Yüce dinimiz İslam, huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bunun için de Müslümanların akrabalarıyla, komşularıyla ve bütün din kardeşleriyle iyi ilişkiler içinde olmalarını emretmiştir. Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisâ, 4/36) buyrularak akrabalara gösterilen ilgi ve alakanın komşulara da gösterilmesi emredilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Cebrâil (a.s.), bana komşuya iyilik etmeyi o kadar tavsiye etti ki, neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim” (Buharî, Edeb, 28) buyurmuştur.
Allah Resûlü (s.a.s.), komşularla iyi geçinmeyi olgun Müslüman olmanın ölçüsü olarak değerlendirerek, “Komşularına iyi komşuluk et ki, gerçek Müslümanlardan olasın” (İbn Mâce, Zühd, 24) buyurmuştur. Peygamberimiz (s.a.s.) ayrıca, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin” (Müslim, İman, 73) buyurarak mü’minleri komşularına kötülük yapmaktan sakındırmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir gün; “Vallahi iman etmiş olamaz, Vallahi iman etmiş olamaz, Vallahi iman etmiş olamaz” buyurdular. Bir sahabi, “Kim iman etmiş olamaz, ey Allah’ın Resûlü” diye sorunca, Efendimiz (s.a.s); “Komşusunun, kötülüğünden emin olmadığı kimse” diye cevap verdiler. (Buharî, Edeb, 29) Hz. Peygamber (s.a.s.), bir defasında çokça nafile namaz kılan, sadaka veren, oruç tutan, ancak diliyle komşusuna eziyet eden birisinden bahsedilince, “O cehennemde olacaktır” buyurmuş; çok fazla nafile ibadeti olmayan, ancak diliyle komşusuna eziyet etmeyen biri hakkında ise; “O da cennette olacaktır” buyurmuştur. (İbn Hanbel, II, 440)
Hadis-i şeriflerde komşuluk ilişkileriyle ilgili belli başlı şu hususlara dikkat çekilmektedir: 1. Mutlu gününde sevincine, kederli günlerinde üzüntüsüne ortak olmak, 2. Maddî sıkıntıya düşünce yardım etmek, şayet borç veya ödünç bir şey isterse vermek, 3. İhtiyacı olduğunda yardımına koşmak, 4. Kokusu komşusunun evine gidecek bir yemek yapınca ona da bir miktar ikram etmek, 5. İzni olmadan evinin önünü, rüzgarını ve güneşini kapatacak şekilde bina yapmamak, 6. Hastalanınca ziyaret etmek, 7. Ölünce kabre götürüp defnetmek. 8. Karşılaşınca selam vermek, 9. Ayıplarını örtmek. 10. Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek. 11. Bir musibet ve sıkıntıyla karşılaştığında teselli etmek.
Komşularımızla olan ilişkilerimizi karşılıklı yardımlaşma, ziyaret, hediyeleşme, iyilik ve ikramlarla canlı tutmaya çalışmalıyız. Allah Resûlü (s.a.s.), “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna ikramda bulunsun” (Buharî, Edeb, 31) buyurarak Müslümanları komşularına iyilik ve ikramda bulunmaya teşvik etmiştir. Bu nedenle hiçbir ikramı önemsiz görmemek, az-çok, büyük-küçük demeden hediye alıp vermek gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ufak bir şeyle bile olsa komşuların birbirlerine ikramda bulunmaları gerektiğini ifade ederek, hanım sahabilere hitaben şöyle buyurmuştur: “Ey Müslüman kadınlar! Komşu hanımlar birbirlerine ikramda bulunmayı küçümsemesin. İkram edilen şey bir koyun parçası bile olsa!” (Buharî, Edeb, 30; Müslim, Zekât, 90)
Müslüman, komşularına iyilik için her fırsatı değerlendirmeli, elindeki kısıtlı imkanlarla dahi komşuluk bağlarını devam ettirmeye çalışmalıdır. Peygamberimiz (s.a.s.), Ebu Zer (r.a.)’e şöyle tavsiye buyurmuştur: “Ebu Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu fazla koy ve komşularını da gözet.” (Müslim, Birr, 143)
Günümüzde aynı apartmanda yaşadıkları halde birbirleriyle tanışmayan, selamlaşmayan, birbirlerinden habersiz yaşayan, komşularının dert ve sıkıntılarına duyarsız kalan insanların olması oldukça üzücü ve düşündürücü bir durumdur. Halbuki Müslümanların komşularıyla tanışması, onların durumlarıyla yakından ilgilenmesi lazımdır. Allah Resûlü (s.a.s.), “Yanı başında komşusu açken kendisi tok yatan kimse mü’min değildir”(Hâkim, II, 15) sözüyle bu gerçeğe işaret buyurmuştur.
Komşularımızın haklarına riayet etmek ve onlarla iyi geçinmek zorundayız, çünkü komşularımızın hakkımızda iyi şehadette bulunmaları günahlarımızın bağışlanmasına vesiledir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman ölür de en yakın komşularından üç kişi onun hakkında iyi şahitlikte bulunursa, Allah Teâlâ; ‘Bildikleri şey konusunda kullarımın şahitliğini kabul ettim.’ Yahut ‘Kulumun bildiğim günahlarını affettim’ buyurur.”(Ahmed, II, 408-409)
O halde; hiçbir ayrım yapmadan bütün komşularımızın haklarına riayet etmeli, onlarla iyi ilişkiler kurmalı, onlara her zaman iyilikte bulunmalı ve herhangi bir şekilde zarar vermekten sakınmalıyız.