Avukat ve Muharrir Hicran Göze Hanımefendi İle Kısa bir Mülâkat

91

Oğuz Çetinoğlu; Yazı hayatınız ne zaman, nasıl başladı?

Av. Hicran Göze: Yazı
hayatım 1965 senesinde paraları az ama vatan kurtarma duyguları çok yüksek bir
kahramanlar grubunun zorlukla çıkardığı gene zorlukla devam ettirdiği
Babıâli’de Sabah Gazetesi’nde Kadın Köşesinde yazdığım fıkralarla başladı
diyebilirim.

Çetinoğlu: Makalelerinizde hangi konuları daha çok işliyorsunuz?

Av. Göze: Az da
olsa siyâsete dokunmak dâhil kadın, din, 
kültür, tarih, sanat ve aktüel olan meseleler hakkında.

Çetinoğlu: Kitaplarınızdan bahseder misiniz?

Av. Göze: İlk kitabım ‘O Bir
Yetim İdi
’, ‘Sulh Peygamberi’, ‘Kılıcın Hakkı’ (Üç safhada Hz.
Peygamberin hayatı), ‘İçkinin Kokusu
Sigaranın Dumanı ve Kadın

Uzun yıllar başta ‘Yeşilay Mecmuâsı’ olmak üzere ‘Ayşe’, ‘Büyük Türkiye’, ‘Şadırvan
mecmualarında çıkan yazılarım. ‘Âyetler
ve Kadınlar
’ (Kadın konusundaki âyetleri inceleyen bir araştırma.) ‘Zor Yılların Zor Kadını Hâlide Edip Adıvar’
(Biyoğrafi) ‘Mâverâdan Gelen Ses
(Sâmiha Ayverdi’nin biyoğrafisi) ‘Kadıköylü
Yıllarım
’ (Hâtıra / Türkiye Yazarlar Birliği’nden hâtıra dalında ödül aldı)
Mehmed Âkif Hüzünlü Bir Yolculuk’, ‘Bir Zamanların Kadıköyü’nde Edebiyatçılar ve
Aşkları
’, ‘Ergun Göze ile Elli beş
Yıl
’, ‘Yahyâ Kemal ve Atatürk’ 

Çetinoğlu: Türkçemizin günümüzdeki durumu hakkındaki
düşüncelerinizi lütfeder misiniz?

Av. Göze: Pek iç açıcı konuşmama imkân yok. Gazeteleri okumak,
televizyonu seyretmek kâfi değil mi? ‘Ne
yazık ki güzel Türkçe’miz gitti
’ diyebilirim. Manzarayı romanın, şiirin,
hikâyenin kaybolması anlatmıyor mu?   Peyâmi
Safâ, Tükçe’miz hakkında yıllarca nefes tüketen bir kaç kitap olacak kadar yazı
yazan Peyâmi Safâ, ‘Kalemi elime aldığım
günden beri Türkçe’nin müdafaası için yazdığım satırları birbirine eklesem
İstanbul-Ankara şimendifer hattından daha uzun olur
.’ Diye yazan Peyâmi Safâ…  Bir Burhan Felek, bir Sabri Esat Siyavuşgil
var mı? Hatta bir Adviye Fenik ve Şükrü Baban… Ya spor yazarları… Güzel
Türkçeleriyle, başarılı bir fıkra yazarı gibi zevkle okunan spor yazarları da
artık yok… Meselâ İslâm Çupi… Kendi vatanının dostu, Türk’ün azılı düşmanı
Churchilli’n bir sözünü Nüvit Özdoğru’nun ‘Türkçemiz
isimli kitabında okumuştum: ‘Çocuklara
ana dillerini bilmedikleri zaman dayak atılmasına taraftarım
.’ O kitabı
okumuş olan Peyâmi Safâ ise kitabın yazarına 
Neden yalnız çocuklara, büyüklere
de lâzım değil mi Nüvit Özdoğru
’ diye sormuştu.   

Çetinoğlu: Doğru ve güzel Türkçe ile yazmak isteyenlere, kimleri
okumalarını tavsiye edersiniz?

Av. Göze: Ne yazık ki yenilerden isim veremeyeceğim. Bilhassa fıkra
ve roman yazarı olmak üzere  başta Peyâmi
Safâ olmak üzere güzel Türkçeleri ile Hâlit Fahri Ozansoy’u, Yakup Kadri
Karaosmanoğlu’nu tavsiye edebilirim… Tabii onlar gibi hârika Türkçesiyle Ömer Seyfettin’i…  Sâdece güzel Türkçeleri için değil, yakın
geçmişi ve meselelerini öğrenmek için de… Türkçesine hayran olduğum bir yazar
da Sabri Esat Siyavuşgildir. ‘Sirano de
Bergerac
’ isimli eserini aslından daha güzel tercümesiyle bize kazandıran
Siyavuşgil…

Çetinoğlu: Gençlerimizin millî ve mânevî değerlerimize bakış
açılarını, ilgilerini nasıl buluyorsunuz?

Av. Göze: İstisnalar hâriç ‘büyük
bir dram
’ diyebilirim. Buna sebep bakkal dükkânı gibi açılan kalitesiz
üniversiteler olduğu gibi siyâset dâhil her sahada seviyenin düşüşüdür.

Çetinoğlu: Türkçemizde ‘yaptı
salgını veya fâciâsı var: ‘giriş yaptı’,
çıkış yaptı’,’ bekleme yaptı’ ‘gecikme yaptı’,
tavan yaptı’, ‘duygu yaptı’… ve diğerleri… Yakında ‘sabır yaptı’, ‘hiddet yaptı’,
şiddet yaptı’, ‘evlenme yaptı’, ‘endişe yaptı’…
tâbirleri işitmemek için düşündüğünüz tedbirler var mı? Neler yapılabilir?

Av. Göze: Bu mesele çok eskidir. Türkçe hakkında çok büyük bir
hassasiyeti ve asabiyeti olan olan Süleyman Nazif merhum bir gün Bâbıâli
Caddesinde bir gence rastlamış, ‘Ne ile
meşgulsünüz
? diye sormuş. Genç ‘Muharrirlik
yapıyorum
’ diye cevap verince hemen düzeltmişti. ‘Hayır, muharrirlik yapıyorum değil, muharrirlik ediyorum. Çünkü bir
masa veya kundura yapılır. Fakat muharrirlik edilir
.’ Demişti. Tedbirleri ben
söylesem, siz yazsanız ne olur? Tedbirleri, Türk dilinin içinde bulunduğu
tehlikenin büyüklüğünün farkında olan bir devlet alabilir. Dilin gitmesiyle
dinin de, gideceğinin şuurunda olan bir devlet veya ‘Devlet Adamı’… İlki olsun,
ortası, lisesi olsun hattâ üniversitesi olsun siz o kitaplardaki Türkçe’yi
anlayabiliyor musunuz?  Ya Türkçemizin uzun
hecelerini kısaltarak konuşunlar… ‘Dâvâ
yerine ‘dava’, ‘hâlâ’ yerine ‘hala’
diyenler…  Bana atı alan Üsküdar’ı çoktan
geçti gibi geliyor. Ama inanan da ümidini kaybetmez.

Çetinoğlu: Hikâye yerine öykü, şâir yerine ozan denilmesini nasıl
karşılıyorsunuz?

Av. Göze: Hikâye mi Öykü mü? Bu gün her ikisi de kullanılıyor. Ama
hikâyenin geçmişi çok uzun yıllara dayanıyor. Öykünün ise geçmişi kaç yıl ki?
Ben fakir ise ‘öykü’ kelimesini hiç
kullanmadım. Ozan mı şâir mi? İkisi de doğru ama yerinde kullanılırsa… Meselâ
Hz. Mevlâna’ya ozan denilirse ‘durun
bakalım
’ derim. Çünkü Hz Mevlâna ozan değil, ‘Mutasavvuf ve şâirdir’ Öz Türkçe yazmaya ve söylemeye pek fazla
özenenler, şâir kelimesini beğenmeyip ozan kelimesini tercih edenler artık
bilmelidirler ki Ozan, şâir değil, saz ( kopuz) eşliğinde şiir söyleyen
kişidir. Meselâ Âşık Veysel Ozandır.

Çetinoğlu: Sizi en çok etkileyen kitaplardan bahseder misiniz?

Av. Göze:
Klasik Fransız yazarlarından Anatole France’ın ‘Thais’ isimli romanının uzun zaman tesirinde kalmıştm. Daha sonra Peyâmi
Safâ’nın romanları  ‘Yalnızız’, ve 12 yıl süren bir emeğin mahsulü olan “Matmezel Noralya’nın Koltuğu”, Aşağı
yukarı Hâlide Edib Adıvar’ın bütün romanları… Bu zor kadını anlamak için ‘Mor Salkımlı Ev’i mutlaka okumak
lâzımdır. Tabii  ‘Türk’ün Ateşle İmtihan’ını da… Az daha unutuyordum Greziella…
İstanbul’da Sultan Abdulmecid Han’ın misâfiri olarak uzun zaman kalan,
Müslümanlığa çok ilgi duyan, sarıklı mezar taşlarımızı çok beğenen ve özenen Alphonso
de Lamartini’nin (1790-1869) duygu dolu romanı…

Çetinoğlu:  Mûsıkîmizin
içerisinde bulunduğu durumu değerlendirir misiniz?

Av. Göze: Kısaca cevap vereceğim. Çok
şükür Allah, bizim gibi kullara Nevzat Atlığ Bey’in ‘Klâsik Türk Müziği Konserleri’ne gitmeği nasip etti. Başta hârika
sesi ve tavrı ile Münip Utandı olmak üzere diğerleri de hocalarının yolunda
emin adımlarla yürüyorlar.  Pazar günleri
her sabah üşenmeden gittiğimiz Münir Nurettin Selçuk’un konserleri de Türk
Mûsîkî’sinin yüz akı olarak geçmişimizde yerini almıştır. Günümüzden hiç
bahsetmeyeyim.  Bu faslı Yahyâ
Kemal’imizin iki mısrâı ile bitireceğim:

                    

                     
Çok insan anlayamaz eski
mûsîkimizden

                    Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz
bizden’ 

Çetinoğlu: Çok teşekkür ederim Efendim.

 

Av. HİCRAN GÖZE:

      Yazar ve hukukçu. Yarım asırdır devam eden
yazarlık hayatında pek çok önemli esere imza attı.

     1931’de Kadıköyü’nde İbrahimağa
Mahallesi’nde, Ruhsar-İhsan Gürsan çiftinin kızı olarak dünyaya geldi.  Çocukluğu, babasından ayrı olarak
anneannesi Nigâr Hanım ve dayısı Basri Kayaman’ın himâyesinde, eski
Kadıköyü’nün güzel ve nezih atmosferinde geçti. Kadıköyü’ndeki 35. Gâzi ilkokulunu
bitirdikten sonra bir zamanlar Kızıltoprak’ta Zühtü Paşa’nın köşkü olan
Kadıköy Kız Ortaokulu’nda birinci ve ikinci sınıfları okudu. Ortaokulu Zühtü
Paşa’nın kızlar için yaptırdığı Kızıltoprak’taki taş mektep’te bitirdikten
sonra gene aynı Paşa’nın hayır eseri olan günümüzdeki adıyla Kenan Evren
Lisesi’nde (Günümüzde Kenan Evren adı kaldırılmıştır)  lisenin birinci sınıfını bitirdiği sırada
okulun kapatılması üzerine lise tahsilini Müşir Ahmet Ratip Paşa’nın köşkü
olan Çamlıca Kız Lisesi’nde tamamlayarak 1950 senesinde mezun oldu. Hayatına
üvey baba olarak giren Avukat Burhanettin Güleryüz’ün fikrî yapısının
şekillenmesinde payı büyüktür. 

     1950 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’ne girdi. Sınıf arkadaşı olan Ergun Göze ile 1954’te evlendi.
Fakülteden evliliğin araya girmesiyle ve anne olmanın yüklediği sorumluluk
sebebiyle biraz gecikmeyle 1956 senesinde mezun oldu. Üç çocuğu,  beş torunu ve bir de torun çocuğu
bulunmaktadır.

     Bir dönem ‘Bâbıâli’de Sabah Gazetesi ’nde imzasız olarak ‘Kadın ve Ev ’ köşesini hazırladı.
Hicran Göze’nin, ‘Yeşilay ’, ‘Töre’, ‘Büyük Türkiye’, ‘Şadırvan
’ ve ‘Kubbealtı Akademi’  mecmualarında yazıları yayınlanmıştır. 

      ençlik yıllarında Yeşilay Cemiyeti
Kadınlar kolu gibi birçok dernek bünyesinde aktif faaliyet gösteren Hicran
Göze  çalışmalarına hâlen devam
etmektedir.  

     Yayınlanmış eserleri: *O Bir Yetim İdi, *Sulh Peygamberi, *Kılıcın
Hakkı
(üç safhada Hz. Peygamberin hayatı), *Türk Kadını (Muhtelif mecmualarda çıkan yazıların toplamı), *İçkinin Kokusu, Sigaranın Dumanı ve Kadın
(Uzun seneler Yeşilay mecmuasında çıkan yazılar), *Âyetler ve Kadınlar (Kadın konusundaki âyetleri inceleyen bir
araştırma), *Zor Yılların Zor Kadını
Halide Edip Adıvar
  (biyografi), *Mâverâdan Gelen Ses (Sâmiha Ayverdi
biyografisi),  *Kadıköylü Yıllarım  (hâtıra
), *Hüzünlü Bir Yolculuk – Mehmed Âkif
(biyografi), *Bir Zamanların
Kadıköyü’nde Edebiyatçılar ve Aşkları, *Ergun Göze ile Elli beş Yıl, *Yahyâ
Kemal ve Atatürk

 

Önceki İçerikMarketlerde Fiyat Anarşisi
Sonraki İçerikTek Kitap, Tek Hitap
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.