiye’nin entelijansiyasıdır, ne
kadar kendisini Türkiye’ye âit hissediyor; bu tartışılabilir. Yargılayıcı olmak
istemiyorum ama sonuçta ayaklarını bastığı toprakların bir şekilde acısıyla,
tecrübesiyle dolayısıyla onları bu şekilde mümkün kılan ruh kökleri ile
ilişkisi sakatlanmış bir entelijansiya. Bu entelijansiyanın Türkiye’yi
felaketten başka götürebileceği bir yer yok. Kabaca 200 yıldır yaşadığımız
serüven budur. Cumhuriyetle birlikte keskin bir dönemece girdi. Bu dönemeç
dediğim şey aslında bir yok oluş sürecidir. Öncü kuşaktan ilim yolculuğu yapacak
âlim, irfan yolculuğu yapacak ârif, hikmet yolculuğu yapacak hâkim
şahsiyetlerini kastediyorum.

Entelijansiya,
bir şekilde hem entelektüel hem aydın hem akademisyen hem elit… Bunların
hepsini bir şekilde kuşatan bir kavram olduğu için entelijansiyayı
kullanıyorum. Biraz da makaraya sarmak için, çünkü makaraya sarılacak bir durum
var. Eleştirmek için kullanıyorum. Yerli değil, bu toprakların çocuğu değil.
Ama kendi de değil. Sekülerleşmiş bir şekilde batıcı bir entelijansiyadan
bahsediyoruz ama bu figür şizofren biri. ‘Bedenen
burada, zihnen burada değil. Zihnen bir şekilde batıda…
’ diyeceğim ama bir
şekilde batıda diyorum; çünkü zihnen değil duygu olarak batıda. Yâni batı ile
ilişkisi zihnî olarak kurulmuş değil. Batıyı tanıyan biri de değil. Bir şekilde
sâdece hissî bir ilişki var. O yüzden Türkiye’de batı kültürü yok, batı hayranlığı
var. Bir şekilde toplumun köklerine değememe tecrübesini, Türkiye’nin İslâmî
kesiminin öncü kuşakları için de söyleyebiliriz. Orada da bir hâfıza kaybı var.
Târihle, ruhla ve köklerle ilişkide bir sun’ilik var.                       Yusuf Kaplan.

-Türkiye düşünce üretiminde istenilen seviyede değil…
Sıkıntı nedir?

Düşünce
kavramı öyle müphem kullanılıyor, öyle popüler sâiklerle dillendiriliyor ki
fikri sanki bir ‘program’, ‘manifesto2 gibi algılıyoruz.
Düşünceyi yine neoliberalizmin3 kavramlarıyla, bir fabrika mamulü
gibi istenildiğinde ‘doğum yaptırılacak
canlı gibi telâkki ediyoruz. Düşünce hal’dir, yaşayıştır, gözlemdir, kaygılanmadır,
dertlenmedir, içlenmedir… Tabii ki pratik bir eylem alanıdır. Düşünce
sonuçtur. Siyâsî, iktisâdî, sosyal ve kültürle alâkalı yaşayışın sonucu…
Düşünce, kervan yoldayken, yolun şartlarına göre hazırlamanın adıdır.

Hayatı kâr,
tüketim, konfor üzerine kuran bir toplum, beka kaygısına rağmen içinde bulunduğu
durumu kavrayamaz, yani Kur’ân’da geçtiği gibi söylersek akledemez… Durumunu
anlayamadığı gibi geleceğini kuracak ve kurtaracak kavramları, hassasiyetleri,
tavırları geliştiremez. Maalesef bize özgü kavramlara ve kaynaklara müracaat
edemiyoruz, en fazla Tek Parti sonrasını tekrarlıyoruz. Halbuki kendimize özgü
siyâset felsefesine, iktisâdî anlayışa, dünyâ görüşüne ve tabîi ki gündelik
hayat pratiğine sâhibiz. Bunun için öncelikle yeni bir Allah-insan-âlem
yorumuna ihtiyacımız var. Âlemi, insanı bugün batı medeniyeti gibi görüp,
algılıyoruz. Düşünme tam da kritik dönemlerde, hayatiyet kesbeden evrelerde ortaya
çıkar.                                             Ercan Yıldırım.

-Sizce Abdülhamid Han’ın liderlik sırrı nedir?

-Abdülhamid’i
en iyi özetleyen söz Bismark’a aittir. Bismark, Almanya’nın en büyük devlet
adamıdır. Şöyle der: ‘Dünyâ diplomasi
zekâsının yüzde doksanı Abdülhamid Han’ın, yüzde beşi benim, kalan yüzde beşi
de diğer siyâsîlerindir
.’ Bu yakıştırmaysa, gene de güzel bir yakıştırma.
Bu söz, hakkaniyetli bir sözdür. Benim çok hoşuma gider. Abdülhamid’i anlatmak
bakımından çok güzel bir ifâde gibi gelir bana. Abdülhamid meselesi, günümüzü
anlamak açısından da bize önemli kapılar açar.                                                                                                                     Hasan Aksay. 

-Kudüs’ün Müslümanlar için anlamı nedir?

-Kudüs bizim
nazarımızda ilk kıble. Üç harem bölgesinden biri… Bu anlamıyla Kur’ân buna işâret
ediyor. İsra ve Mirac’ın yeri ve aynı zamanda yer ile göğün en yakın olduğu
nokta. Bizim kaynaklarımızda öyle geçer. Bu anlamıyla bizim için önemlidir.
Mektü’l Enbiya’dır orası. Bir taraftan da evliyalar diyârı, lâmekânların yeri,
gariplerin yeridir. Burada yaşayanlar Müslümanlardı. Bugün emperyalistler, Siyonistlerle
yaptıkları ittifaklar neticesinde Siyonistleri buraya yerleştirdiler. Fakat bu
coğrafya bizim coğrafyamız ve bize ait bir coğrafya.                                  Turan Kışlakçı.

-Batı’da İslâm düşmanlığının temel sebepleri nelerdir?

İslâm’ın yeni
bir din, Hz. Peygamber’in de ‘Son Peygamber’ olarak târihteki yerini alarak
hızla yayılması karşısında telâşa kapılan Hıristiyanlık başta olmak üzere diğer
dinlere mensup din adamları ‘İslâm,
Hıristiyanlık’tan sapmış heretik bir dindir ve bizim için bu durum yeni değil
.’
şeklinde iddialarda bulunmuşlardır. Bu söylem, Emevîler döneminde Şam’da yaşayan
ve İslâm’ı iyi bilen John Demescen/Yahya ed-Dımeşkî tarafından ilk olarak
ortaya atılmış ve daha sonra Ortaçağ’da Tehedore Ebû Kurra, Peter Venerable,
Dante, Protestanlığın kurucusu Martin Luther, Kalvinist Protestanlığın öncüsü
John Calvin ve Hümanist akımın öncü şahsiyetlerinden Erasmus başta olmak üzere,
batının dînî ve fikrî zihin kodlarının oluşumunda etkili olmuş şahsiyetlerin
pek çoğunun İİslam-Türk karşıtlığında öncü rol oynayarak, ‘Müslümanlar-Türklerle savaş’ hakkında kitap kaleme almaları tesâdüf
olmasa gerektir. Oryantalistik dönemde bütün bu târihî karşıtlık, yeni
argümanlarla, biraz daha ilmî temelde güncellenmiştir.

Batı insanının
zihnî arka planında genelde târihî olayların etkisi vardır ve konjonktürel olarak
Müslümanlarla ilgili herhangi bir olayda bu târihe göndermeler yapılarak
genelde olumsuz imajlar devreye sokulur. Dolayısıyla batıda Ortaçağ’dan bu yana
Türkler ve dolayısıyla Müslümanlara yönelik olarak üretilen benzer bir korku
hâli hâkimdir.                                                   Özcan Hıdır.

-Kültür aktarımının en güzel yolu edebiyattan geçer…

-Nurullah Ataç
diyor ki: ‘Ben dîvanları okumayı çok severim. Ama sakın gençlere okutmayın.
Sonra severler. Neme lâzım… O zaman eskiyi anlarlar. İnsanın geçmiş ile bağını
kırmadan geleceğini kurması, bırak devleti, birey anlamında bile mümkün değil.                 Dursan Ali Tokel.

-WhatsApp gibi iletişim araçlarında âilelerin mahrem
yazışmaları, âileler arasında kalıyor mu?

-Kesinlikle
gizli kalmıyor. Her şey, ama her şey kayıt altına alınıyor. Her şeyimiz kontrol
altında. Şu anda Türkiye’deki âile yapısı, davranışları vb, birçok bilgiye
sâhipler. Emin olun bu bilgiler, devletin elinde bile yoktur.                                                                                        Murat
Dağıtmaç.

-Dijital dönüşüm berâberinde hangi olumsuzlukları
getiriyor?

Toplum
dönüşüyor, gençlik dönüşüyor, hayata bakış, geleceği bakış değişiyor.
Robotlaşmış bir nesil yetişiyor. Hayat becerisini kaybetmiş müdahalelere açık
ve bilinçaltı iğdiş edilmiş bir gençlik, hem ruhen hem de bedenen bitkin bir
toplumun temeli atılıyor.                                       Said
Ercan.

Dijital dünyânın ideolojik yönünü anlayamayan devlet,
bağımsızlığını kaybetmeye mahkûmdur.’ Diyorsunuz…

Evet! İnsanlık yeniden şekillendiriliyor.
Dünyâ yeniden yapılandırılıyor. Yeni bir dünyâ kuruluyor. İnsana biyometrik çip
takılıyor. Türkiye’nin sosyologları, psikologları, mütefekkirleri dijital
dünyâyı masaya yatırıp bir yol haritası belerlemesi gerekiyor.                                   Abdullah Çiftçi

Dijital faşizm nedir?

-Hoşgörüsüz, otoriter bakış açılarına sâhip
bir kitleyi tanımlamak maksadıyla kullanılmaktadır. Yapay zekâ, dünyayı
değiştirme potansiyeline sâhip durumdadır.                            Ali Murat Kırık.

-Transhümanizm nedir?

-Dünyânın en
tehlikeli fikridir. İlim ve teknolojinin güç ve imkânıyla ölümsüzlük veya
hayatın uzaması ayartıcı vaadini, aşkın mukaddes bir varlıktan daha çok beşerî
çabalarla başarılabileceğini iddia eder.                                                                                                                          Ahmed Dağ.

-Algı nedir, algı yönetimi nasıl yapılır?

-Hedeflenen
kişileri veya toplumu, istediğiniz şekilde düşünmeye ikna etmek için etkilemektir.
Temel maksat insanlara algılama yöntemiyle kabul ettirilen düşüncelerin, özü
itibâriyle ve eskiden beri kendilerine ait olduğuna inandırmaktır. Makaleler,
sohbetler, bilgi şölenleri, nutuklar, bildiriler, televizyon dizileri aracılığıyla
yapılır.                                                                      Kemal Kaptaner.

-Dijital çağ, bize nasıl bir dünya dayatıyor?

-Dijital dünya
hayatımızı kolaylaştırıyor. Ancak hayatımıza isteğimiz dışında yön de kabul
ettiriyor. Gelenekli ve millî kültürümüzü unutturuyor. Sosyal medya kanunu
şart.      Selman Tunay Kamer.

-Hükümler… ????

-Yapay zekâ
aslâ insanın yerini alamaz. Yapay zekâ, zâten insan zekâsının ürünüdür. İnsan
zekâsının ulaştığı yere kadar ulaşabilir. Ancak birden fazla insanın desteği
ile üretilen yapay zekâ, o insanların her birinden daha üstün olabilir.                                                                  Ercan Öztemel.

 

 

1Entelijansiya:Aydınlar topluluğu’ mânâsına gelen
terim. Umûmiyetle kültürle alâkalı ve siyâsî etkinliğe sâhip, toplum
hareketlerini yönlendiren entelektüel topluluklar için kullanılır.

 2manifesto:
Bir
topluluğun, belli bir konudaki bildirisi, beyannâmesi.

3neoliberalizm: 1970’li yıllarda
kendisini hissettiren, yeni bir ekonomi sistemidir. Devletin serbest piyasa
ekonomisi ile yönetilmesi gerektiğini savunur. Ekonomi temelli olarak gelişen
siyasî bir ideolojidir.

ERGUVAN
YAYINEVİ:

 Binbirdirek Mahallesi, Klodfarer Caddesi Nu:
12 Nusret Bey Apartmanı. Bodrum Kat.

 Sultanahmet
– İstanbul. Telefon: 0.212-516 52 62 / 0533-557 11 08

e-posta: erguvanyayinevi@gmail.com / www.erguvanyayinevi.com  

 

FATMA GÜLŞEN KOÇAK:

Afyonkarahisar
doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Afyonkarahisar’da tamamladı. Öğrencilik
yıllarında Türkiye ve dünyâ gündemini yakından tâkip etti. Özellikle Türkiye
dışındaki Türklerin ve Müslümanların meselelerini öğrenmeye çalıştı. Lisans
eğitimini milletlerarası ilişkiler alanında yaptı. Trakya Üniversitesi’nde
başladığı yüksek lisans eğitimi devam etmektedir.

Bir dönem mobilya
sektöründe ticaretle meşgul oldu. Bu süreçte gönüllü olarak hayır
faaliyetlerinde bulundu. Şehir dışından gelen kız öğrencilere rehberlik yaptı.

Daha sonra Amerika’ya
yerleşti. ABD’de milletlerarası bir şirkette yönetici asistanı olarak çalıştı.
Amerika’da bulunduğu dönemde de sivil toplum çalışmalarını araştırdı. Vakıf ve
derneklerin çalışma şartlarını ve projelerini inceledi. Özellikle Türkiye’de
uygulanabilecek yenilikleri rapor etti.

Türkiye’ye dönünce eğitim
ve kültür alanında hizmet yürüten STK’larda görev üstlendi. İlim Yayma
Cemiyeti’ne bağlı Kız Yurtlarında müdürlük ve koordinatörlük yaptı. Profesyonel
çalışma hayatı devam ederken Sezai Karakoç, Necip Fâzıl, Mehmet Âkif gibi öncü
şahsiyetler hakkında programlar hazırladı.

Ülkemizin tanınmış
yazar ve akademisyenlerini Afyonkarahisar’a dâvet etti. Bir ilki başararak
Afyonkarahisar Film Festivali projesini hayata geçirdi. Bu projenin
koordinatörlüğünü yaptı.

Türkiye Yazarlar
Birliği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği, Türkiye Dergiler Birliği Genel
Sekreterliği, Eğitimci Yazarlar Derneği Genel Başkanlığı, ÖNDER İmam Hatipler
Derneği Kültür Komisyonu üyeliği gibi görevlerde bulundu.

Millî Gazete’de kültür
yazıları yayınlandı. Dergiler Dergisi’nin editörlüğünü yaptı. Eğitim ve Kültür
dergilerinde çok sayıda makalesi yayınlandı. Akit Televizyonu’nda Kültür Dünyâsı
programının yapımcılığını üstlendi. Mavera TV’de kültür programı hazırlayıp
sundu. Yine Akit Gazetesi’nde uzun yıllardan beri Pazartesi Sohbetleri başlığıyla
ülkemizin saygın isimleriyle röportajlar gerçekleştirmekte ve özel haberler
yapmaktadır. *Umman’ın Gözyaşları, *Geleceği Kuran Kadınlar, *15 Temmuz Konuşmaları, *İmam Hatip Neslinin Önderleri, *Türküye Adanmış Ömür Esat Kabaklı isimli
eserleri bulunmaktadır. 

Önceki İçerik“Türk edebiyatı” İfadesinden Rahatsız Olmak
Sonraki İçerikKilis ve İstanbul’da Meşk Vakti
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.