Çanakkale Ruhu ve Kardeşlik

103

Yüce dinimiz İslam,“Bütün mü’minlerin kardeş olduklarını”(Hucurât, 49/10) ilan ederek;  sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberliğin hakim olduğu bir toplum oluşturmayı esas almıştır. Bundan dolayı insanlar arasında ırk, renk, dilfarkı gözetmemiş, asıl üstünlüğün Allah’tan sakınma (takva) bakımından olduğunubildirmiştir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…”(Hucurât, 49/13)Hz. Peygamber (s.a.s.) de Veda Hutbesinde; “Ey insanlar!  Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır”buyurmuştur. Yüce Allah Kur’an’da;“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.”(Âl-i İmrân, 3/103)buyurarak, mü’minlerin Kur’an-ı Kerim etrafında toplanmalarını, ayrılığa düşmeden birlik-beraberlik içinde hareket etmelerini emretmiştir.

Başka bir ayette ise; kardeşlik duyguları zayıflayıp birbirlerine düştüklerinde güç ve kuvvetlerini kaybedip zaafa uğrayacakları haber verilmektedir: “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider…”(Enfâl, 8/46)Bunun için Hz. Peygamber (s.a.s.) daima birlik-beraberliği ve barış içinde yaşamayı teşvik etmiş,tefrikadan da sakındırmıştır. Bir hadis-i şeriflerinde, “Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap”(Ahmed, IV, 278, 375) olduğunu bildirmiştir.

İstiklâl şairimiz Mehmet Âkif de; tefrika denen ayrılık-gayrılık hastalığının bir milletin bekası içinne kadar tehlikeli olduğunu, bunun panzehirinin de sevgi, kardeşlik ve birlik-beraberlik olduğunu şu sözlerle dile getirmiştir:

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Tarih boyunca kazanmış olduğumuz zaferlerimizi taçlandıran Çanakkale Zaferi; birlik ve beraberlik sağlandığı takdirde milletimizin nelerin üstesinden gelebileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Çanakkale Zaferi; kardeşlik ruhuyla kazanılmış büyük bir başarıdır.

Çanakkale Savaşı, iman gücü ilemaddî gücün yani silah ve teknolojiye dayalı kuvvetin mücadelesine sahne olan büyük bir hadisedir. Ve bu mücadelede kazanan taraf,gücünü imanından alan Müslüman Türk Milleti ve kardeş ülkeler olmuştur. Nitekim savaşın sonunda İngiliz Ordu komutanı General Hamilton, “Bizi Türklerin maddî gücü değil, manevî gücü mağlup etmiştir”sözleriyle ifade etmiştir.Düşman devletler, silah, mühimmat ve asker sayılarına güveniyor, Osmanlı’ya karşı güçlü olduklarını düşünüyorlardı.

Halbuki güçlü olmak için bunlar yeterli değildir. Her şeyden önce “gerçek güç ve kuvvet sahibi olan Allah’a inanmak ve güvenmek gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim’de; “Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer gerçekten inanmışsanız üstün olan sizlersiniz”(Âl-i İmrân, 3/139) buyrularak, güçlü ve üstün olmanın iman ile mümkün olabileceği vurgulanmıştır. Çanakkale Savaşının cephe komutanı,iman kuvvetinin bir neticesi olan bu galibiyetin sırrını hatıralarında şöyle anlatıyor: “Teftiş sırasında Mehmetçiğe,niçin savaştığını sordum. Bana, ‘Allah rızası için’ diye cevap verdi. Evlatları Allah rızası için savaşan bir millet ebediyen var olur.”

Çanakkale Savaşı; iki yüz elli bini harp sahasında olmak üzere, yaralı, hasta ve kayıplarla beraber yaklaşık dört yüz bin civarında şehitle yazılan büyük bir zaferdir. Çanakkale’de vatanın doğusundan, batısından, kuzeyinden, güneyinden koşup gelen vatan evlatları yan yana, koyun koyuna yatmaktadır.Çanakkale’nin şehit kanlarıyla sulanmış topraklarında Bosna’dan, Filistin’den, Azerbaycan’dan, Pakistan’dan Senegal’den imdada yetişen bir ümmetin şehit neferleri yatmaktadır.

İstiklâl şairimiz Mehmet Âkif Ersoy; bu emsalsiz destanın kahramanlarını şöyle taltif ediyor:

Ey şehîd oğlu şehîd isteme benden makber,
Çanakkale Zaferimizin aziz şehit ve gazilerini minnet ve şükranla yadediyoruz. Ruhları şâd olsun.