Gazete Deyip Geçmeyin

56

Gazete; elli yıl sonra artık başvuru kaynağıdır. Yarım asır veya çok daha sonrakiler için gazeteler  bulunmaz birer vesika ve belgedirler.

Bilhassa bölge gazeteleri; yöre için geçmişi aydınlatan birer projektör hükmündedir.

Geçmişi geçmiş olmaktan kurtarır. Havasını her zaman hissettiren bir vasıta, bir araç görevinde bulunur.

Gazete; mazinin canlı şahidi yâni geçmişin dili, gözü ve kulağı olduğu için; hâl, istikbal ve geleceği aydınlatır. Günü anlamayı sağlar. Yarınlara ulaştıracak yolu gösterir.

Evet, Gazete; geleceğe ışık tutar. Geçmişi hâle taşır.

İşte bu gibi sebeplerin doğurduğu bilinç ile, Gazete’nin ehemmiyet ve önemi bilinmeli. Üstelik onu yaşatmak millî ve hayatî bir görev olmalı.

Unutulmasın ki, “Söylenen şayi’dir / yayılır. Yazılmayan zayi’dir / kaybolur, unutulup gider.”

Bu duruma düşmemenin yolu ise; süreli bir neşriyata, devamlı bir yayına sahip olmaktan geçer.

Bu hususta Gazete; özellikle başı çekmektedir.

Nitekim Bölgesel Üniversitelerin Tarih Bölümleri; yörede yayınlanan gazetelerin çok eski sayı ve nüshalarını inceleterek, yani üzerinde tezler yaptırarak; elli, yüz veya çok daha eski zamanların maddî-manevî seviye ve durumunu gün yüzüne çıkarttırmaktadırlar.

Çünkü biliyorlar ki, nereye gideceğini bilenler; ancak nereden geldiğini bilenlerdir.

Evet, Gazete deyip geçmeyin.

Gazete; dünyaya açılan bir penceredir.

Penceresiz ev olur mu?

Penceresiz eve güneş girer mi?

İşte gazete girmeyen ev d e, güneş girmeyen ev gibidir.

Güneş girmeyen eve doktor girdiği gibi, Gazete girmeyen eve de, yalan yanlış söylentiler girer.

İfrat-tefrit haberler kulakları tırmalar.

İleri-geri dayanaktan yoksun konuşmalar yankı yapar kulaklarda.

Bütün bunlar insanı zihnen ve fikren rahatsız eder. Ruh sağlığını bozar.

Gazete; hele bir de sizin sesiniz, sizin gözünüz, sizin kulağınız olan bir gazete ise; çok şanslı sayılırsınız. Çünkü söz, sihir gibi tesir eder / etkiler.

Mübalâğalı / abartılı söz ve kelimeler; insanı mânen sarsar ve üzer.

Doğru, güzel haber ve lâfızlar ise moral ve rûhî rahatlık verir.

İnsanı zinde, canlı ve hayat dolu kılar.

Hayata güler yüzle bakmayı sağlar.

Hem insanın kendine güven duymasını, hem de çevresine kendinden emin bir şekilde bakmasını temin eder.

Sosyal hayatın bilinçli bir ferdi olmasına da sebep ve vesîle olur.

X

İşte bunun içindir ki, Gazete’yi yaşatmak herkesi ilgilendiren bir husustur.

Fakat Gazete yazarlarına da büyük bir mes’uliyet ve sorumluluk düşüyor.

Kısaca demek lâzımsa:

“Gazeteciler (ve) edipler (yazarlar) edepli (edep dairesinde, sadece doğruyu yazan) olmalı. Hem de edeb-i İslâmiye (İslâm ahlâk ve edebi) ile müteeddip (edeplenmiş ve ahlâklanmış) olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten (milletin ortak genel kalbinden) bîtarafane (tarafsız bir şekilde) çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini (basın statü ve tüzüğünü), vicdanlarındaki hiss-i diyanet (din hissi) ve niyet-ı halise (halis bir niyet) tanzim etmeli (düzenlemeli).”

 

 

Önceki İçerikABD – Türkiye – Irak Üçgeninde Türkmen Meselesi
Sonraki İçerikTürkosfer / Türkofon Milletler Topluluğu – XI
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.