Arazi Değil Vatan!

67

ABD Başkanı Donald Trump çılgın bir adam. Bir devlet adamı gibi değil, her nasılsa çok para kazanmayı veya güç sahibi olmayı başarmış narsist bir iş adamı gibi davranıyor.

İkinci defa başkan olduktan sonra söylediği sözler hiçbir devlet başkanından duymadığımız tehlikeli hedefler ve tehditleri içeriyor.

Kişi olarak böyle olmasının bir zararı yok. Ama dünyanın en güçlü devletini yöneten bir kişi yani ABD başkanı olarak söylediğinde milyonlarca insanın uykusunu kaçırıyor.

Meksika Körfezi, Grönland ve Kanada’ya dair egemenlik talepleri ile başta Çin olmak üzere bazı ülkelere yüksek gümrük vergileri koymak, ekonomik yaptırımlar uygulamak gibi kararları bizi pek ilgilendirmiyor gibi görünüyor. Ama uygulandığında Türkiye’yi etkileyecek yönlerini göreceğiz.

Ancak Trump’ın, İsrail’in soykırımcı Başbakanı Netanyahu ile yaptığı görüşmeden sonra, Gazze konusunda söyledikleri tüylerimizi ürpertmiş olmalı. Çünkü bu coğrafyada yapılacak her şey Türkiye’yi, soydaşlarımızı ve dindaşlarımızı doğrudan ve yakından etkileyecektir.

Netanyahu Amerika’ya gitmeden görüşmenin içeriği hakkında ipucu vermişti. “Trump ile el ele verip Ortadoğu’nun yeni sınırlarını çizeceğiz” demişti.

Trump 4 Şubat’taki toplantıdan sonra, Netanyahu’nun beklediğinden de ilerisine gitti. “ABD’nin Gazze’yi yeniden inşa edeceğini ve burada yaşayan Filistinlileri bölge ülkelerine yerleştireceğini” söyledi.

Gazze’den kaç kişinin başka bir ülkeye yerleştirilmesi gerekiyor?” sorusuna ise “tamamı” diye cevap verdi.

6 Şubat’ta da ABD Başkanı Trump, İsrail’in Gazze Şeridi’ni inşaat için “ABD’ye devredeceğini” Gazze’nin Ortadoğu’nun Rivierası haline getirileceğini belirtti. Filistinlilerin bölgedeki ülkelerde güvenli ve güzel mahallelerde, yeni ve modern evlere yerleştirilebileceğini” ifade etti ancak ülke adı vermedi. Bu fikrinin “Ortadoğu’ya istikrar getireceğini ve herkesin bu fikri çok sevdiğini” söyledi. (Bu cümledeki herkesin kimleri kapsadığını çok merak ediyorum.)

İsrail Savunma Bakanı Katz, “İsrail’in Hamas’a karşı savaşını eleştiren ülkeler bu kişileri almakla yükümlü” diyerek planı biraz daha açtı. Bu ülkelerin başında Türkiye’nin geldiği açık değil mi?

**************************

Gazze’lileri Gazze’den Sürme Planı

Trump malum bir emlak zengini. Deniz kenarında binlerce kilometrekarelik dümdüz bir arazi var ve üzerindeki binaların tamamına yakını bombalarla yıkılmış.

Bu “kupon araziyi” temizleyip, Trump Tower benzeri yapılar ve peyzaj düzenlemeleriyle Riviera veya Las Vegas gibi bir yerleşim haline getirdiğinde kazanabileceği paralar gözünü kamaştırmış olmalı. Üstelik bu “kupon arazinin” doğu Akdeniz’de deniz hukukundan kaynaklanan münhasır ekonomik bölgesinin avantajlarını da ele geçirmiş olacak. Bölgedeki doğalgazın stratejik değeri de cabası.

Ancak bu “kupon arazinin” bir tek kusuru var. Burada 2 milyondan fazla Filistinli yaşıyor. Bu 2 milyon Filistinli için Gazze bir arazi değil, VATAN. Bu halk 15 ay süren bombardımana rağmen vatanlarını terk etmedi.

Hamas “Gazze halkı yurtlarından koparılma planlarını kabul etmeyeceklerdir” açıklaması yaptı.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) Trump’ın Gazze planı için, “işgal altındaki topraklarda insanların zorla nakledilmesi veya sınır dışı edilmesinin uluslararası hukuku ihlal edeceğini” açıkladı.

Ama ABD ve İsrail’i durduracak bir güç bulunmuyor.  Sadece AB ülkelerinden biraz tepki geldi. Arap ülkeleri sessiz. Türkiye’den ise sadece Dışişleri Bakanı ile AKP sözcüsünün cılız tepkileri oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda günlerce bir yorum dahi yapmadı.

Bu yazıyı yazdıktan hemen sonra (09 Şubat akşamı) nihayet Erdoğan’ın açıklama yaptığını medyadan okudum.

**************************

Erdoğan Neden Geç Tepki Verdi?

Bazıları Netanyahu ve Trump’ın Gazzelileri vatanlarından ZORUNLU GÖÇ (DEPORTATION) etme planına, Erdoğan derhal “one minute” tarzı sert bir tepki verir sandılar.

Bazıları Trump’ın ilk döneminde “Barış Pınarı Harekatının” başladığı gün Cumhurbaşkanımıza gönderdiği saygısız ve utanç verici mektubu hatırlatıyor:

“Sayın Cumhurbaşkanı, gelin iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.”

Ekonomimizin bu kadar kırılgan olduğu bir dönemde yeniden böyle bir tehdidi göze almak kolay olmasa gerek.

Belki de CB Erdoğan ABD devlet mekanizmasının Trump’ı dizginlemesini “devlet aklının” devreye girmesini beklemiştir.

Ama görünen o ki ABD’de artık “devlet aklı” etkin değil. Vatanı “kupon arazi” olarak algılayan bir tüccar başkana hukuku anlatabilecek kurumlar susturulmuş.

****

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın ‘Gazze’ planının konuşulmaya değer bir yanı olmadığını söyledi. Bunun abesle iştigal olduğunu belirten Erdoğan, “Gazzelileri binlerce yıllık ezeli ve ebedi vatanlarından çıkarmaya kimsenin gücü yetmez. Gazzesi, Batı Şeria’sı, Doğu Kudüs’üyle Filistin, Filistinlilerindir” dedi.

Oysaki bir gün önce yandaş kalem Ahmet Hakan ilginç bir yazı yazmıştı:

“Sayın Cumhurbaşkanı, Trump’a hak ettiği cevabı vermeyin. Sizin Gazze’ye yapabileceğiniz en büyük iyilik, Trump’a esaslı bir cevap vermekten geçmiyor. Sizin Gazze’ye yapabileceğiniz en büyük iyilik, Trump’la kuracağınız diyalogdan geçiyor” diye Cumhurbaşkanına adeta akıl vermişti. Yandaş yazarların Reis konuşmadan böyle yazılar yazması kendilerine sıkıntı yaratıyor. Ahmet Hakan şimdi ne yazacak merak ediyorum.

Bence bu aşamada gazetecilerin şu soruyu sorması daha iyi olurdu:

Sayın Cumhurbaşkanı, Trump ile konuştuğunuzda, ABD Başkanı aynı fikrini tekrarlarsa ve arkasından “siz nasıl olsa 10 milyon sığınmacıyı ülkenize aldınız. Onlar zaten sizin kardeşiniz. 2 milyoncuk Gazzeliyi de alsanız iyi olur. Ben de size her yıl biraz dolar veririm. Gazze’nin imarında sizin müteahhitlerinize de biraz iş çıkartırım” derse ne dersiniz?

Önceki İçerikGeri  Kalış  Sebep  ve  Çareleri
Sonraki İçerikMüşteri Memnuniyeti
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.