Katır, Kurt Köpeği ve Devekuşu

47

 

Aşağıda anlatacağım vak’a, fıkra mı, yoksa masal mı, bilmiyorum. Siz istediğiniz kategoriye dâhil edebilirsiniz.

ORMANİSTAN ülkesinde, evinden kaçan haylaz, küçük, yavru bir tavşan ormanda şarkı terennüm ede ede geziniyormuş. Gezinti esnasında bir katıra rastlamış.

Daha önce hiç görmediği bir hayvan olduğu için, yanına yaklaşıp sormuş:

– Dostum, sen kimsin?

– Ben, katırım; demiş katır.

– Allah, Allah… Sizi hiç görmemiştim. Peki, senin anan, baban kim?

– Babam, at; anam eşek!

– Peki… Anladım!

Anası başka cins, babası başka cins hayvan oluşun sırrını kavrayamayan ve kafası karışan tavşan, ‘peki’ demiş, ama aklına da yatmamış.

Şaşkınlık içinde:

Peki, tanıştığımıza memnun oldum, diyerek gezintisine devam etmiş…

Mutlu ve kendinden geçmiş bir şekilde gezintisine devam ederken bir de bakmış ki, daha önce hiç aşina olmadığı ve görmediği bir başka hayvan… Bu defa ona da selâm verip sormuş:

Sen kimsin, arkadaş?

– Ben, kurt köpeğiyim.

– Allah, Allah! Sizi hiç görmemiştim. Peki, senin anan, baban kim?

– Babam, kurt; anam köpek

– Haa? Peki, anladım…

Anladığını söyler, ama aslında anlamamıştır ve hayretler içindedir. Nasıl olur da bir at ve eşekten, ‘katır’ denen bir başka hayvan meydana gelir? Nasıl olur da bir ‘kurt’ ile bir ‘köpek’ten bir kurt-köpeği doğar? Bir türlü akıl erdiremez. Hayretle içinde başı dönmüştür.

Tefekkür halinde, dalgın vaziyette kafasındaki sorulara cevap arar bulamaz, ama sonunda,  ‘vardır bir hikmeti’ diyerek yoluna devam eder.

Yavru tavşan ormanın derinliklerinde dere tepe dolaşır, yeşil otlar içinde koşar ve su birikintileri üzerinden atlar. Çok mutludur. Bir süre sonra hava kararmaya başlar. Artık eve dönüş zamanı geldiğine karar verir.

Eve dönüş yolunda, çok sayıda değişik türden hayvanlara rast gelir. Yılanlar, çıyanlar, kurbağalar, aslanlar, kaplanlar, maymunlar, inekler-sinekler, inler- cinler ve zürafalar gibi… Bunları tanıdığı için sadece selam verir geçer.

Eve yaklaştığı sırada bir de bakar ki yolda tanımadığı bir başka hayvan vardır…

– Olamaz, böyle bir mahlûk olamaz! Der içinden.

Şu kısacık ömrü boyunca tanıdığı bazı hayvanlara benzese de, onların hiç biri gibi değildir, biraz uzaktan gördüğü hayvan…

Tanışmak için yanına doğru giderken bir de bakar ki o garip hayvan, tavşana görünmemek için, gözlerini kapatır ve kafasını hemen kuma sokar. Yavru tavşanın gelişinden tedirgin olmuştur. Kendisini görmeden geçip gitmesini arzu etmektedir. Buna rağmen tavşan yanına gelir ve kafası kuma sokulmuş kocaman gövdeye şöyle bir dokunur. Garip hayvan irkilerek başını kumdan çıkarır. Gözleri fal taşı gibi açılmıştır.

Yavru tavşan sorar:

– Dostum, kusura bakma. Uyandırdım seni.  Seni tanıyamadım. Sen kimsin?

– Devekuşu!

– Neee?

– Devekuşu!

Bunu duyar duymaz beyninden vurulmuşa dönen yavru tavşan, gayri ihtiyari feryadı basar:

– Yuh be!

– Olamaz!

– Bu kadarı da olmaz!

Kıssadan hisse:

Varsa eğer,

İşbu kıssadan,

İstediğiniz hisseyi alabilirsiniz.

Tercih sizin!

İsterseniz,

Anlatılan olayı,

Bir başka şekle de sokabilirsiniz.

Kabiliyetiniz varsa eğer,

Roman haline de getirebilirsiniz…