Millet ve Milliyetçilik Gerçeği

65

İslam Ümmeti’nin içinde birden fazla milletin bulunmasını Hucurat süresinin 13. ayetinden anlıyoruz. Bu ayet-i Kerime İslam’ın milliyeti ve milliyetçiliği; millet ve milli devleti bir gerçek olarak kabul eylediğinin, daha doğrusu bunların Allah’ın böyle istemesiyle yaratmasıyla olduğuna dair en açık bir delilini teşkil eylemektedir. Ayetin anlamı şöyledir: ”Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanıyasınız(kültür alışverişi yapasınız,müarefe edesiniz) diye sizi milletlere(şa’blara) ve küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en şerefliniz, takva yönünden en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”(187)
Ayet-i Kerimedeki ‘şuüb’ ve ‘kabail’ kelimeleri incelendiği zaman görülür ki, sülalelerin birleşmesinden kabileler, kabilelerin birleşmesinden de ‘şa’b’, yani MİLLET (kavim) meydana gelmektedir. Kavim kelimesini millet kelimesi yerine Araplar daha çok kullanmaktadırlar. Dolayısı ile Adem ve Havva anamızdan yaratılan insanları Allah sonra şa’blara yani kavim ve milletlere ayırmıştır. İnsanları millet millet ayıran Allah’ın kendisidir. Dolayısı ile milletlerin varlığına, milletleri meydana getiren milliyet esaslarına, bu esasları sevmek, geliştirmek, korumak için çabalamak manasını taşıyan MİLLİYETÇİLİĞE, milletin kendi varlığını koruyup geliştirmek için teşkilatlanmasından ve Milliyetçiliğin bir çeşit uygulanmasından ibaret olan Milli Devlete karşı çıkmak bizzat İlahi İradeye karşı çıkmak anlamına geldiği açık bir gerçektir.
Kur’an-ı Kerim’de zikredilen ‘millet’ kelimelerini Türkçemize geçen manasında, tefsir eyleme konusunda merhum Konyalı Muhammed Vehbi Efendi de Elmalılı Hamdi Yazır gibi hareket eylemiştir. Vehbi Efendi Ahkam-ı Kur’aniye isimli eserinde,”İslamiyette Milliyet esaslarına Dair Ahkamı-Kur’aniye” başlığı altında bilhassa Müslüman olmayanları gerçekten dost edinmemek gerektiğine dair bir çok ayet açıkladıktan sonra, içinde “millet” kelimesi geçen Bakara Süresi’nin 120. ayet-i kerimesini nakletmekte ve ayeti aynen şöyle terceme eylemektedir: ”Habibim, sen onların milletlerine tabi oluncaya kadar senden Yehüd ve Nasaradan hiç birisi razı olmaz.” (198) Ayet-i Kerimede geçen ‘millet’ kelimesini Türkçemizde de anlaşıldığı gibi, aynı anlamda terceme eyledikten sonra M.Vehbi efendi konuyu kısaca şöyle ifade eder: ”Zira bir millet milliyetine sahip olamayan mevcudiyetini muhafaza edemez. Çünkü mevcudiyet milliyetle kaimdir ki, milliyetine sahip olamayan milletler metanet ve salabetini gaip ettiğinden daima inkiraza (yıkılmaya) mahkumdur. İslam’da cihet-i camia-i milliyet İslamiyettir.”(199)
Enam Süresinin 161. ayetinde olduğu gibi diğer bazı Ayet-i Kerimelerde ‘millet’ kelimesi ile din bir arada, aynı ayette zikredilmiş bulunmaktadır. Eğer ikisi de aynı manaya olsaydı, bu Kur’an’ın himmet ve belagatına uygun düşmezdi. Dolayısı ile iki kelime bir mana değil ,’millet’ kavramı ayrı, ‘din’ kavramı ayrıdır. 13 Ayet-i Kerimede zikredilen ‘millet’ kelimelerini hepsi de ya bir insana, ya da bir kavme izafe edilerek (bağlanarak)zikredilmiştir. ”Hz.İbrahim’in Milleti, Yehüd’un Milleti, onların milleti” gibi.
Millet ve milliyeti bizzat Kur’anı Kerim ‘den açıklayan, bir milletin yaşayabilmesi için milliyetine sahip olmasını şart koşan ve nihayet milliyet esaslarını bizzat İslam’ın kendisi olarak kabul eden bu ifadelere başka bir şey eklemeye ihtiyaç yoktur zannediyoruz. Merhum Akif’te Safahat’ta, millet kelimesini çok kullanmıştır. İstiklal Marşı’nda:
”Hakkıdır hakk’a tapan MİLLET’imin istiklal .” derken millet kelimesi ile ‘din’ manasını değil, dine de inanan Türk Milletini kastediyordu. Hamdi Yazır da, Akif’te, Vehbi Efendi de MİLLET kelimesini Türkçemize geçen anlamda kullanmışlardır.
“Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerinin çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara, son sözü bu olmalıdır: “Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemişti, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.” (K. Atatürk)
Diyen M. Kemal Atatürk,millet kelimesini görüldüğü gibi, her zaman, her yerde, her konuşmasında vurgulayarak, kavim (şa’b) anlamında kullanmıştır. Millet varsa, Milliyetçilikte vardır. Milletler yaşadıkça Milliyetçilik de yaşayacaktır, devam edecektir.

Her millet kendisi için çalışır, aileler gibi, fertler gibi. Ancak bugün öyle konuşmalar yapılıyor ki insan şaşırıp kalıyor. Türk Milliyetçiliğine kin ve nefret duyanlar ”Bütün Milliyetçilikleri ayaklarımız(Dolayısı ile Türk Milliyetçiliğini de) altına aldık.” deme gafletini gösterebiliyorlar. Maalesef bu talihsiz cümleleri kuranlar bugün Türk devletini yönetiyorlar. Bu zihniyet bu ülkeyi nerelere götürür? Tahmin etmek zor değil açıkça da görülüyor. Hiçbir zaman Türk Milleti bölünmenin eşiğine bu karar yaklaşmamıştır… Türk Milleti’nin fertleri iyi düşünmeli, olanları ve gidişatı iyi değerlendirmelidirler. Allah Türk Milletini Korusun. Amin.