“Hindi gönlüm hindi gönlüm,
Aşağılara indi gönlüm.
Değme suyu içmez iken
Değirmen suyuna indi gönlüm”
AKP hükümeti son günlerde özellikle Ahmet Davutoğlu Başbakanlıktan alınıp Binali Yıldırım’ın Başbakanlığa gelmesiyle hükümet uygulamalarında bir takım değişikliğe gitme eğiliminde olduğu görülüyor. Bunlardan birincisi Binali Yıldırım Başbakanlığa atandığı günkü ilk konuşmasında: “Komşularımızla düşmanlıkları azaltıp, dostlukları artıracağız” manasındaki sözleriyle anlaşılıyor ki, Ahmet Davutoğlu’nun uygulamalarının aksine bir politika izlenecek.
*Takip edenler bilirler, bu sözler söylendikten hemen sonra Vatan Partisine mensup bir heyet, Suriye Devlet Başkanı Esat’ı ziyaret’e gitmişlerdir. Kuvvetle muhtemeldir ki bu ziyaret, AKP hükümetinin arzusu ile gerçekleşmiştir.
*4 Şubat 2010 yılında, “askeri darbeye zemin hazırlıyor” gerekçesiyle kaldırılan EMASYA protokol’ü, Güneydoğu da bitmeyen PKK terörü, bazı vali ve kaymakamların yetersiz kalması veya taraflı olması dolayısıyla bugün tekrar eski yetkisi asker’e tekrar iade ediliyor.
* Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mil’e çıkardığında Türkiye’nin bunu savaş suçu sayacağını açıklayarak 8 Haziran 1995 tarihinde aldığı “CASUS BELLİ” Kararı’nı iptal eden AKP Hükümet’i, Yunanistan’ın 17 Ege adası ve bir kayalığımızı işgal etmesine rağmen henüz hiçbir yaptırımda bulunmamıştır. İnşallah sıra bir gün ona da gelir ve Ege denizi bir Yunan gölü olmaktan kurtulur.
*Suriye’de düşürülen Rus uçağı dolayısıyla gerilen Türkiye – Rusya ilişkileri, 12 Haziran Rusya’nın mili günü olması dolayısıyla Gerek Cumhurbaşkanınca gerekse Başbakan Yıldırım Akbulut tarafından çekilen kutlama mesajları, görülüyor ki Rusya’ya karşı da bir yumuşama, iyi niyet eli uzatılıyor. Bakalım bekleyip göreceğiz, Rusya’nın tavrını. Bu kutlamalar cevabını nasıl bulacak?
*İkinci dünya savaşında dünyanın en büyük “Soykırım“ını yapmış Almanya’nın Türkiye aleyhinde aldığı sözde “Ermeni Soykırım’ı” kararı, her iki taraf için de rezaletin son perdesi görülüyor. Bu karar Alman Parlamentosu’ndan çıkıncaya kadar hiçbir girişimde bulunmayacaksın, bekle gör politikalarıyla ancak bu netice alınabilirdi. Türk asıllı vekillerce Türkiye aleyhine verilen önergeyle. Eğer şimdikilerin yerinde Monşer diye alaya aldığınız tecrübeli diplomatlarımız olsaydı, bu iğrenç olay yaşanmayacaktı.
Beğenseniz de beğenmeseniz de sizin tabirinizle “90 Yıllık Mola“‘da, Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok kazanımları, tecrübeleri ve yetişmiş devlet adamları vardı. Bu sayılan meziyetlerin hepsini 14 Yılda elinizin tersiyle itip Türk Devletini gerek dünya milletlerinden ve gerekse komşularından izole ederek, münzevi hayata terk ettiniz, bunun adını da “İtibarlı yalnızlık“koydunuz. Milletler arası diplomasi’nin kabadayılıkla, kuru gürültüyle olamayacağını hesap edemediniz, her önünüze gelenle kavga ettiniz ve aldığınız sonuç ortada.
Son yaptığınız uygulamalardan görülüyor ki; bu yapılan hataların hepsini, 17/25 Hırsızlık ve yolsuzluk olaylarını nasıl ki Fethullah’çı örgütün üzerine atıp kandırıldık dediğiniz gibi, bir zamanlar dışişleri bakanlığı daha sonra da başbakanlık yapmış olan Ahmet Davutoğlu’nun üzerine atıp kurtulmak istiyorsunuz. Yandaşlarınızı belki kandırırsınız lâkin ne sağduyulu insanları nede tarihi asla kandıramayacaksınız.
Hatalarınızdan geri dönüşünüz güzel ama Türkiye’ye çok zaman kaybettirdiniz, kan kaybettirdiniz can kaybettirdiniz. İnşallah aklınız başınız gelmiştir. Zira Türk Devletinin başka hatalar yapmağa artık tahammülü kalmamıştır.
Saygılarımla.