Artık Analar Ağlamayacak!

92

 

Habur’da yaşanan açılım rezaletinden ders almayanlar, Oslo’da çarşafa dolaştılar. Bu da yetmedi geminin rotasını İMRALI’ya çevirdiler. Hergün bu milleti terorist başı ile yatırıp, terorist başı ile uyandırdılar. Bu kapsamda; Barış güvercinleri güzel ülkemizin her tarafına uçurulmakta adeta bu millete hazım ettirilmeye çalışılmaktadır.

Tek muhatap var. Kim? Terörist başı. Hay dilimi eşekarısı soksun, kalemim kırılsın, ABDULLAH ÖCALAN’ a böyle bir sıfat yakışır mı ? Televizyonlardaki açık oturumları  siyasilerin halkı bilgilendirme çabaları için ortaya koydukları olağanüstü gayretleri gördükten sonra “BEBEK KATİLİ” için Terörist başı nitelemesi yanlış olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’ni PKK nın elinden kurtarmak için var gücüyle yıkım projeleri üretmektedir. Yaratığın hakkını yemeyelim. Ayrıca aklıma gelmişken bu Yaratığın sizler tarafından bilinmeyen bir özelliğini de belirteyim. “ÖĞRENCİLİK, GENÇLİK YILLARINDA NAMAZDA KILIYORDU”.Şimdi daha iyi anladık bu Yaratığa büyük haksızlık yaptığımızı.

Yıllarca Kürtçülük ideolojisi için canı pahasına mücadele veren bu Yaratığı adada 12 metrekarelik bir beton çukurunda tutmak Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük ayıbı. Gerçi Başbakanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan “Yaratığa sağlanan imkanların eşi ve benzerinin dünyanın hiç bir yerinde bulunmadığını” söyledi. Ne yapsak Yaratığa yaranamıyoruz. Odasına televizyon dahi koydurduk ya…

Yaratık bir halk kahramanı. Türk dostu, Türkiye sevdalısı. Nereden mi anladım? Herkes anlayamaz! Ancak aklını yitirenler anlar. Aklım başıma geldi. Bu yaratığın bilinmeyen ilk defa okuyacağınız, duyacağınız bir özelliği var ki; AKİL ADAMLAR tarafından bundan sonra nesilden nesile aktarılmak üzere gündeme alınacaktır. Siz bu yaratığı KIBRIS HAREKÂTINDA bir görseydiniz. Beşparmak dağlarında en önde Rahmetli Hasan Mutlucan’ın kahramanlık türküleriyle öyle bir kükrüyordu ki değil Yunan askeri, dağlardaki hayvanlar dahi kaçacak delik arıyordu. Bu durumu kalp gözü açık olanlar ancak görebilir.

Türkiye sevdalısı Yaratık bugünlerde devletin birimlerinin ricasını kırmayarak konuştu. Yalaka basın yazdı, televizyon kanalları da konuyu ekrana taşıdılar. “Ayrı bir devlet düşünmüyorum” aman Allah’ım ne büyük bir lütuf. Bu özveri üzerine yaratığın heykelinin dikilmesine hiç kimsenin itiraz edeceğini düşünmüyorum. Bununla yetinilmemelidir.

Ankara ile İmralı görüşmelerinin sağlıklı yürütülmesi için kırmızı telefon hattı çekilmelidir. Hatta Yaratığın yanında danışmanları da yer almalıdır. Geçmiş dönemde yapılan hatalara imkan verilmemelidir. Merak ediyorsunuz geçmiş dönemde ne oldu diye. Bir dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin diyor ki” Mit Müsteşarı Emre Taner bana geldi. İmralı ile görüşmek istediğini söyledi. Bende gerekli incelemelerden sonra Bursa Cumhuriyet Savcısını aradım yardımcı olmasını söyledim. Daha sonra Emre Taner tekrar bana geldi. Sayın Bakanım görüşme gerçekleşmedi Bursa Garnizon Komutanı izin vermedi”. “BİRİLERİ BU ÜLKEDE TERÖRÜN BİTMESİNİ İSTEMİYOR”. Fransa da üç teröristin öldürülmesi arifesinde Sn. Mehmet Ali Şahin dikkatleri TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ üzerine mi çekmek istiyor. İkinci bir Arınç vakası ile mi karşı karşıyayız? Çok önemli konuların ülke gündemini meşgul ettiği bu günlerde TÜSİAD’ın hiç sesi çıkmıyor. Köprü ve otoyol ihaleleri ile büyük ortak meşgul olduğu için ülke meseleleri herhalde ikinci planda kalmaktadır.

Eşit şartlarda masada oturulması için SİLİVRİ CEZAEVİ tutuklularıyla birlikte adaya nakledilmelidir.

Vatan evlatlarını, asker, polis, sivil, kadın, çocuk demeden şehit edenlerin Kuzey Irak’a geçişleri için can ve mal güvenliği sağlanmalı, koridor oluşturulmalı, AKİL ADAMLARDAN oluşan gözlemci heyetinin nezaretinde “Barış (yıkım) sürecini baltalamamak için İmralı’dan gelen emir üzerine “şimdilik gidiyoruz” naraları ile uğurlanmalıdırlar. Hatta Genelkurmay ikna edilebilirse, çetin kış şartlarında bu katillerin yorulmaması için askeri araçlar, bölge belediye araçları da bu iş için görevlendirilmelidir.

Ayrıca Fransa’da üç PKK’lı kadın terörist öldürüldü. Bu kapsamda Sn. Bülent Arınç “üzüntülerini ifade ettiler ” Sn. Arınç ve bazı köşe yazarları daha da ileri giderek şehit analarının dualarını almak için öldürülen üç terörist için “BU BİR VAHŞETTİR” demişlerdir. Gerçekten doğru söylüyorlar. Şehitlerimiz ve gazilerimiz için dua niteliğindeki bu beyanat Türk Milletinin yüreğine su serptiği gibi YALNIZ ANALARI DEĞİL, BÜTÜN TÜRK MİLLETİNİ AĞLATMIŞTIR. Bunu her babayiğit başarabilir mi? Ayrıca bu zat-ı- muhterem daha öncede “BENDE OLSAYDIM DAĞA ÇIKARDIM” demişti. Bu beyanlar Yaratık tarafından taktire şayan bulunmuştur. Bu olumlu havayı suyu bulandırarak bozmak kimseye yarar sağlamayacaktır. Silahlı teröristlerle kucaklaşan, halkı silahlanmaya teşvik eden milletvekillerinin dokunulmazlıklarının şimdilik buzdolabına kaldırılması da sürece işlerlik kazandıracaktır. Aklıma şimdi geldi, sizler de hatırlayacaksınız; Diyarbakır Emniyet Müdürü herkesi şaşkına çevirecek bir beyanda bulunmuştu. “DAĞDA ÖLDÜRÜLEN TERÖRİSTE AĞLAMAYAN İNSAN DEĞİLDİR”. Konuşana değil konuşturana bak.

Azılı teröristlerin uzun süreden beri Fransa’yı mesken edindiklerini, Fransız Devlet yetkilileriyle görüştüklerini, basından ve Sn. Başbakanın açıklamalarından öğrendik. İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor. Avrupa’nın göbeğinde teröristler at oynatırken istihbarat birimlerimiz ve Dışişleri yetkilileri armut mu topluyorlardı. Dışişlerimiz komşularla sıfır sorunla meşgul oluyordu diyelim, istihbarat birimlerimiz, konsolosluklar ne yapıyorlardı? Yüce milletimizin taktirlerine arz ediyorum.

Yıkım sürecinin devamını sağlamak ve Yaratığın güvenini kazanmak için Fransa’dan cenazelerin alınması için hükümet uçak tahsis etmeli, ayrıca cenaze töreni yapılmalı, devlet erkânı da törene katılmalıdır ki ANALARIN GÖZYAŞI DİNSİN. Tabutların üzerine Ankara’da Türk Bayrağı, Diyarbakır’da PKK örtüsü konulması kültürel zenginliğimiz olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca bir gün yas ilan edilmesi ve bayrakların yarıya indirilmesi de düşünülebilir. Süreci baltalamamak üzere yetkililere ve AKİL ADAMLARA bir sorum olacak. PKK’nın kurulmasında, dağ kadrosunda bayanların yer almasında çok önemli görevler ifa eden eli kanlı bu katilleri kucaklamak üzere Fransa’ya giden vekiller hakkında ne yapılacak?

BU KEPAZELİK İLERİ DEMOKRASİNİN GEREĞİ OLARAK MI BU MİLLETE YUTTURULACAK. Faili meçhul gibi görünen bu olayın yorumuna gelince; bir görüş PKK içinde iç hesaplaşma olarak değerlendirmekte, diğer bir görüşte süreci baltalamaya yönelik bir teşebbüs olarak görmekte ve uluslar arası boyutuna dikkat çekmektedir.Bu olayın Türk Milleti açısından tek bir izahı var. Yıkım projesi millet nezdinde kabul görmemiştir. İktidar endişelidir, bu havayı bertaraf edecek bir adım atılması, ayrıca BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ KAPSAMINDA mevcut iktidarın işini kolaylaştırmak gerekiyordu. Yıkım süreci ve bölgemizdeki gelişmeler hangi devletin uzun vadede menfaatleriyle örtüşmektedir sorusunun cevabı faili meçhulün cevabıdır. Bu olayla Türk Milletine şu mesaj verilmiştir. “GÖRDÜNÜZ MÜ BU SORUNU NE ZAMAN ÇÖZMEYE BAŞLASAK BİR TAKIM SİHİRLİ GÜÇLER SABOTE ETMEKTEDİRLER.” Kamuoyunu da buna inandırdığınız andan itibaren işiniz kolaylaşacaktır. Buna Ana Muhalefet Partisi CHP’nin kredisini de ekleyince gel keyfim gel demekten başka seçenek kalmıyor. Bazılarına göre ATATÜRK’ÜN partisi ARABAMI alıp satıyorsun, kredi kullanıyorsun. BÖLÜCÜLÜKTE KREDİ KULLANILDIĞINI DA BU MİLLET BÖYLECE SİZDEN ÖĞRENMİŞ OLDU. Tarihe geçtiniz. Bu yüce millet tavrınızı karşılıksız bırakmayacaktır.

Yaratığı şimdilik salıvermek izahı zor bir konu. Ev hapsi de olmaz “HAPİS” kelimesi Yaratığın onurunu ve kariyerini zedeler. Çözüm İmralı da bir çiftlik kuralım, yaratık çiftlik ağası olsun, hayvanlarını burada yetiştirsin sonra da halkların mücadelesi için her tarafa salsın. Bunu kulağına fısıldasın Akil adamlar. Vatandaşımız da hayvancılık konusunda deneyimli zaten, tepki de olmaz.

Anayasa çalışmalarında Türk kelimesinin herkesi kucakladığı, kapsadığını ileri sürenlere karşı da dik duruş sergileyerek bu bir ırkçı söylemdir, Yaratık bunu kabul etmez, bunu çıkaralım. Türkiye Vatandaşlığı kavramına yer verdik mi sizi kimse tutamaz. Yılların sorununu, bir çırpıda çözmüş olursunuz.

Bu adımların Washington, Londra, Telaviv de alkışlarla karşılanacağından hiç şüpheniz olmasın. Küresel sermaye; finans sektörü, gıda sektörü, makine ve silah sektörü, enerji sektörü ile de uyum gerçekleştiği anda olay bitmiştir diyemiyorum. Bir sorun var! Devletimizin adı ne olacak? Türkiye Cumhuriyeti olmaz. Neden? Türk kelimesi var. Çözüm; bu sorunun cevabını, açılımı başlatanlara sorun sevgili okuyucular.