Babanzâde İsmail Hakkı Bey’in Tanin Yazıları

67

Birinci
Cilt

Târih Öğretmeni Hüseyin Özdemir’in yayına hazırladığı
eserin, 16,5 X 23,5 santim ölçülerindeki 876 sayfalık 1. cildinde, Babanzâde İsmâil Hakkı Bey’in 282 adet makalesi
bulunuyor. Makaleler Tanin Gazetesi’nde1 28 Ağustos 1908 – 31 Aralık
1910 târihleri arasında yer almıştır. İkinci Meşrutiyet Dönemi’nin2
önemli aydınlarından biri olan Babanzâde İsmâil Hakkı Bey, 1876-1913 yılları
arasında yaşamış, 37 yaşında iken beyin kanamasından vefat etmiştir. Eserin
ikinci cildinde 370 adet makalesinin bulunduğu, iki dönem milletvekilliği
yaptığı, Mülkiye ve Mühendis mekteplerinde öğretmen olarak vazife üstlendiği de
göz önünde bulundurulursa, velût bir yazar olduğu anlaşılır. Ayrıca Irak Mektupları, Dreyfüs Meselesi3 ve Hukuk-ı
Esâsiy
e isimli eserleri de bulunmaktadır.

Eserin birinci cildinde yer alan ve dikkat çeken makalelerden
bâzılarının günümüz Türkçesine çevrilmiş şekliyle başlıkları ve birer cümle ile
özeti:

*Terbiye ve Basının Vazifeleri: Gazetecilerin vazifelerini
yapmadıkları belirtiliyor ve neler yapılması gerektiği hatırlatılıyor.   *Gayrimüslim Vatandaşlarımız ve Seçimler:
Rum basınının ‘Osmanlı Devleti vatandaşı olan unsurların Türkleşmesinin mümkün
olmadığını’ iddia eden yazısının, bölücülüğe yol açacağına dikkat çekiliyor. *İngiltere, Rusya ve İran: İran Şahı’nın
vatandaşlarına kötü muamele ettiği, İngiltere ve Rusya’nın şah taraftarlığı
tenkit ediliyor.  *Bulgaristan Meselesi: Bulgaristan’ın Türkiye aleyhindeki tutumun
doğru tahlil edilmesi gerektiği belirtiliyor. *Türkiye ve Rusya: Türk-Rus savaşları hakkındadır.  *Vekillerin
Sorumluluğu
: Bakanların, basının sorularına cevap vermediğinden şikâyet
ediliyor, sorumlulukları hatırlatılıyor.  *Girit
Meselesi
: On seneden fazla bir zamandan beri Girit meselesinde gün be gün
kayıplar yaşandığı ve fakat tedbir alınmadığı yazılıyor.  *Protokole
Dâir
: Bulgaristan, Avusturya, Fransa ve Papalığın Osmanlı Devleti ile
ilişkilerindeki protokol hatâlarına dikkat çekiliyor. *Millî Hâkimiyet: Millî Hâkimiyet meselesinin Doğu ülkelerinde hiç
bilinmezken Fransa’da Montesqio, Jan Jack Rousso tarafından dünya meselesi
hâline getirilmiştir.  *Avrupa Ne Diyor, Biz Ne Söylüyoruz? Osmanlı
Devleti’nin son döneminde 4 defada toplam altı yıl dokuz ay yirmi gün
sadrazamlık yapmış olan Kıbrıslı Mehmet Kâmil Paşa (1833-1913) hakkında… *Rus Çarı ve Alman Kayzer’i: Rusya’nın
Alman devlet başkanından beklentileri hakkında…  *Fransa
ve Biz
: Fransa, 1880 yılına kadar Osmanlı Devletini, Doğuda Fransa’nın
menfaatlerini koruyan bir güç olarak kabul ediyordu. Bu bakış açısını
değiştirmesinin sebep ve neticeleri hakkında…  *Milletvekillerinin
Seyahati
: Babanzâde İsmâil Hakkı Bey, bâzı milletvekilleri ile gittiği
Fransa’yı ve İngiltere’yi anlatıyor. Sonraki birkaç makalede de bu seyahat
anlatılıyor.  *Feci Bir Komedi: Atina’daki askerî isyandan bahisle, bu hâdisenin
sebep ve neticeleri tahlil edilmezse ve tekrarı önlenemezse, Avrupa’da meydana
gelebilecek büyük bir zararla karşı karşıya kalacağımız belirtiliyor. *Boğazlar Meselesi: Rus Çarı ve İngiltere
Kralının İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile alakalı isteklerinin kesin bir
dille reddedilmesi gerektiği belirtiliyor. *İktisâdî
Siyâsetimiz
: Anadolu Demiryolunun işletmesi hakkında. *İran’da Karışıklıklar: İngilizler, Fransızlar, Almanlar İran’da iş
yapıyor. Komşusu Türkiye ise ilgisiz. *Mahmud
Şevket Paşa ve Almanya ile Münâsebetlerimiz
: Osmanlı Develiti’nin bir ülke
ile yaklaşması, diğer bir devletle ilişkilerinin bozulmasına sebebiyet veriyor.
*Ecnebilerle Münâsebetlerimiz:
Ecnebilerin hal ve hareketlerindeki hatâları hakkında. *Girit Konferansı: Rumca Gazeteler, Girit Meselesinin halledilmesi
için milletlerarası bir konferans tertib edileceğini yazarken, Hâriciye
Nezâretimiz böyle bir çalışmadan haberdar değil. Buna rağmen konferansın
toplanacağı kesindir. *İran İle
İlişkilerimiz
: İki milletin birbirinden nefret etme duygularını artıracak
hareketlerden kaçınması gerekir. *Balkan
İttifakı
: Balkan devletleri arasında alaşma yapılması, birlik oluşturulması
bölgenin huzur ve güvenliği için elzem ise de dar kafalı politikacıların
alışkanlıkları sebebiyle mümkün olamamaktadır. *Bir Hudut Meselesi: Osmanlılık ve hattâ bütün İslâm âlemi için
meşrûtî yönetim faydalıdır. Bugünün işi yarına bırakmamalı. *Yunanistan’da Durum: Yunanistan’da iç
siyâsî gelişmeler hakkında. *Rusya,
Avusturya ve Balkanlar
: Rusya ve Avusturya anlaşmazlığının sebebi Bosna-Hersek’tir.
*Mısır’daki Cinâyet: Süveyş Kanalı’na
ait imtiyaz süresinin uzatılması hakkında. *Avrupa
Basını
: Bütün devletlere: Artık lütfen bizi, şu elli beş seneden beri
soymaktan başka bir işe yaramayan himâyenizden af ve âzâde buyursanız… *Cülûs-ı Padişahî: Sultan Beşinci Mehmed
Reşad Han’ın Osmanlı tahtına oturması hakkında… *İran ve Fas: İan ve Fas’ta muhtemel değişiklikler hakkında tahminlerde
bulunuluyor. *Övülmeye Lâyık Bir
Yenilenme
: Osmanlı tahtının veliaht şehzâdesi Yusuf İzzeddin Efendi’nin Kral
Yedinci Edvard’ın ölümü vesilesiyle Londra seyahatinin isâbetli olduğu ve faydalar
sağlayacağı belirtiliyor. *Giritten
Arnavutluk’a
: Girit Meselesinin aldığı yeni şekil ve Arnavutluk’ta yaşanan
ayaklanma dolayısıyla Osmanlı hariciyesinin yara aldığı hakkında. *Rusya ve Almanya: Çok eski zamanlardan
bu yana ihtilafsız devam eden Rusya-Almanya ilişkilerinin İran sebebiyle
bozulacağı haber veriliyor. *Azınlıkların
Zorbalığı
: Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında çığırtkan azınlılıkların sessiz
çoğunluğu ezmeye çalıştığına dikkat çekiliyor. *Tımes ve Arabistan: İngiltere’de yayınlanan Times Gazetesi’nde,
Osmanlı askerlerinin Suudî Arabistan’da gerçekleştirdiği hârekâtın yanlış
yorumladığını izah ediyor. *Pire’deki
Vahşet
: Yunanistan’ın Liman şehri Pire’de meyhâne kabadayılarının
eşkıyalıkla ve korsanlıkta pek mâhir oldukları anlatılıyor. *Sir Edwvard Grey’in Nutku ve Konferans:
İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey’in İngiliz Avam Kamarası’nda irad ettiği
nutuk tahlil ediliyor ve başarılı bulunduğu belirtiliyor. *Harbiye Bütçesi Münâsebetiyle: Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında kabul
edilen Harbiye bütçesinin 14.400.000 lira olduğu ve bu rakamın, 16.500.000 lira
geliri olan bütçe içinde fevkalâde dikkat çekici olduğu görüşü savunuluyor ve ‘ihtiyatsızlık’ olarak değerlendiriliyor.
İsmâil Hakkı Bey, sonraki makalede de Bahriye Bütçesini mercek altına alıyor ve
Osmanlı Bahriyesi hakkında görüş beyanında bulunuyor. *İngiltere ve Mısır: ABD’nin 32. Başkanı Franklin Roosvelt’in
gittiği yerde iz bırakan karizmatik bir lider olduğu belirtildikten sonra
Kahire’de yaptığı konuşma tahlil ediliyor. *Rum
Milletvekillerinin Meclis’i Terk Etmesi
: Osmanlı Meclis-i Mebûsân’ında, Rum
milletvekillerinin çalışmaların engellenmesi taktikleri… *Bir Adım Daha: İsmâil Hakkı Bey’in dikkatle ve ısrarla tâkip ettiği
Girit Meselesi… *Bakanların Seyahati:
Seyahatle alâkalı haberlerin gerçeklerle aynı olmaması meselesi ele alınmış. *Son Notadan Sonra: Tekrar Girit meselesi…
*Türkler, Kürtler, Ermeniler: Makale
metninden bir cümle: ‘Bir memlekette muhtelif isti’dâd (kabiliyetler) muhtelif
tabiatlar, muhtelif mizaçlarla (tabiat, huy, karakter) yaratılmış anâsır
(unsurlar) ve akvâm (kabileler) bulunması ayn-ı saadettir. (saadet kaynağıdır) (Türklerin
genlerinde ırkçılık düşüncesinin bulunmadığının, yaratılanı ‘yaradan’dan
dolayı sevdiğimizin veciz bir şekilde ifâdesi… Husûsen fanatik Ermenilerin
tekrar tekrar okuyup ezberlemeleri gereken ve ‘biz ne büyük hatâ yaptık da Türkleri kendimize düşman belledik…’
diyerek dövünmelerine yol açabilecek bir berceste… O. Ç.)

Babanzâde İsmâil Hakkı Bey, tam
bir entelektüeldir. Sâdece Türklerin ve Osmanlı Devleti’nin ve çevre ülkelerin
iç ve dış siyaseti hakkında bilgi sâhibi olmakla iktifa etmiyor. Bütün dünya
milletleri ve siyâsetleri ile problemlerinin çözümleri konusunda kafa yoruyor,
isâbetli teşhisler koyabiliyor ve mâkul özümler teklif ediyor. Yabancı gazete
ve mecmuaları günü gününe tâkip eden bir mütefekkir…        

 

 

 

 

(1) TANİN GAZETESİ:

     Hüseyin Cahit (Yalçın), Tevfik Fikret,
Hüseyin Kâzım Kadri tarafından İstanbul’da, 1 Ağustos 1908 – 14 Kasım 1947
târihleri arasında üç devrede toplam on yedi yıl yayınlanan günlük siyâsî
gazetedir. Birinci dönemde 31 Ekim 1918 târihine kadar 3550 sayı
neşredilmiştir.

     Tevfik Fikret, umduklarını bulamaması
sebebiyle 26 Aralık 1908 târihinde, Hüseyin Kâzım Kadri ise Serez mutasarrıflığına
tâyini dolayısıyla 1909 Şubat’ında gazeteden ayrıldı. Gazete, İttihat ve
Terakkî Cemiyeti’nin fikirlerini yaymakla vazifeli idi. Bununla birlikte
Hüseyin Cahit zaman zaman İttihat ve Terakkî’nin icraatını tenkit etmekten
çekinmedi.

     Başlangıçta ‘ittihâd-ı anâsır’
temelindeki Osmanlıcılık düşüncesinin, daha sonra hâkim millet / Türkçülük
fikrine dayalı idealin müdafaası yapıldı. 
Yazarları arasında, Prens Sabahaddin, Ali Kemal, Mizancı Murad, Rıza Nur
ve Lutfi Fikri gibi muhalif fikir adamı ve gazetecilerle, ayrıca Rum ve
Ermeni gazeteleriyle bâzen çok şiddetlenen tartışmaların yapıldığı gazetenin
yayımı bu tartışmalar yüzünden kesintilere uğramıştır. Gazete 31 Mart
Vak’ası’nda ilk ağır darbeye mâruz kalmış, isyancılar Tanin’in matbaa ve idârehânesini
tahrip ederek Meclis-i Meb’ûsan önünde Hüseyin Cahit zannettikleri Lazkiye
mebusu Mehmed Aslan’ı öldürmüşlerdir. Bunun üzerine Selânik’e kaçan Hüseyin
Cahit, Tanin’i ancak Hareket Ordusu’nun İstanbul’a girmesinden sonra
çıkarabilmiştir. Gazete İttihat ve Terakkî’ye muhalefetin arttığı, Hürriyet
ve İtilâf Fırkası’nın teşkilâtlandığı 1911-1912 yıllarında Dîvân-ı Harb-i
Örfî tarafından veya ‘Büyük Kabine’ gibi İttihatçılar’a karşı hükümetlerce
sık sık kapatılmış, ancak her defasında ‘Cenin,
Senin, Renin ve Hak
’ gibi adlar altında yeniden çıkarılmıştır. Bu
kapatılışlardan birinde Viyana’ya kaçmak mecbûriyetinde kalan Hüseyin Cahit,
gazeteyi İttihatçılar’ın Bâb-ı Âli Baskını’nın ardından 31 Ocak 1913’te
tekrar neşredebilmiştir. Fakat bu târihten sonra artık iktidara tamamen el
koyan İttihat ve Terakkî’nin bazı icraatını eleştirdiğinden gazetecilikten de
çekilmek mecbûriyetinde kalmıştır.

     İttihat ve Terakkî ileri gelenlerinin
kenkitlerinden vazgeçmesi yolundaki rica ve baskıları, ayrıca devleti tehdit
eden tehlikelerin gitgide büyümesi yüzünden Hüseyin Cahit’in Tanin’i 30 Ocak
1914’te İttihat ve Terakkî Fırkası’na devretmesiyle gazete fırkanın resmî
yayın organı haline gelmiştir. Bu yıllarda, Dünya Savaşı’nın şartları
içerisinde İttihat ve Terakkî liderlerinin fikir ve görüşlerini yansıtacak
biçimde ve silik bir gazete şeklinde çıkmıştır. İttihatçı liderlerin ülkeyi
Terk etmesinden bir gün önce de fırka, 31 Ekim 1918’de gazetenin yayımına son
vermiştir.

     Bu dönemde büyük yankı uyandıran başmakaleleriyle
yaygın bir şöhret kazanan Hüseyin Cahit’in yanı sıra gazete İkinci
Meşrutiyet’in birçok tanınmış kaleminin yer aldığı itibarlı bir yayın organı
olmuştur. Hüseyin Cahit’in ardından en çok yazı yazan ve dâimî yazar
kadrosunda bulunan Babanzâde İsmâil Hakkı, İsmâil Müştak (Mayakon), Muhiddin,
Falih Rıfkı (Atay), Ahmed Şerif ve Âsım (Us) gibi isimlerdir. Ayrıca Cenab
Şahabeddin, Hâlid Ziya (Uşaklıgil), Hâlide Edip (Adıvar), Aka Gündüz ve Fazıl
Ahmet (Aykaç) isimleri ilâve edilebilir.

     Tanin’in ikinci dönemi olan 14 Ekim 1922
– 16 Nisan 1925 târihleri arasında 903 sayı yayımlanmıştır. Malta sürgününün
ardından Türkiye’ye dönen Hüseyin Cahit, İtilâf devletlerinin işgalindeki
İstanbul’da Tanin adına izin alamadığı için gazeteyi başlangıçta Renin adıyla
çıkarmaya başlamış, 38. sayısında asıl adını kullanabilmiştir. Şubat 1924 –
Mayıs 1925 tarihlerinde ‘Le Tanine
adıyla Fransızca olarak da yayımlanmıştır. Bu devrede Tanin, kısmen İttihat
ve Terakkî kadrosunu toparlamak ve görüşlerini temsil etmek maksadıyla
neşredilmiştir. İttihatçı liderler, daha önce Avrupa’da yaptıkları
toplantılarda Hüseyin Cahit’ten böyle bir gazete çıkarmasını istemişlerdir.

      Hüseyin Cahit’in Mustafa Kemal ve
Ankara hükümetine karşı pervasız muhalefeti, gerek Lozan’a giden Türk
heyetine gerekse hükûmete yönelttiği tenkitler ve hilâfet konusundaki farklı
görüşleri yüzünden gazete kısa sürede rejimin istenmeyen bir yayını hâline
gelerek çeşitli baskılara mâruz kaldı, Hüseyin Cahit mahkemede yargılandı.
Beraat etti ise de Şeyh Said İsyanı yüzünden çıkarılan Takrîr-i Sükûn
Kanunu’ndan yeniden yargılandı Çorum’da müebbet sürgün cezâsına
çarptırıldı. 

     Gazete, 30 Ağustos 1943 – 14 Kasım 1947
târihleri arasındaki üçüncü devresinde 1512 sayı yayımlandı. Cumhuriyet Halk
Partisi saflarında politikaya dönen Hüseyin Cahit, gazeteyi daha iyi bir
şekle kavuşturmak için yayına ara verdiğini açıkladı ise de muvaffak olamadı.

 

 

 

 

 

 

(2) İKİNCİ MEŞRUTİYET

İttihat
ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını önleyecek tek çârenin;
Sultan İkinci Abdülhâmid Han’ın
tahttan indirmesi’
olduğunu düşünüyordu. Cemiyet mensuplarınca hedefe
giden yol olarak Meşrutiyet’in ikinci defa ilân edilmesi kararlaştırıldı. 4
Temmuz 1908’de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden izin alan Resne Komutanı Kolağası
Niyâzi Bey, 150 kişilik çetesiyle birlikte dağa çıktı. Bu devlete karşı bir
ayaklanma idi. Resneli Niyazi Bay, Maksadını şöyle açıklıyordu:  ‘Anayasa’nın
tekrar yürürlüğe konulmasını sağlamak.
  Resneli Niyâzi Bey’in
destekçileri artınca, Serez’den Yıldız Sarayı’na bir telgraf geldi.
Telgrafta:  ‘Bir saate kadar Yeni Anasaya’nın yürürlüğe konulduğu ilân edilmez
ise, Osmanlı Hânedânından pâdişah adayı olan zatın, pâdişahlığı ilân
edilecektir.
’ Sultan, 22 Temmuz’da Ferid Paşa’nın sadrâzamlıktan çekilmesini
sağlayıp Sait Paşa’yı tâyin etti. Sait Paşa kabineyi topladı ve pâdişahın
tâlimatı ile Meşrutiyet yönetimine geçildiği ilân edildi. Ancak, çok
geçmeden  otoritenin yerini  kargaşa aldı. O kargaşa; Birinci Dünya
Savaşı’nın sonuna,  Kurtuluş Savaşı’nın
ilk yıllarına kadar devam etti.
 

 

 

 

(3) DREYFÜS MESELESİ:

     1894 yılında Yahudi asıllı Yüzbaşı
Alfred Dreyfus’un casuslukla itham edilerek Fransa’da yargılandığı dâvâ ve bu
dâvâ ile alâkalı olarak gelişen olaylar, ‘Dreyfüs
Meselesi
’ olarak anılır. Fransa’daki Yahudi aleyhtarlığına rağmen
varlıklı bir ailenin ferdi olan Alfred Dreyfüs, bulunduğu rütbeye,
çalışkanlığı ve başarılarıyla yükselmişti.

     Fransa’da Genelkurmay Başkanlığı’nın
başlattığı duruşmalar önemli hukûkî tartışmalara sebep oldu ve 12 yıl devam
etti.

     Olay, Paris’teki Alman Elçiliğinde
hizmetçi olarak çalışan Fransız gizli servisine bağlı bir kadının çöp
sepetinde bulduğu imzasız bir mektubu merkeze göndermesiyle başladı. Alman
askerî ataşesine yazılan mektupta Fransa’ya ait bilgilerin verilmesi vaat
edilmektedir. Fransız Genelkurmayının başlattığı soruşturmada şüpheler
Yüzbaşı Alfred Dreyfus üstünde toplanır. Çünkü Yüzbaşı Dreyfus’un el yazısı,
mektuptaki yazıya benzemektedir.

     Dreyfus, 15 Ekim 1894’te tevkif edildi.
Bir ay süren hazırlık soruşturmasında aleyhine yeni delil bulunamamasına
rağmen suçlu görülerek mahkûm edildi ve cezasını çekmek üzere Şeytan Adası’na
gönderildi. 1896’da ortaya çıkan bir olay Dreyfus dâvâsını yeniden gündeme
getirdi. Alman Elçiliğinde çalışan hizmetli kadın, başka bir mektup bulmuştu.
Mektuptaki yazı, ilk bulduğu mektuptaki yazıya benziyordu. Yazının sâhibi
Easterhazy suçsuz bulundu. Fransa’nın dünyaca tanınmış yazarı Emile Zola da
müdâhil oldu: Gazetedeki köşesinde, ‘Suçluyorum
başlığı altında Fransız Genelkurmay Başkanlığını hedef alıyor, başkanı,
kamuoyunu yanıltmakla itham ediyordu. 

     Bu defa orduya hakaret ettiği
gerekçesiyle Zola aleyhinde dâvâ açıldı. Zola’nın mahkûmiyetiyle sonuçlanan
dâvâda avukatlar sözü hep Dreyfus olayına getirmişlerdi. Bu sebeple dâvâ
Dreyfus’u savunanlar açısından başarı olmuştur.

     1898 yılında hükümet değişikliği olunca
Dreyfus dâvâsı yeniden açıldı. Yazının Easterhazy’ye ait olduğu anlaşıldı. O
da suçu kabullendi, mahkûm oldu ve gönderildiği hapishânede intihar etti.

     Dreyfus dâvâsı yeniden açıldı ise de
tekrar suçlu bulundu.  1904 yılında
yeni bir dâvâ daha açıldı ve 1906 yılında Dreyfus beraat etti. Birinci dünya
savaşına katıldı, ülkesine hizmet etti, emekliye ayrıldıktan sonra 1935
yılında eceliyle öldü.

     Bu olay, Yahudilerin bir birlerini
desteklemelerine örnek teşkil etmesi açısından da dikkat çekmektedir.    

Önceki İçerikKardeşlik Hukuku ve Kur’an (6)
Sonraki İçerikEşref-i Mahlûkat Fantezisi ve Ahsen-i Takvim Gerçeği
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.