İnsan Olmak

49

 

Mevlana’nın çok sevdiğim bir sözü vardır. Sizlerde bilirsiniz mutlaka. Şöyle der Mevlana Hazretleri; ” Çok insan gördüm üstünde elbise yok, çok elbise gördüm içinde insan yok”…

Gündelik hayatımızda iş çevremizde sosyal ilişkilerimizde bir çok insanla bir şekilde bağlantıya geçeriz.. Kimi zaman tatlı bir gülümseme kimi zaman da ağızda kalan kekremsi bir tat gibidirler. Gerçekte nasıl biri ile karşı karşıya olduğumuzu anlamamız bazen birkaç dakika bazen de bir ömür sürer.

İstisnasız herkes saygı görmek, değer verildiğini hissetmek ihtiyacındadır. Bunu hepimiz biliriz. Sosyal ve bireysel psikoloji ile ilgilenen uzmanlar da zaman zaman bu konunun üzerinde hassasiyetle dururlar.  Değerli olma duygusu insana ilk olarak ailede verilir ya da verilmelidir. İş hayatında veya sosyal ilişkilerinde başarısızlık kaygısı yaşayan, özgüveni gelişmemiş, karar veremeyen veya verdiği kararların arkasında duramayan yetişkinlere baktığımızda 0-4 yaş arasında yaşanmış travmatik olaylar sonucu hissettikleri değersizlik duygusu çıkar karşımıza…”DEĞERSİZİM” duygusu ile etiketlenir ve hayatı boyunca üzerine yapışıp kalır. Her yaşadığı olumsuz olayda ve başarısızlıkta adeta daha da kalınlaşır ve kökleşir bu etiket. Kendisinin de tereddüt etmeden inandığı bir inanç sistemi haline gelir ve gelip hayatının merkezine oturur ihtişamlı bir taht misali.

Bu noktada kişiler iki farklı tutum geliştirirler…

Birinci gruptakiler içine kapanık, sosyal ilişkilerde arka planda kalmayı tercih eden, ürkek insanlardır.  Bu gruptakilerin çevresindeki diğer insanlara zararları dokunmaz hatta bazen başta bahsettiğimiz tatlı bir gülümseme ile anımsadığımız insanlardan bazıları onlardır.. Çünkü halleri ve tavırları ile sizde koruma ve kollama duygusu uyandırırlar.

İkinci gruptakiler birinci gruptakilerden farklı olarak gereğinden fazla dışa dönük, atılgan, kibirli, kaprisli ve anlaşması zor insanlardır. Adeta içlerindeki “DEĞERSİZİM” duygusunun çığlığını bastırmak için girdikleri ortama hakim olmak, iltifata boğulmak ve böylece içlerindeki ezilmiş ve gelişememiş insanı bir nebze olsun tatmin etmenin çabasına girerler. Çevrelerinde kendileri için tehlike olarak algıladıkları insanları incitmekten rahatsızlık duymazlar. İşte bu gruptakiler üzerlerine elbise giyerek çevrenizde dolaşırlar…

Daha dikkatli bakın çevrenize.. Onları sizde fark edeceksiniz…