Bozkurt

146

                Ne zaman Türk Milleti olarak bir başarıya imza atacak olsak, iç ve dış düşmanların, bazen de içimizdeki bilgisiz cahillerin tarihi çarpıtmaları sayesinde sevincimiz kursağımızda kalıyor.

                Türkiye’nin Euro 2024’te Avusturya’yı 2-1 yendiği maçta Merih Demiral gol sevincinde Bozkurt işareti yapmış ve yıldız oyuncu için UEFA tarafından soruşturma başlatılmıştı.

                UEFA’nın haricinde, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Türkiye ve Avusturya arasındaki 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) son 16 turu maçında Merih Demiral’ın gol sevincini hedef alarak UEFA’dan o da yaptırım istedi ve yazımın son dakikasında UEFA’dan Merih Demiral’a 2 maç ceza çıktı.   

                Beni üzen asıl mesele ise; içimizdeki hain ve cahillerin hangi televizyon kanalında yer buldularsa orada asıl meselenin dışına çıkarak Türklüğe ve Türk milli değerlerine saldırıyor olmaları. Her milletin bir sembolü vardır: “Alman: Kartal, ABD: Kel Kartal, Araplar: Şahin, Avustralya: Kanguru, Bizans: Çift Başlı Kartal, Çin: Ejderha, Danimarka: Yunus Balığı, Fransız: Horoz, Hindistan: İnek, İngiliz: Aslan…”Türklüğün sembolü ise Bozkurt’tur.

                Türk mitolojisinde Ergenekon’dan çıkışın simgesi Bozkurt’tur. Göktürk Kağanlığı (552-744) dönemine ait bazı taş ve metal işlerinde kurt figürleri göze çarpar. Göktürklerin ve onları takip eden Uygur Kağanlığı’nın (744–840) sanat eserleri arasında, kurt başlı figüratif tasvirler, devletin gücünü ve liderliğini simgeler. 1912’de kurulan Türk Ocağı’nın arması Bozkurt’tur.

                TELE1 canlı yayınında konuşan Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Bozkurt’u hedef alarak: Bozkurt işaretinin Türklükle alakasının olmadığını, Ergenekon’dan çıkışın esas idol’ünün Keçi olduğu saçmalığını iddia etmeğe çalıştı. Aynı zihniyete sahip Enver Aysever’in de Türk tarihine şaşı bakışta ondan aşağı kalır tarafı yoktu.

                Neyse bu cahiller ve sapık görüşlerine daha fazla aldırmadan, işin esas erbapları üç değerli bilim insanı bu konu üzerinde neler diyor onlara bakalım.

 Prof.Dr. İlber Ortaylı: “Türk tarihinde ‘Bozkurt’ bir semboldür, idoldür. Öyle sadece bir partinin, grubun sembolü değildir. Biz çöl takımından değiliz, steplerden gelen bir milletiz. O yüzden kurt bizim için mühim ve manalı bir semboldür. Destanları, hikâyeleri var. Tür olarak da çok dayanıklıdır. Kurt sırtını herhangi bir şekilde dayamadan, sırtını garantiye almadan öyle bir ihtiyaç duymadan savaşabilen bir hayvandır. Yaşam savaşı verme bakımından çok beceriklidir. Sürü halinde de avlanır ama tek başına da çok dirayetli ve dirençlidir. Millî Mücadele’de de sembol olarak vardır. Devlet de çok kullandı. Eserlerde vardır. Kimseyi alakadar etmez. Gamalı haç ve Naziler ile bir benzerlik kurmak saçmalıktır. Bozkurt, birinin kafasından çıkmış, sonradan üretilmiş bir sembol değildir. Bir milletin mücadele azmi ve kararlığını ifade eden tarihi bir derinliği vardır. Ecnebiler de Atatürk’e ‘Bozkurt’ diyordu. Atatürk de bozkurt sembolünü benimserdi. Paraların üzerinde kullanıldı, hatırlayın o dönemi. Başka yerlerde de semboldü. Dönemin siyasi ortamı gereği İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kalktı o semboller.

                Tarihçi Prof.Dr. Erhan Afyoncu: “Maçta bölücülüğe yönelik bir iş yapılsaydı, en başta Almanlar alkışlarlardı. Yapılan Nazi selamı değil, Bozkurt işareti. Bozkurt Türk tarihinin bir simgesidir. Türklüğü simgeler. O yüzden rahatsız olmaları normal. Türklerde ırkçılık yoktur. Milliyetçilik vardır. Almanlar, Hitler döneminde Yahudilere, Romanlara ve Rutenlere soykırım yaptılar. Bu yüzden Almanlar herkesi kendileri gibi zannediyorlar. Maçta bölücülüğe yönelik bir iş yapılsaydı, en başta Almanlar alkışlarlardı. Demokratik hareket derlerdi. Türk’ün her zaferi nedense Almanları her zaman rahatsız eder.

                Nihal Atsız: “Bozkurt millî sembolümüzdür… Bozkurt da ne oluyormuş? Nihayet bir hayvan” deyince iş değişir. O zaman dünyada hiçbir şeyin mânevî değeri kalmaz. Kutlu tanınan, sevilen, sayılan her varlığa bir kulp takılır. “Ana” nihayet çocuğu dünyaya getiren bir dişidir. “Bayrak” renkli bir bez parçasıdır. “Devlet Başkanı” herhangi bir adamdır. “Anayasa” sıralanmış maddelerden ibarettir. “Ahlâk” açıkgözlerin ahmakları yolmak için uydurduğu bir yalan, “aile” ve “disiplin” insanlara sıkıntı vermekten başka rolü olmayan lüzumsuz şeylerdir.

Önceki İçerikFelâh yahut İlham
Sonraki İçerikEğer Perde Açılsaydı…
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.