Terörden Şikayet Hakkı Var mı?

95

 

 

Her gün yeni bir vukuatla karşımıza çıkan ve PKK’nın TBMM’deki kolu olarak isimlendirilen malum partinin bazı milletvekilleri için dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemdedir.

Teröristlerle kucaklaşan, içli dışlı olan, milletvekillerince taraftarlarına “silahlanın” talimatı veren, Anayasa da ve yasalarda çiğnenmedik yer bırakmayan, suç üstüne suç işleyen bu siyasilerin eğer dokunulmazlıkları kaldırılmayacaksa; milletvekillerinin dokunulmazlıklarının bundan böyle kaldırılmayacağı hükmü getirilmelidir.

Efendim konunun hem hukuki, hem de siyasi boyutu var” şeklinde siyasi dansözlüğü bırakalım. Esas olan hukuki boyuttur. Eğer hukuk siyasete kurban edilecekse; o zaman hukuk devletinden bahsedilemez. Hukuk devletinin olmadığı ve yıpratıldığı bir yerde demokrasi topal hale getirilir. Sadece demokratikleşme oyunları oynanır.

Kamuoyunun beklentisi dokunulmazlıkların kaldırılmasıdır. Halkın geniş nefretini kazanan terörle bütünleşmiş siyasi bir partiye ve onun mensuplarına hukukun uygulanmaması, ülkeyi çok daha büyük sorunlarla karşılaştırır. Böyle bir gaflet ve yanlış, terörü azdırır ve ona mevzi kazandırır.

Türkiye’de olanların onda biri herhangi bir Avrupa ülkesinde olsaydı; o ülkeyi yönetenler dokunulmazlıkları kaldıralım mı, yoksa kaldırmayalım mı tartışmasına girmezlerdi. Aslında devlet adamlığı burada belli olur. Devlet adamlığı her gün tecrübe kazanılan bir mevki değil, tecrübenin konuşturulacağı bir yerdir.

Eğer bir ülkede vatan görevini yapan Mehmetçikle terörist bir tutulur, her ikisine de ağlarız diyen garip siyasetçiler türerse; o ülkede terör neden devam ediyor diye sorulmaz.

Bölücü ve ırkçı terör baskı altında ülkede milli kimliği tartışmaya açan siyasiler, aslında demokrasinin ayıbıdır. Almanya veya Fransa’da bazıları çıksa; biz Alman veya Fransız milli kimliğini reddediyoruz deseler karşılarında kendileri ile uzlaşmak için çırpınan tavizci devlet adamları bulabilirler miydi?

Bir dönem terörün gerekçesini bölgesel az gelişmişliğe bağladık. Daha sonra kültürel haklar ezberine kapıldık. Daha sonra Kürt açılımı yapmaya kalktık, elimize ayağımıza bulaştırdık. Ülkenin toprak bütünlüğünü hedef alan ırkçı ve bölücü terörü daha fazla demokrasi ile ortadan kaldıracağımızı zannettik. Terör örgütünün isteklerini silahsız olmaları şartıyla kabul etmeye kalktık. Habur’da, Oslo’da ve diğer birçok örnekte devleti yıprattık. Hayali özgürlükler uğruna güvenliği perişan ettik. Karakollarda savunmaya geçerek terörle mücadele edeceğimizi zannettik. Terörün ekonomik kaynaklarına nedense dokunmadık.

Terörün asıl kalbi olan Irak’ın kuzeyine garip bir hoşgörü ile baktık ve gerekeni yapmadık. Irak’ın kuzeyine müdahaleye bundan dolayı izin alamadık! Milliyeti ve milli kimliği etniklik seviyesinde aşağıladık. Örgütün isteklerini yerine getirerek mücadele edeceğimizi zannettik. Bir mahalli dili seçmeli derse ve TV yayını haline soktuk. Egemenlik haklarımızı hiçleyerek yargıda anadilde savunma yolu açarak terör örgütüne yeni fırsatlar verdik. TSK’ni yabancı bir ordu gibi değerlendirdik ve mücadelede zaman zaman önünü kestik.

Terör örgütünün isteklerine uyarak Yerel Yönetimler Yasasını çıkarttık ve mahalli özerkliğe ve federatif yapıya yol açtık. Mahalli derebeyleri yaratarak devletin gücünü zayıflattık. Yargıyı siyasallaştırdık ve arka bahçe haline getirdik. Bütün bunlardan sonra biz yine terörden şikâyetçiyiz!

Bir yanlış ezber sürekli tekrarlanmaktadır : “Türk ve Kürt milliyetçiliğine karşıyız” Türk milliyetçiliğine sahip çıkmak bir Kürt’ün veya bir başkasının da hakkıdır ve vatandaşlık görevidir.

Milliyeti, Türk milletine mensup olayı etnik taassup ve ırkçılığın önüne geçirirsek; bir Kürt’ün Türk milliyetçisi olmasının önünde hiçbir engel kalmaz.

Milliyetçilik kültürel bir savunmadır. Emperyalizme karşı, haça karşı hilalin mücadelesidir. Yukarıdaki sözü bir başbakan söylerse ona da sorarlar: Sen hangi ülkenin başbakanısın?

Dünyaya ve etrafımıza bakalım, küreselleştirilmeye rağmen, milliyetçilik yükselen en önemli değerdir. Buna karşı çıkarak milli menfaatler nasıl korunabilir? Ben bir yabancı olsaydım, bu beyanata bayılırdım…

 

 

Önceki İçerikDiyanet İşleri Başkanı’na Açık Mektup
Sonraki İçerikMevlânâ’da Aşk Felsefesi
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)