Başkonsolos Tavsiyeleri!

92

 

Son günlerde bazı olayları yadırgayarak ve üzüntü ile izliyoruz. Bu gelişmeler yabancıların iç işlerimize ne kadar karıştıklarını da belgeliyor. Bir ara AB hayali üyeliği sürecinde bazıları ısrarla yabancıların iç işlerimize karışabileceklerini küreselleşen Dünyada bunun yadırganmaması gerektiğine işaret ederlerdi. Ancak siyasi nezaket kurallarını hiçe sayarak, öyle müdahaleler ve iç işlerimize karışmalar öylesine arttı ki, bu müdahaleleri birçok ülkede görmek mümkün değildir.

ABD’nin bir ara Adana Başkonsolosu, hiç de işi olamayan ve kendisini ilgilendirmeyen konularda beyanat verme merakına düşmüştü. Şimdi de ABD’nin İstanbul Başkonsolosu ülkesine dönerken sanki Afrika veya Üçüncü Dünya Ülkesinden döner gibi beyanatlar verdi. Bu türlü beyanatların arka planında kendilerinin patentini taşıyan ve boş bir hayal olan açılım politikalarının önemli bir rolü vardır. Sözde dost ve müttefiklerimizin hoşgörü ile karşılanmaması gereken bu tür dayatmalarına ABD’nin Ankara büyükelçisi de çeşitli örnekler vermişti.

İşin enteresan tarafı, kendilerinin pek tahammül edemediği ve de tartıştırmadığı konuları, Türkiye gibi ülkelerde tartışılır hale getirilmesi ve bizden demokratikleşme adına tahammül beklenmesi yanlışının sürmesidir.

Bu şahsa göre, Türkiye’nin kuruluşunda Türk milliyetçiliği bir bakıma kabul edilebilir ama bundan uzaklaşılması gerekmektedir. Bunu belirtmeye neden gerek var bilemiyorum. Zaten ülkeyi yönetenlerin böyle bir iddiası yoktur. Türk ve Türkiye, milliyetçiliği red edecek ki, sözde dost ve müttefiklerimize yeni imkanlar açılabilsin. Bize milliyetçilikten yani her alanda milli menfaatleri ve mili kimliğimizi korumaktan vaz geçirmeye çalışanlar acaba ABD’de neler yapıyor?

Renk ve ırk ayırımı hala sürüyor. Dünden bugüne uzanan ırkçı örgütler hala faal bir durumda… ABD’de farklı milletlere ve etnisitelere sahip insanları bir potada eritme (melting pot) çabaları bütün hızıyla sürüyor. İkiyüzü aşkın etnik guruba kamusal alanda kendi dillerini kullanma ve dilekçe verme hakkı tanınmıyor. Tam tersine son yıllarda İngilizceyi koruma yasası çıkarılıyor. İspanyolca başta olmak üzere yabancı kaynaklı nüfusa bizden talep edilenin yarısı kadar kültürel haklar tanınmış değil. “Kürtler ayrılmak istemiyor ama özerklik gerek” sözleri doğrusu değişik çağrışımlar yapıyor. Mesela Texas’ın daha fazla özerk olmasını talep eden bir gurup şu anda hapishanelerde zorunlu istirahate çekilmişlerdir. Bunların bir bölümünün 99 yıl hapis cezası almış olması unutulmuş değildir.

Yapılan bir araştırmaya göre, yaşları 20-30 arası olan zenci gençlerin yaklaşık 1/3’ünün hapiste olduğu iddia ediliyor. Acaba ABD’de neden farklı etnik guruplara özerklik verilmez? Fransızca ve Almanca eğitim-öğretim yapan yüksekokul ve fakülteler açılmaz ve yaygınlaşmaz? Bu örnekler aslında bir makaleyi çok aşar.

Sayısını unuttuğumuz demokratikleşme ve açılım paketlerinin sonuncusunda Türkçe dışındaki dillere yeni alanlar açılacağı ve resmi kanaldan destekleneceği anlaşılmaktadır. Böyle bir yanlış yarın egemenliğin paylaştırılması sonucunu doğurabilir. Zaten yeni anayasa da buna göre hazırlanmaktadır. Türkiye’de etnik gurupları ayrı bir millet gibi gören ve sadece Türk Milletinden bahsedilemez diyen çarpık zihniyetin benzerlerine bir başka ciddi devlette rastlayamayız.

 

 

Önceki İçerikAz Gelişmişlik ve Olimpiyat…
Sonraki İçerikProf. Dr. Ahmet Akgündüz Alevilik Konusunda Kırmızı Çizgilerimizi Belirliyor
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)