21. Asrın başlarında 2013 Türkiyesindeyiz.
Bu yılda mübarek Ramazan bir Tanrı misafiri gibi geldi onun gelişini televizyonlarımız, gazetelerimiz duyurdular.
Din ve iman gayretinin kurtardığı bu topraklarda dinimizin mukaddes bildiği bu mübarek ayın müminlerin kalbinde yeri çok büyüktür. Şu an da milyonlarca insan yüzlerce sene evvel sahraların ortasında doğan bir güneşi seyrediyor. Hıra dağından yükselen büyük kurtarıcının yüce peygamberin sesini dinliyor.
On binlerce minarelerde günün beş vaktinde göklere ilan edilen cemaatler toplayan, camiler dolduran ses onun sesidir. Minareler, şerefeler onun aşkıyla yanıyor.
Kalplerimizin, gönüllerimizin saltanatı onundur. Dudaklarımız onu söyler avuçlarımız ona doğru açılır. Her yerde, her şeyde, her zaman o var. Bu susuzluklar onun için bu beklemeler onun içindir.
Ramazan günlerinde iftara yakın zamanlarda duaların dileklerin kabul olunduğu bekleyiş ve yalvarışlarla dolu o harikulade anlar ne hoştur.
Besmele ile başlayıp, Tanrıya şükürle biten nimetler, Allah’ın insanlara lütfettiği dünya nimetleri ne hoştur.
Sonra teravih namazları uzun ibadetler o tekrar tekrar Allah’ın huzurunda duruşlar o tekbirler rükûlar, secdeler, yerle bir oluşlar o aslına dönmenin Allah’a kavuşmanın bütün yolları namazlar.
Namazda her hareket insanı Allah’a götürür.
“Öl ki dirilesin, köle ol ki azat olasın, unut ki hatırlanansın” diyordu Mevlana. Ramazanın her anı, her saniyesin de Yaradana kul olma kendini unutma nefsini öldürme var.
“Nefsin sana padişah sen de onun kuluysan kurtulamazsın kölelikten gerçek padişah da olsan” diyor Hacı Ahmet Er.
Bu kul oluşta sonsuz ve ebedi hürriyet var mekânlara, zamanlara, imkânlara sığmayan bir hürriyet.
Oruçlardan ve namazlardan sonra insan bambaşka bir âleme göçer. Bütün kesafetlerden sıyrılır ruh olur. Ramazan maddenin ruha teslim olduğu aydır. Ruhun vuslatına ruhun saltanatına mani olan engeller ısrarla, sabırla yıkılmıştır.
Yüce Peygamber nefisle mücadeleye ” Büyük Cihat” demiştir. Bunu başarma ihtiraslarla mücadele etmek az şey midir?
Sabaha karşı uyanışları bir başkalık ve bir değişiklik milyonlarca insanın bir anda içten gelen bir emirle, tatlı uykularını isteye isteye, seve seve terk edişleri din ne büyük kuvvet İslamiyet ne büyük bir din onun yerini hiçbir şey dolduramaz.
Şafak söker müminler yine Allah’ın divanındadırlar açılan gök kapıları kalp kapıları mavi aydınlıkların içinde eriyen gizli niyazlar.
Gündüz açlığın verdiği sarhoşluklar, kuruyan dudaklar, coşan kalpler yaşaran gözler.
Ramazan Ey Allah’ın zamana akseden lütfu, Ey bizi Allah’a götüren günler 30 gün otuz bin defa kalplerimizin yıkandığı mübarek ay yine gel.