Benden Beklenen ve Ülke

52

Bugün, benden yazmamı beklenen konunun ne olduğunu biliyorum. Kaldı ki, baskı altındayım da.

Ama ülke yangın yerine dönmüşken, magazine dönük konularla, Şimdilik, uğraşmamam gerektiğine inanıyorum.

Yani, dedikoduya ayıracak vaktim yok. Türk Milleti, tarihinin ağır bunalımlarından birini yaşarken, küçük şahsî hesaplarla sen-ben kavgası yapmam bana yakışmaz. Hata da yapsa, hatasından dönmesini bilen her Türk Milliyetçisine ihtiyacımız var.

Ne dedik, Türk Milleti ve özellikle de Anadolu Türklüğü, Batı Türklüğü ağır bir bunalım içerisinde bulunmaktadır.

Daha da ağırı, Türk Milletine samimi olarak sahip çıkabilecek Güçlü bir kurum da maalesef görünmemektedir.

Recep Tayyip Erdoğan, kendi hesapları doğrultusunda ülkeyi istediği yöne sokmak için ne gerekiyorsa onu yapmaktadır.

Düşünebiliyor musunuz?

Kendi seçtiği bir Ahmet Davutoğlu’na çekil diyor ve o da kuzu kuzu çekilme kararı alıyor.

Bu bir darbe değil mi?

Ahmet Davutoğlu’na arka çıkacak değilim, elbette.

Ama, tek kişilik bir ülkenin nereye kadar gideceğini, nasıl gideceğini, sonunun nasıl olacağını anlamaya çalışıyorum.

Ne oldu Ahmet Davutoğlu, ne oldu Abdullah Gül, ne oldu Bülent Arınç, ne oldu Cemaatin adamları?

Hele, Cemaatin adamları ve basını, ETÖ(Ergenekon terör örgütü) diye Erdoğan’la beraber yırtınıyorlardı! Ne oldu sonunda?

Hepsi, önce desteklendi, bir yerlere getirildi, sırası gelip görevleri tamamlanınca atıldı, gitti.

Ne için?

Sadece, bir tek kişinin istekleri yerine gelsin diye!

Sadece, bir tek kişi ve ailesinin içine düştükleri açmazların çözülebilmesi adına!

Sadece, bir tek kişinin kamuoyundan gizlenen sırlarının ortaya çıkmaması için!

Sadece, bir tek kişinin gizli hesaplarının yürümesinden dolayı!

Böyle bir ülke olur mu? Böyle bir ülkeye Vatan denir mi?

Biz, bu yaşananların olacağını, başından beri söylemeye çalışıyoruz.

Bu yaşananları dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz. Ama, sesimiz, toplumumuzun ciddi bir kısmının şahsî hesapları içerisinde görülmüyor, görülemiyor.

Yazık! Yazık! Yazık!

Bakın, artık, bıçak kemiğe dayandı’

Hele, bu şartlarda bir de erken seçim olma durumunu düşünün bakalım, ne olur?

Herkes, sağlıklı düşünme ortamını kaybetmeden olayları değerlendirmek zorundadır.

Geldiğimiz nokta, artık, sen-ben deme lüksümüzün, hakkımızın, imkânımızın kalmadığı noktadır.

Toplumlar, böyle dönemleri doğru değerlendirmezse tarihe çok acı gerçekler bırakırlar. Bu bırakılan gerçekler öyle gerçekler olur ki, tarih o dönemin sorumlularını affetmez.

Birazcık Vatan-Millet sevgisi olanlar, tarihin affetmeyeceği dönemin insanları olmak yerine, tarihin takdir edeceği dönemin insanları olmayı düşünmeli ve o şekilde davranmalıdırlar.

Son olarak şunu sormak istiyorum:

Recep Tayyip Erdoğan, bu tek kişilik yönetim gücünü kimden almaktadır?

Gerçekten, Türk Milletinden aldığını mı zannediyorsunuz? İyi ve doğru düşünün bakalım.