İyi Parti GİK(Genel İdare Kurulu), 31 Mart Yerel Seçimlerinden önce aldığı bir kararla seçimlere hiçbir parti ile ittifak olmaksızın (özübaşına) tek başına girme kararı aldı.
Başarısız bir seçim döneminde yaşanan yanlış ve isabetsiz aday tespitleri, kullanılan dil, 31 Mart’ta alınan seçim sonucuyla noktalandı.
İYİ Parti, seçim çalışmaları boyunca yirmi iki yıllıdır iktidarda olan gerçek İslamiyet’in özünden soyutlanmış, Siyasal İslam sosuna batırılmış, halkı fakirleştiren, kalkınmacı hamlelerden uzak, yoksulluğu yöneten tek adam rejimine karşı dişe dokunur muhalif duruşunu gösteremedi.
Eleştiri oklarının tamamını ana muhalefet partisine ve bu yetmezmiş gibi bir zamanlar cumhurbaşkanlığına aday göstermek istedikleri Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a yöneltmeleri, yapılan seçimin sonucunda İYİ Parti adına hazin bir sonuç doğurdu. Çünkü İYİ Parti il ve ilçe teşkilatlarına kayıtlı üyelerinin çoğunluğu gelişmeleri hayretle izliyor ve muhalefete yüklenen suçlamaları kabullenemiyorlardı.
Hülâsa büyük bir yenilginin ardından İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, seçim sonrası yaptığı konuşmada, yenilginin sonucunu tek başına üstlenerek, 27 Nisanda yapılmasını istediği olağanüstü kongre kararı aldı ve kongrede aday olmayacağını açıkladı.
Görüldüğü kadarıyla şu an için genel başkanlığa 4 aday isminin önplana çıktığını görüyüruz. Koray Aydın, Musavat Dervişoğlu, Av. Günay Kodaz ve Ahmet Tolga Akalın.
Adaylar arasında parantez açmak gerekirse; Koray Aydın, İYİ Parti’nin bu duruma gelmesinin en büyük sebeplerinden birisi. Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına atandıktan çok kısa bir süre sonra her budağından taze sürgünler yeşeren genç br fidan gibi gelişen İYİ Partinin bütün yurtta kurucu il ve ilçe yönetimlerini tek bir genelgeyle istifaya davet etti ve yerlerine MHP’den tanıdığı kendisine sadık ekipleri il ilçe yönetimlerinn başına atadı. Denilebilir ki, bugün için olağanüstü kurultayda oy kullanacak il ve ilçe delegelerinin büyük çoğunluğu onun atadığı yönetim kurullarının delegelerinden oluşuyor.
Diğer bir aday Musavat Dervişoğlu kazandığında partiyi eski durumuna getirirmi, biraz fuluğ görünse de onun şu sözünü değerli buluyorum: “İyi Parti milliyetçi aynı zamanda demokrat ve kalkınmacı umdeleriyle Atatürk’ün kurduğu milli devletin temel ilkelerine bağlı bir siyasi parti olarak esasen merkezin ta kendisidir.”
Av. Günay Kodaz, her ne kadar Kurucular Kurulu üyesi olmuş olsa da ihraç edildiği için kendisinin Genel Başkanlığa aday olamayacağı söyleniyor.
Mehmet Tolga Akalın ise; Türkiye, Türk Dünyası ve Dünya meselelerini çok iyi bilen, Milliyetçi, Demokrat kimliği ile hitapebettiği kitleleri heyacanlandıran bir yapıya sahip.
İYİİ Parti Merkezin Neresinde?
Bugün Televizyonlara çıkan herkes İYİ Partinin “Merkez Sağ” kulvarda yer almasından söz ediyor. Bu tartışmalar İYİ Parti henüz kuruluş aşamasındayken de yapılıyordu. Ancak İyi Parti, merkezin tam ortasında yer alarak kısa zamanda %17-22’lik seviyelere erişti.
Son yapılan 31 Mart Mahalli Seçimleri de gösterdi ki, Cumhuriyet Halk Partisi, “Türkiye İttifakı” projesiyle yıllardır aşamadığı %25 lik oy bandını %37’ye yükseltmiştir.
Ortanın sağı, ortanın solu kavramları, 1970’li yıllarda konjoktürel olarak bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de kabul görülüyordu. Çünkü o yıllarda Avrupa ülkelerinde Almanya, Fransa ve İtalya’da “Sosyal Demokrasi” rüzgârları esiyordu. Fakat sonraki yıllarda o ülkelerin çoğunluğu Muhafazakâr, Liberal Demokrat sistemlere dönüştü.
Ezcümle diyebiliriz ki, Kavramın tamamına talip olmak dururken merkezin sağına veya soluna sıkıştırılmak, Türk seçmeninin tümüne ulaşılmasına istemeye istemeye sınırlama getirilmiş oluyor. İşte bu yüzden bir partiyi merkezin sağına, soluna hapsetmenin hiçbir anlamı ve gerekçesi yok. Deveye sormuşlar: “Yokuş ağı mı, daha rahat yürüyorsun, yokuş yukarı mı?” Devenin cevabı: “Düz yolda yürümenin suyu mu çıktı?” olmuş.