Millet Kendisi Adını Koyar!

114

 

Kendisinin de kürt olduğu söylenilen Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, “Yeni Anayasa” çalışmaları kapsamındaki millet tarifinin nasıl olacağına dair “Millet kendisi bunun adını koyar. Dışarıdan ad koymaya gerek yok” demiş.

Türk Milletinin kendi kendini düşürdüğü hale bakın…

Türk Milleti, oylarıyla ve ezici bir çoğunlukla iktidara getirdiği ve de 11 yıldır iktidarda tuttuğu AKP’nin bakanından neler işitiyor da sesini çıkartmıyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, sanki bu milletin adı “Türk” değilmiş gibi, yeni anayasada milletin kendisine bir ad koyacağını söylüyor.

El insaf! “Türk Milleti” binlerce yıldır adını ve varlığını muhafaza ediyor ama beyefendi yeni bir ad koymaktan bahsediyor.

Haklılar tabii… Sen kalk milyonlarca oyla AKP’yi iktidara getir ve yetmedi onu üç seçimdir iktidarda tut, o da gitsin BDP – PKK ile işbirliği yapsın ve senin adını değiştirsin.

Adam aslını inkar etmiyor, iktidara gelmek için takiyye yaptım diyor, Türk’le meselesi olduğunu söylüyor. Daha ne yapsın? Her şey çok açık ve net.

Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Yusuf Tekin “Küresel bir devlet olmak istiyorsak  üniter  yapıdan vazgeçmeliyiz” diye anlatıyor ve Türk Milleti de aval aval dinliyor.

Peki AKP’yi iktidar yapan ve 11 yıldır iktidarda tutan Türk Milleti, bunca gelişme karşısında niye sessiz?

Türk Milleti; cemaat, tarikat ve borç tuzağı ile etnik ayrımcılık çukuruna düşürülmüş durumda da, ondan bu sessizlik…

Cami cemaati; imamların ve müezzinlerin din diye sattıkları şey karşısında “hata yaparsam Allah’a, Peygamber’e, Kuran’a karşı gelmiş mi olurum, ahiretimi kaybeder cehennemde mi kavrulurum” korkusuna düşmüş durumda. Öte yandan vaizler ve imamlar; “müslümanlara oy vermeyen küfre düşer, adam olmak istiyorsan başbakan gibi ol” çığırtkanlığına devam ediyor.

İktidarın nimetlerinin paylaştırıldığı cemaat ve tarikatların neler yaptığını söylemekten sizi bilmem ama bana gına geldi.

Müslümanların devleti ve ülkesi Endülüs’ü hatırlayan var mı? Hani Yahya Kemal “Endülüs’te Raks” diye anlatıyordu. İspanya’dan yeni döndüm. Ne Endülüs kalmış ne de İslam’dan bir iz. Neleri yapmamıştı acaba bu Endülüs’lü  müslümanlar?  Bileniniz var mı? Zaten Yahya Kemal’de Endülüs diye geriye kalan İspanya’yı anlatmıyor mu?

Acaba küresel bir devlet olmak ne anlama geliyor ve sıradan bir Türk vatandaşının bundan haberi var mı?

Küresellik; dünün emperyalizminin bugünkü versiyonu. Yani sömürünün cilalanmış yeni adı. Bugüne kadar bizi sömürdüler, yetmedi şimdi adımız dahil neyimiz varsa elimizden almak istiyorlar. Hem de hukuk adı altında, yasal kılıfına uydurarak. Ve biz de bunu seyrediyoruz.

Burada itiraz edilecek bir şey yok. Mekanizmayı iyi kurmuşlar. Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası ile her şey kontrol altında. Medyayı ve sermayeyi ele geçirmişler. Dini de kontrol altında tutup istedikleri gibi yönlendiriyorlar.

Bir gün uyandığımızda, elimizdeki tüm hükümranlık haklarımızın sona erdiğini ve vatan toprakları üzerinde misafir olduğumuzu göreceğiz. O zaman birbirimize dehşetengiz gözlerle bakacağız. Ülkenin yeni sahipleri ise bize “günaydın” diyecek. Bu uykudan, Endülüs’te olduğu gibi başka bir sonuç çıkmaz… Ne demiş Yahya Kemal “Gözler kamaştıran şala, meftum eden güle, Her kalbi dolduran zile, her sineden: ” Ole ! “…