Araştırmacı Yazar Av. Habib Hürmüzllü Anlatıyor: Kerkük Petrolleri ve Irak Türkleri (İkinci ve Son Bölüm)

86

Irak Türkleri, Orta Doğu coğrafyasında Türk varlığının simgesidir. Soydaşlarımızın yaşadığı Irak, İstanbul’un fethine kadar, bayraktarlığını yaptığımız İslamiyet’in oluşturduğu medeniyetin merkezi oldu. Osmanlı hâkimiyetinin sona ermesiyle tarih sahnesine konulan Irak, sun’i bir devlet olarak bölgeye de kendi halkına da huzur getirmedi. Bu kitapta ele alınan Türk soylu insanlar, değişik kaynaklarda; ‘Irak Türkleri’, ‘Musul Türkleri’, ‘Kerkük Türkleri’ ve ‘el-Cezire Türkleri’ olarak anılıyorlar. ‘Türkleri’ yerine, aynı anlama gelmek üzere ‘Türkmenleri’ kelimesinin de kullanıldığı görülüyor. Irak Türklerinden Mimar Prof. Dr. Suphi Saatçi; ‘Irak Türkleri’ veya ‘Irak Türkmenleri’ deyimini kullanmanın uygun olacağını ifade etmektedir. (*) Irak Türkleri 1918 yılından 2013 yılına kadar 95 yıldır darbe üstüne darbe yiyor. Saddam Hüseyin döneminde yok olmanın eşiğine gelinmişti. ABD’nin işgali ile ‘Kurtuluş ümitleri belirdi…’ derken, daha ağır darbeler inmeye başladı. Bu defaki darbeler, planlı-programlı olarak düzenlenip uygulanıyor. Kurtuluş için yapılması gerekenler bellidir. Ancak yönetimde söz sahibi olanların gündeminde Irak Türklerinin kurtuluşu ile ilgili hiçbir hazırlıkları, düşünceleri ve hatta niyetleri yoktur. İnsan hakları adına, beynelmilel hukuk, milletlerarası adalet adına… yapılması gerekenleri ihtaren bildirecek ve hatta telkin ve tavsiyede, daha da yumuşatarak bir ifâde ile belirtelim, istirham inceliğinde talepte bulunacak, bulunmaya cesâret edecek milletlerarası ve mahallî siyasî otorite de yoktur. Açıkçası, Irak Türklerinin işi Allah (cc) Hazretleri’ne kalmıştır. Evet! Hepimizin, herkesin işi Cenab-ı Allah’a bağlıdır. Buna rağmen herkes dâvâsına sâhip çıkmalıdır. İnançlı insanların ümitsiz olmaya hakları yoktur. Böyledir diye de sessiz sedâsız oturup bekleme lüksümüz de yoktur. Mahallî yönetimlere ve beynelmilel güçlere bütün gerçekleri bir defa daha haykırarak anlatmak; hangi millete, hangi kavme, hangi dine ve inanca, hangi mezhebe mensup olurlarsa olsun, insanî değerleri henüz sıfırlanmamış insanların; kaçınamayacakları şeref, haysiyet, insanlık ve inanç borcudur. OĞUZ ÇETİNOĞLU (*) Tarihten Günümüze Irak Türkmenleri: Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2003. Sayfa: 19)

Petrolün Tarihi Bitüm(1) her ne kadar pek eski zamanlardan beri biliniyorsa da petrolün tarihi, endüstri maddesi olarak ticarî metotla ışık yapan gaz yağının başarılı bir şekilde tasfiyesi ve petrolün sondajla aranmasıyla başlar. Bu olaylar 1838 de Fransa’da Selligue’in bitümlü şistlerden(2), 1848 de James Young’in kömürden gazyağı elde etmeleri ve 1859 da Titusuüle de Drake tarafından ilk petrol kuyusunda ham petrol bulunması ile gerçekleşmiştir. 20. Yüzyılın başlarında otomobil henüz çok az olduğundan bu tarihe kadar geçen elli senede petrol endüstrisi ile ilgili bilgiler gazyağı ve ilkel makine yağlarından ibaret bulunmaktaydı. Ham petrolden yalnız gazyağı çıkarılmakta ve tasfiye esnasında tebahhur(3) edip uçan benzin gazları faydasız ve tehlikeli hatta yok edilmesi gereken sıvı olarak kabul edilmekte idi. Bununla beraber dünya petrol istihsali asrımızın başında senede 20.000.000 milyon tonu bulmuştur. Fakat dev adımlarıyla ilerleme otomobil, kamyon ve uçakların hızla gelişmesinden sonra olmuştur. 1947 senesi dünya ham petrol istihsali 420.000.000 tonu bulmuş olduğu halde ihtiyaca kâfi gelmemektedir. 35 sene evvel istihsal edilen ham petrolün %13 ü benzin olarak satılmakta iken bugün ham petrolün % 50 den fazlası benzin olarak otomobil ve tayyarelerde kullanılmaktadır. Eğer tasfiye metotları başarılı yenilikler bulmamış olsa idi ham petrol istihsalinin, belirtilen muazzam artışı bile bugünkü medeniyetin gerektirdiği akaryakıt ihtiyacını karşılamaktan çok uzak bulunacaktı. Bu yönde elde edilen en dikkate değer başarı Amerika’da Burtbn tarafından Cracking(4) usulü tasfiyenin ticarî bir vaziyete getirilmesi olmuştur. Bu metotla tabahhur noktaları yüksek olan ham petrol müştakları ısıtılarak benzine dönüştürülüyor. bu suretle ham petrolden elde edilen benzinin nispeti arttırılıyordu. Tayyareciliğin gelişmesi yalnız benzin nispetinin artmasını değil, elde edilen benzinin yüksek oktanlı olmasını gerektirdi. İncelemeler, evvelce zararlı telâkki edilen aromatik unsurların bilâkis faydalı olduğunu gösterdi. Diğer taraftan petrolün keşfi hususunda mühim adımlar atılmıştır. 1859’da 21 metre derinliğindeki kuyudan petrol çıkartılırken 1947’de bitirilen 5432 metre derinliğindeki kuyudan petrol çıkartılabilmiştir. Sonraki yıllarda verimi artırıcı daha modern sistemler geliştirilmiştir. (1)bitüm: Ham petrolden elde edilen malzeme. Yol kaplamasında, çatıların su geçirmemesi için yalıtım malzemesi olarak kullanılır. Briket yapımı gibi başka kullanım alanları da bulunmaktadır. (2)şist: Kayalık bölgelerde ince minerallerin billurlaşması ile meydana gelen tabaka hâlinde maden. Hafif sıcaklık ve yüksek basınç altında oluşur. (3)tebahhur: Herhangi bir sıvının kaynayıp buhar olma, buharlaşarak uçup gitmesi, kaybolması. (4)cracking: Bir rafineride ısıtma veya katalizör ile daha düşük kaynama noktalı hidrokarbonlara ayrıştırıcı işlem.

Oğuz Çetinoğlu: Irak’ta, 14 Temmuz 1958 tarihinde Krallık yönetimi sona erdi, cumhuriyet dönemi başladı. Cumhuriyet döneminde Türkmenler huzurlu olabildiler mi?

Av. Habib Hürmüzlü: General Abdülkerim Kasım’ın başkanlığında Kraliyet rejimine karşı kanlı bir askeri darbe gerçekleşti, kral ve ailesi katledildi ve akabinde Irak’ta Cumhuriyet ilan edildi. Yeni rejim Irak Anayasası’nı iptal edip, yerine bir ‘Geçici Anayasa’ ilan etti. Geçici Anayasanın 9. Maddesinde ‘Arapça ve Kürtçe Irak’ta resmi dillerdir.’ Hükmünün yer alması zaten özerklik peşinde olan Kürt gruplarını daha da cesaretlendirdi. Kürt grupları o zamandan beri kendilerine büyük ekonomik güç sağlayabilen Kerkük Petrollerinin peşinde idiler ve bu yüzden Türkmen şehri Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmek ve Kerkük’ü bir Kürt şehri haline getirmek için her yola başvurmakta idiler. Kürt siyasi gruplarının o tarihte Irak’ta egemen olan Komünist Partisi ve yandaşlarıyla işbirliği yaparak 1959 Kerkük Katliamını gerçekleştirdiler. Katliamın asıl maksadı Kerkük’te Türkmenleri sindirmek, göçe zorlamak ve Kerkük’ü ele geçirmek için zemin hazırlamaktı. Devlet ise petrol sahalarını elden çıkarmamak için defalarca direnişe geçen ve isyan

hareketlerine başvuran Kürt gruplarına karşı askerî harekât gerçekleştirdi. Kerkük şehri ve topraklarında barındırdığı petrol, devletle Kürt grupları arasında sürekli çatışma sebebi olmuştur.

Çetinoğlu: Kürtler maksatlarına ulaşabildiler mi?

Av. Hürmüzlü: Devlet, 21 Mart 1970 tarihinde bir kanun çıkararak Kürtlere özerklik hakkı tanıdı. Kanun; Erbil, Süleymaniye ve Duhok vilayetlerini kapsıyordu. Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin liderliğindeki siyasi hareket ise, Kerkük’ü de istiyordu. Ülkeye hâkim olan Baas Rejimi Kerkük’ün içerdiği petrol yüzünden buna yanaşmayınca, yıllar süren isyan hareketi yeniden başladı. Baas Rejimi Kürtlerin bu aşırı taleplerine karşı şehrin asıl sahibi olan Türkmenleri destekleyip güçlendirmek yerine, Kerkük’ü Araplaştırmaya kalkıştı. Arapların Türkmen bölgelerine yerleşmesi teşvik edildi. Devlet Irak petrollerini devletleştirme kararını alınca 1976 yılında Kerkük şehrinin adını da ‘Al- Tamim’ olarak değiştirdi. Türkmenlere karşı uygulanan asimilasyon hareketi o tarihten itibaren daha da hız kazandı.

Çetinoğlu: Saddam Hüseyin yönetiminde ve ABD işgali döneminde durum nasıldı?

Av. Hürmüzlü: 1990 yılında Saddam’ın Kuveyt’i işgal etme macerası hüsranla sonuçlanınca Kuzeyde ve güneyde rejime karşı direniş hareketi patlak verdi ve bu yüzden Irak ordusu ve Baas Yönetimi birkaç gün için Kerkük’ü terk etmek mecburiyetinde kaldı. Kürt peşmergeler Kerkük’e girdi. Kısa bir süre için de olsa peşmergeler Kerkük’ü işgal etme provası yaptılar. 10 Nisan 2003 tarihinde ise ABD ve Çok Uluslu Güçler Bağdat’ı alıp Saddam rejimine son verince Kerkük yeniden peşmerge akınına ve akabinde de ABD güçlerinin işgaline uğradı.

ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin başta gelen nedeni, Irak’ta bulunan muazzam petrol rezervlerinden yararlanmaktır. Irak, kanıtlanmış yaklaşık 112 milyar varil petrol rezerviyle dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sâhiptir. Bu da dünya petrol yataklarının % 1’ini oluşturmaktadır. Mısırlı yazar Mustafa Emin, Iraklı araştırmacı Eşvak Abbas’tan naklen, konuyla ilgili şu bilgileri vermektedir:

‘Irak petrolünü üstün kılan faktör, 3 milyon varil ile 5 milyon varil arasında oynayan günlük ortalama üretim özelliğiyle OPEC örgütünün hesaplarına göre ömrü 88 yıl olan Suudi Arabistan petrolü, 132 yıl olan Kuveyt petrolü ve 135 yıl olan Birleşik Arap Emirliği petrolünün ömrünü aşmış olmasıdır.’

İşgal güçleri 8 Mart 2004 tarihinde ‘Geçici Dönem için Irak’ı Yönetme Kanunu’ adı altında bir kanun çıkardı. Kanuna göre Arapça ve Kürtçe’yi Irak’ın resmi dili olarak kabul etti ve 19 Mart 2003 tarihinde, Duhok, Erbil, Süleymaniye, Kerkük, Diyala ve Neyneva vilayetlerindeki sözde ‘Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ tarafından yönetilen araziler üzerinde egemen olan bu hükümeti tanıdı. Türkmenlere ise göstermelik ve pratikte uygulanamayan bazı haklar tanındı. ABD işgal gücü, Kürt gruplarının Kerkük ve Türkmen bölgelerini Kürtleştirme çabalarına göz yummakta ve hatta yardımcı olmaktadır. Kerkük’e zorla bir Kürt Vali atanmış, bütün devlet dairelerinin yönetimini iki Kürt partisinin (KDP ve KYB) atadığı Kürtlere teslim edilmiştir. Böylelikle ABD, Kerkük’ü ve Kerkük petrollerini sözde Kürdistan bölgesine peşkeş çekmek için gerekli hukukî zemini hazırlamıştır.

Çetinoğlu: Anayasa’daki hükümlerden söz eder misiniz?

Av. Hürmüzlü: Anayasanın 140. maddesine göre ihtilaflı bölge olarak tanımlanan Kerkük’te 2007 yılı sonuna kadar 3 aşamalı icraatın yapılması hükme bağlanmıştır. Bunlar; normalleştirme, sayım ve referandum’dan oluşmaktadır. Kürt gruplarının normalleştirmeden anladıkları, Saddam rejimi zamanında Kerkük’e yerleştirilen Arapları Kerkük’ten çıkarmak ve 2003’ten sonra Kerkük’e akın eden yaklaşık 600.000 Kürt’e ilaveten birkaç yüz bin Kürt’ü daha Kerkük’e yerleştirmektir. Oysa ki gerçek normalleştirme sadece Saddam rejimi tarafından Kerkük’ten göç ettirilen ve sayıları 12.000’i geçmeyen asıl Kerküklü Kürtlerin geri dönmeleri ve eski rejim tarafından mal ve mülkleri gasp edilen insanlara mülklerinin iade edilmesi şeklinde olması gerekir. Gasp edilen mülklerin % 95’i Türkmenlere aittir ve bu yüzden Kerkük’teki ilgili mahkemelerde Türkmenler tarafın¬dan 35.000’in üzerinde dava açılmıştır. Ancak bu davaların ele alınıp sonuçlandırılması sürekli engellenmiş ve bu yüzden davalardan sadece birkaç yüzü karara bağlanmıştır. Normalleştirme için belirlenen süre bitmiş olduğu için, bu şartlar altında ikinci ve (sayım) ve üçüncü aşamalara (referandum) geçmek abesle iştigal demek olur. Kaldı ki Kürt grupların Kerkük’ün yönetim ve asayişi ile ilgili bütün görevlere hâkim olurken ve Kürt peşmergeleri Kerkük’ü ele geçirmiş iken sağlıklı ve dürüst bir sayım yapılması ve akabinde referandumun uygulanması mümkün değildir.

Çetinoğlu: Irak petrolleri ile ilgili kanunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Av. Hürmüzlü: Irak Parlamentosu’nda görüşülecek olan Petrol Kanun Tasarısı hem Kerkük’ü hem de Kerkük petrollerini sözde Kürdistan federe bölgesine ilhak edilebilmesi için zemin hazırlamaktadır. Anayasanın petrolle ilgili maddeleri sadece hali hazırda üretilmekte olan petrol sahalarının yönetimini Irak Merkezî otoritesine bağlamaktadır. Bu da demektir ki; ileride keşfedilecek olan petrol rezervleri, federe bölge yönetimine bırakılacaktır. İşte Kürt gruplarının Kerkük’ü ele geçirme hırslarının altında mevcut ve sonradan çıkartılacak olan Kerkük petrollerinin üzerine konmak hevesi yatmaktadır..

Çetinoğlu: Sonuç kapsamında bir genel değerlendirmenizle görüşmemizi bitirebilir miyiz?

Av. Hürmüzlü: Her yönüyle bir Türkmen şehri olan Kerkük’ün demografik yapısı petrol hesapları yüzünden zorla değiştirilip Kürtleştiriliyor. Aynı hesaplar yüzünden Kerkük’ün Kürt bölgesine ilhakına zemin hazırlanıyor.

Bölgede 1400 yıllık Türkmen varlığı ve hâkimiyeti artık ciddî tehdit altında kalmaya mahkûm olacağa benzemektedir. Irak’ta artık tarih yeniden yazılıyor. Irak parçalanmanın eşiğinde ve Irak’ın Kuzey bölgesinde tarihte 6 devlet ve beylik kuran Türkmen halkının varlığı, ABD’nin ve Kürt gruplarının petrol hırsı yüzünden tehlikeye düşmüş durumdadır.

Av. Habib Hürmüzlü 1933 yılında Irak’ın Kerkük şehrinde doğdu. Türkmen Hürmüzlü ailesine mensuptur. 1954 yılında Bağdat Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1970 yılında Bağdat Üniversitesi’nde idare hukuku dalında yüksek lisans diplomasını aldı. Altı yıl Kerkük’te avukatlık yaptı, 1960-1980 yılları arasında Vakıflar ve Diyanet İşleri Bakanlığı’nda Hukuk İşleri Müdürü ve Genel Müdürü olarak görev üstlendi. Yayın organlarında ve sivil toplum kuruluşlarındaki hizmetleri: – Bağdat’ta El- Risaletul İslamiye Dergisi’nin 14 yıl yayın kurulu üyeliği yaptı. – Irak Türkmenlerinin 1960-1977 arası yayın organı olan Kardeşlik Dergisi’nin yazı işleri sekreterliğini yürüttü. – Türk Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından 1981 yılında çıkarılan Arapça Adwa El- Enbaa Gazetesi’nin 2 yıl müddetle koordinatörlüğünü yaptı. – Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin İzmir Şubesi’ni kurdu ve 3 yıl müddetle yönetim kurulu başkanlığını üstlendi. – 2003 tarihinde Ankara’da kurulan Irak Araştırma Merkezi’nin başkanlığını yaptı. – 2005 yılında Ankara’da bulunan Global Strateji Enstitüsünde basın yayın uzmanı olarak çalıştı ve enstitünün çıkarmış olduğu aylık derginin başyazarlığı görevini üstlendi. – Halen Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) adlı kuruluşun danışmanlığını ve merkezin iki ayda bir yayınlamakta olduğu aylık Orta Doğu Analiz ve altı ayda bir defa çıkan Orta Doğu Etütleri dergilerinin başyazarlığını yürütmektedir. Yayınlanmış eserleri: * İktisadî Devlet Teşekkülleri Kontrolü: (Yüksek Lisans Tezi) Bağdat Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. Arapça * Kerkük Türkçesi Sözlüğü: Kerkük Vakfı Yayınları. İstanbul. Türkçe. * Irak’ta Türkmen Boy ve Oymakları Global Strateji Enstitüsü Yayınları. Ankara. Türkçe. * Haşim Nahit Erbil Kitabı. İzzettin Kerkük – Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları. Arapçaya tercümesi. * Kerkük’ün Kimliği. Prof. Dr. Mahir Nakip. Kerkük Vakfı yayınları. Arapçaya tercümesi *Irak Türkmen Türkçesi Sözlüğü (2013) *Irak Mevzuatında Türkmenlerin Konumu adlı Arapça kitabı, Beyrut’ta basılmaktadır. *Türkmen Meşhurları isimli Arap diliyle yazılmış kitabı ise baskıya hazırdır. Makaleleri: * Beşir (Kerkük), Kardeşlik (Bağdat), El- Risaletul İsalmiye (Bağdat), Türkmen (İzmir) , Kardaşlık (İstanbul), Kerkük (İstanbul), Türk Yurdu (İstanbul), Avrasya (Ankara), Kırmızı Çizgi (Ankara), global Strateji (Ankara), Orta Doğu Analiz (Ankara) dergi ve gazetelerinde Arapça ve Türkçe Makaleleri yayınlanmıştır. Av. Habib Hürmüzlü Arapça, Türkçe, İngilizce, Osmanlıca ve Azerbaycan Türkçesini bilmektedir.

Evli ve 4 çocuk babasdır.

 

 

Önceki İçerikAraştırmacı Yazar Av. Habib Hürmüzlü Anlatıyor: Kerkük Petrolleri ve Irak Türkleri
Sonraki İçerikVuslata Eren Derviş Yunus Emre’nin Mukaddes Görevi
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.