Adada ki İngiliz silahlı güçlerinin en yüksek seviyeye ulaştığı bugünlerde böyle bir vahşetin gerçekleşmesi, korkularımızın haklılığının en iyi göstergesidir. Daha sonraki sayfalardaki resimler ise ( Atina’daki ve Girit’teki saldırıların fotoğrafları.) Yunan şiddetinin sadece Kıbrıs’la sınırlı olmadığını, bunların Yunanistan’da da gerçekleştiğini göstermektedir. Saygın Kıbrıs Valisi Sir John Harding yaptığı resmi bir açıklamada: ” Türk halkının Rumca konuşan toplum tarafından maruz kaldığı ayrımcılık konusundaki korkuları haklıdır” demiştir. Siz de sayfaları çevirin ve kendiniz yargılayın: Böylesine vahşice saldırıları gerçekleştiren insanlar, kendi kaderlerini seçecek kapasitede insanlar mı? Ve kendileriyle birlikte 120.000 barışçı ve mutlu ada sakinini uçuruma sürüklemeye hakları var mı? Birleşmiş Milletler bunun için midir? Sırf duygularıyla hareket eden bir grup insan öyle istedi diye, self-determinasyon prensipleri mutlu bir adayı, sosyal bir çöle dönüştürmek mi demektir?
Bu fotoğrafları görün ve inanın ki, ( Rum’ların İngilizleri hedef alarak başlatmış olduğu, ancak daha sonra esas hedefin Türk’ler olacağı tedhiş hareketlerinin fotoğrafları.) İngiltere’nin terörizmi temizlemesi ve fesadı sona erdirmesiyle bunu durdurabilirsiniz.
Cinayeti, kundaklamayı, sabotajı engellemek için kanunları sonuna kadar uygulamalısınız. Bir daha ki sefere Kıbrıs’ın baskı altındaki insanları ile ilgili bir yazı okuduğumuzda, kendilerine fırsat verildiğinde bu ” baskı altındaki ” insanların yaptıkları mezalimi hatırlayın.
Bir dahaki sefere İngiliz’lere yapılan saldırılarla ilgili bir şey okuduğunuzda, şehirdeki alış – veriş merkezine yürürken sırtlarından vurulan genç İngiliz’leri hatırlayın. Bir dahaki sefere İngiliz Boyunduruğu altındaki medeni, kültürlü Kıbrıs Rum’ları ile bir şey okuduğunuzda bu kitapçıkta yer alan ”medeni” insanların kiliselerde gerçekleştirdiği cinayetleri, hastanelerde savunmasız insanlara karşı yapılan acımasız saldırıları hatırlayın.
Hatırlayın ve kararınızı verin. Rum’ların tek amaçlarının daha çok güç elde edip, Türk toplumunu isteklerince yok etmek olan bir avuç katilin başlattığı kampanyayı destekleyip desteklememek konusundaki kararınızı siz verin.
Türk Toplumu, Yunanlılar tarafından yapılan tüm kışkırtmalara rağmen sakin ve kendinden emindir. Çünkü İngiltere’nin Kıbrıs’ı Yunanistan’a veremeyeceğine, Türkiye’nin buna asla izin vermeyeceğine inancı sonsuzdur. Bu inancın yok olması veya sarsılması halinde, Kıbrıs’ta iç savaş çıkar. Çünkü Türk’ler hiçbir zaman Yunan Boyunduruğuna boyun eğmediler, eğmeyeceklerdir. ”
62 yıl önce Kıbrıs Türk’ünün adada ki var oluş mücadelesinin liderliğini yapan bir devlet adamının Sn. Dr. Fazıl Küçük’ün Rum ve Türk tezleri ile ilgili görüşlerinin özetini okudunuz.
Aslında 20 Temmuz 1974 tarihinde çözülmüş olan Kıbrıs konusunu, bugün yürütülen müzakereler zemininde çözmeye çalışan; günümüz KKTC ve Türkiye’sindeki yöneticilerin görüşleriyle, Kıbrıs konusunu milli dava niteliğine taşıyan Sn. Dr. Küçük’ün yukarıdaki görüşlerini kıyaslayınız ve kararını siz veriniz!
Çözümün hedefindeki gerçekler hangileri olmalıdır?
Bugünkü teslimiyetler mi?
Türk Milletinin yapmış olduğu nice fedakârlıklar mı?
Türkiye’nin her dönemde vermiş olduğu destek mi?
Kıbrıs Türk’ünün adada ki var oluş mücadelesinde kanı ve canı pahasına kazanılmış hakları mı?
Onur ve namus timsali olarak göndere çekilmiş Ay Yıldızlı Bayraklar mı?
Kıbrıs Türk Halkının vatan belledikleri o gazi topraklardaki özgür ve egemen yaşamları mı?
Kararı siz vereceksiniz…
” Korkma Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen Al Sancak ”
Son