İslam dini, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak üzere Yüce Allah’ın gönderdiği en son ve en mükemmel dindir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim” (Mâide, 5/3) buyrulmuştur.
Yüce dinimiz İslam’ı mükemmel yapan özelliklerinden birisi de kolaylık dini olmasıdır. İslam’da aşırılığın ve zorluğun yeri yoktur, insanlar ilahi hükümler karşısında güçleri ve imkanları ölçüsünde sorumludurlar. Kur’an-ı Kerim’de, dinimizin bu kolaylık prensipleri hakkında şöyle buyrulmaktadır: “Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez.” (Bakara, 2/185) “Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiç bir güçlük yüklemedi.” (Hacc, 22/78)
Yaratmış olduğu kullarını en iyi bilen Rabbimiz, kullarına olan merhametinden dolayı onlara güçlerinin üzerinde bir sorumluluk yüklememiştir. Bu durum Kur’an’da şöyle açıklanmıştır: “Allah sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” (Nisâ, 4/28) “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar…” (Bakara, 2/286)
Allahu Teâlâ’nın emir ve yasakları, insanlara sıkıntı vermek için değildir, çünkü O, kullarının zorluğa düşmelerini istemez. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz” (Mâide, 5/6) buyrularak, Allah’ın insanlardan istediği görevlerin aslında onların iyiliği için olduğu haber verilmiştir. Başka bir ayet-i kerimede ise; Kur’an’ın, Hz. Peygamber ve insanlar güçlük çeksinler diye değil, öğüt alarak güzel kulluk etsinler diye indirildiği belirtilmiştir. (Tâ hâ, 20/2-3)
Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Muhakkak ki din kolaylıktır” (Neseî, İman, 28) buyurmuş ve bunun en güzel örneklerini hayatında tatbik ederek göstermiştir. Hz. Aişe validemiz anlatıyor: “Resûlullah iki şey arasında serbest bırakıldığında, günah olmadığı sürece mutlaka en kolay olanını tercih ederdi. Eğer bir günah söz konusu olursa, bundan en uzak insan O, olurdu.” (Buharî, Hudûd, 10)
Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’ın sınırlarından ayrılmamayı ve koymuş olduğu ölçülerde aşırılığa kaçmamayı tavsiye etmiştir. Mü’minleri daima itidalli olmaya teşvik ederek; “Şüphesiz bu din, tamamıyla kolaylıktan ibarettir. Her kim, bu dini zorlaştırmaya kalkar, takatini zorlarsa mağlup olur. O halde orta yolu tutun ve müjdelerle sevinin” (Buhari, İman, 29) buyurmuştur.
Hz. Peygamber daima işlerin kolay olanını tercih eder, her konuda kolaylığı tavsiye ederdi. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhari, İlim,11; Cihad, 164)
İslam’ın en önemli prensiplerinden birisi de güçlüğü kaldırmak ve insanların dinin gereklerini yerine getirmelerini kolaylaştırmaktır. İslam dini, insanların mazeretlerini göz önünde bulundurmuş ve ruhsat hükümleri getirmiştir. Çünkü zarûret halinde büyük güçlük ve şiddetli bir sıkıntı bulunmaktadır. Mecelle’de de; “Hacet umumî olsun, hususî olsun zaruret menzilesine tenzil olunur” (Mecelle, mad. 32) hükmü yer almıştır.
İslam dini ibadet hayatıyla ilgili olarak mü’minlere bazı kolaylıklar getirmiştir. Mesela; Namaz kılmak için temiz su ile abdest almak mecburiyeti olmasına rağmen su bulunamazsa ya da su bulunduğu halde kullanılması durumunda hastalanma ihtimali olduğu hallerde toprakla teyemmüm edilir. Yine, yolculuk ve misafirlik durumlarında dört rekâtlı farzların iki rekât olarak kılınması ruhsatı tanınmıştır. Aynı şekilde, Ramazan ayında oruç tutamayacak kadar hasta olanlara ve yolculara da oruçlarını kazaya bırakmaları kolaylığı getirilmiştir.
Görüldüğü gibi İslam dininde esas olan zorlaştırmak değil, kolaylaştırmak ve sevdirmek olduğu için ibadetlerle ilgili olarak zorluk ve mazeretler karşısında büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Buna rağmen zorlaştırıcı uygulamalara başvurmak, insanlarda dinin yaşanmasının, pratik hayatta uygulanmasının mümkün olmadığı şeklinde bir kanaatin oluşmasına yol açabilir. Bu durum insanları ibadetlerden uzaklaştırabilir.
İslam’ın hükümlerinin her zaman ve her yerde kolaylıkla uygulanabilir olduğunu unutmamalı, her zorluğun yanında muhakkak bir kolaylığın bulunduğunun (İnşirâh, 94/5-6) idraki içerisinde asla yılgınlığa ve ümitsizliğe düşmeden Allah’a kulluk görevlerimizi tam bir inanç ve samimiyetle yerine getirmeliyiz.