Bir Tahliye ve Basınımız

69

Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesiyle basın bir kere daha kötü bir imtihan verdi. Bu tahliye gayet tabii haber niteliği taşıyordu. Ancak, birçok ciddi konuya ve şahsa gerekli ilgiyi göstermeyen basının bu aşırı tavrı dikkatlerden kaçmadı. Türkiye’de haber niteliği olabilmek için adam mı öldürmek, yoksa dağa mı çıkmak gerekiyor?

Basının bir başka kötü imtihanı da AB konusunda toplumu yanıltması ve yanlış bilgilendirmesi olmuştur. En son kötü bir örnek de; yazılı ve görüntülü basının değişik hesaplar uğruna iktidar yanlısı bir tavır almasıdır. Bu örnekler, üzücü de olsa Türkiye’deki basının büyük bir oranda demokrasinin basını olmadığı görüşüne bizi götürür.

İdeolojik çatışmaların yoğun olduğu ve terörün zirve yaptığı yıllarda teröristleri birer kahraman olarak gösteren gazetelerimiz de unutulmamıştır. İdeolojik tarafgirlikle haber niteliği olmayan olayların haber yapılmasını unutmadık. Dost ve müttefiklerimiz olayları tırmandırıp 12 Eylül’e zemin hazırladı da;  ideolojik amaçlarla bazı basın mensupları bundan uzak mı durdu? Darbe davetçisi olmadılar mı?

Türkiye’de devrim yapacağını zanneden, ülkeyi geçmişin Suriye’si veya Küba’sı haline sokacak, devrimci ağabeyler tarafından kullanılan bazı aşırı sol militanların ifşaatları ve beyanları dikkate değerdir. “Biz ideolog da değildik; fikir adamı da. Sadece gençlik heyecanıyla düzeni değiştirmek ve devrim yapmak istiyorduk. Basın, bizlerden bazılarını kır veya şehir gerillası uzmanı olarak takdim ediyordu. Bu bizi hayrete düşürmüştü.” şeklindeki açıklamalar tazeliğini koruyor. Üniversite bahçesinde olay çıkmayınca neyi haber yapacağız diye üzülerek ayrılan muhabirleri de unutmadık. Şiddete ve teröre alkış tutup kamu düzenini korumakla görevli emniyet güçlerini “fruko” diye aşağılayanları da…

1970’li yılların sonları dikkat çekici olaylara sahne olmuştur. Soğuk Harp şartlarının yoğunlaştığı ve iki süper gücün farklı coğrafyalarda üstünlük savaşı verdiği bu dönemde; Sovyetlerin ilerlemesini durdurabilmek ve yeni mevziler kazanabilmek için ABD’nin atakları vardı. Yeşil Kuşak hareketi ile Müslüman ülkeler, Sovyetler Birliği’nin ideolojisi olan komünizme karşı kullanılıyordu. Afganistan dahil birçok yerde fiili veya fiili olmayan Rus işgalleri ve etkinliği vardı. Bunları kırabilmek için ABD güdümlü darbeler yaptırılıyordu. Türkiye’de karşı görüşlere mensup aydınlar öldürülüyor; olaylar tırmandırılıyordu. Polonya’da Sovyet karşıtı Leh Walesa yönetiminde işçi hareketleri etkiliydi. Polonyalı bir Papanın Müslüman bir Türk tarafından suikaste uğraması Doğu Bloku’nun önünü açacaktı. Bundan dolayı Ağca, Doğu Bloku servisleri tarafından kullanıldı. Ayrıca, Abdi İpekçi öldürüldü. Türkiye 12 Eylül’e getirildi. 12 Eylülle ABD’nin Ortadoğu’da önünün açılması, bugün açılım projeleriyle ve siyasi harita değişiklikleriyle sürdürülüyor.

Tek patron haline gelen ABD, Dünyada çekinmeden, korkmadan, hukuk tanımaz, olmadık adımlar atıyor. Demokrasi olmayan yerlere sözde demokrasi götürüyor! Önü açılmış milli devletler çözülmeye zorlanıyor; milli direnç kırılıyor; farklılıklar kutsallaştırılmaya çalışılarak etnik ayrımcılık ve etnik çatışma kışkırtılıyor. Vatandaşlık bilinci ve Türk Milletine mensubiyet şuuru hedef alınıyor. Hazreti Ali’siz Alevilik, Kur’anı ve hadisleri dışlayan Hazreti Muhammed’siz İslâm, Türk’süz Anadolu ve Atatürk’süz Türkiye tezgâhları kuruluyor. Milli ve dini geleneklerle çatışan, onları yıkmakla uğraşan sözde muhafazakârlar ortaya çıkıyor. Muhafazakârlığın DNA’sı değişiyor. Milli kimlikle, milli devletle kavgalı, dini gelenekleri reddeden, neoliberal güdümlü, hesaplaşma peşindeki muhafazakâr kadrolaşma, Devlete karşı alternatif egemenlik arayışına çıkıyor.

Avrupa’da Türk düşmanlığı İslâm düşmanlığı şeklinde yürütülmektedir. Bizde ise; bazı sapıklar sözde İslâm adına Türklüklerini ifadeden kaçınmaktadırlar. Irkçılığı reddeder gibi görünerek Türk’e karşı ırkçılık yapmaktadırlar. Batı’da sürekli olarak fikir, düşünce, din ve vicdan hürriyeti ile ilgili acı gerçekler ortaya çıktıkça gerçekleri anlar hale geliyoruz. Geçenlerde Hollanda’da bir internet haber sitesinde “Türkiye’nin dış politikaları” hakkında köşe yazısı yazan bir Türk genci “Türkler Ermenilere soykırım yapmamıştır.” başlıklı yazısı yüzünden işinden olmuştur. Bu örnekler çoktur ve uyarıcıdır.     

Önceki İçerikEskiden Bir Biz Vardı, Şimdi O Biz Nerede?
Sonraki İçerikSağlıklı Olmak
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)