Size İmamı Azam zamanından bir anekdot aktarayım.
Bir gün İmamı Azam mescide giderken
Yol kenarında oturan iki kişiden biri diğerine seslenerek
Şu geçen kişiyi tanıyor musun?
Diye sorar
Yanındaki de tanımam mı?
O zamanımızın en büyük din âlimi
Ona İmamı Azam derler.
Diye cevap verir.
O Zat o kadar muttaki (takva sahibi) birisidir ki
Aylarca hatta yıllarca yatsı abdestiyle
Sabah namazı kıldığı söylenir.
Bunu duyan İmamı Azam içerisinden
Bende böyle bir vasıf yok
Maden halk beni böyle biliyor
Öyleyse zaman zaman yatsı abdestiyle sabah namazı kılayım
Yani geceyi ilim ve ibadetle geçireyim ki;
Halkın söylentisinin de doğruluk payı olsun der.
Elbette ki bu takvadır.
Ama takvayı sosyal hayattan soyutlayarak
Sadece ibadetle sınırlandırmamak gerekir.
Ramazan ayının ülkemize
İslam âlemine ve tüm insanlığa
Huzur, mutluluk, adalet ve bereket getirmesini
Cenabı Hak’dan niyaz ediyorum.
Dönelim konumuza
Takva
Peygamberimiz (sav) bir hadisinde şöyle buyuruyor:
“Helal bellidir.
Haramda bellidir.
Helal ile haram arasında
Durumu açıkça belli olmayan
Şüpheli şeyler vardır”
Takva bu şüpheli olan şeylerden uzak durmaktır.
Yediğine içtiğine
Yani boğazından geçene dikkat etmektir.
Müslüman zaten haramlardan uzak durmak zorundadır.
Gerçi günümüz Müslüman’ı için cüzdanın olduğu yerlerde
Vicdan para etmiyor ki sıra takvaya gelsin.
Takva bazı Müslümanların zannettiği gibi öyle ince mesele
Derin konul uygulanması ve yaşanılması çok zor bir husus değildir.
Yiyeceklerde şüphelendiklerini tüketmemektir.
Falanca kasap yada falanca marketin etlerinden şüpheleniyorsan
Güvendiğin hatta emin olduğun bir yerden yada yerlerden alış veriş yapacaksın
Falanca içecek yada içeceklerden şüpheleniyorsan onlardan uzak duracaksın.
Sui(kötü)zandan uzak duracaksın.
Hakkında bilgin olmadığı konularda kulaktan duyma sağlıksız bilgilerle
İnsanları töhmet altında bırakmayacaksın.
Görüldüğü gibi bunlar zor, ince ve derin mevzular değil
Gayet insani ve medeni hususlardır.
Takva mecburiyetin ötesinde gönüllülüğe dayanır.
İbadetlerinde bir fetva boyutu vardır.
Bir de takva boyutu vardır.
Beş vakit namazı düzenli kılmak fetva boyutudur.
Namazları huşu içerisinde kılmak takva boyutudur.
İnsanlar mışıl mışıl uyurlarken
Teheccüd(gece) namazı takılmak takva boyutudur.
Orucu sadece midene tutturmak fetva boyutudur.
Eline, diline, kalbine, zihnine, gözüne ve kulağına tutturmak takvadır.
Bunlar nasıl olacak derseniz kısaca şöyle izah edeyim.
Kaba ve kırıcı davranışlardan uzak durursan.
Yalan iftira, gıybet dedi kodu gibi Müslüman yakışmayan
Hususlardan uzak durursan eline ve diline de oruç tutturmuş olursun
Kalbini ve zihnini haset, fesat, kıskançlık kin ve nefret gibi
Kötü duygulardan temizlersen,
Haramlara bakmayı alışkanlık haline getirmeyip
Gıybet ve dedi kodu dinlemekten vazgeçersen
İşte o zaman sadece midenizle değil
Bütün duyularınızla beraber oruç tutmuş olursunuz
İşte bunun adında takva denir.
Takva riya(gösteriş,desinler)dan uzak
İhlâslı olmayı gerektiren bir durumdur.
Takva sadece ibadet hayatıyla ilgili bir husus değil
Aynı zamanda ticaret, siyaset, eğitim ailevi ve tüm içtimai hayat ile ilgili bir husustur.
Ticaretle takvanın nasıl bir bağlantısı vardır diye sorarsanız
İşçilerinize insani bir ücret vermenin yanında
Zaman zaman onlara ikramlarda bulunarak gönüllerini hoş tutmaktır.
İbadetleriniz kabul,
Dualarınız makbul olsun.
Mısır ve tüm İslam dünyası üzerindeki
Firavun gölgesinin kalkması temennisiyle…