Türkiye’nin meselelerinin bugünü olduğu gibi birde dünü var. Sözde kürt meselesi, Suriye sorunu, Dersim isyanı, ikinci bir resmi dil arayışı, ekonomik tıkanıklık, cemaat ve tarikat oyunları, toprak kayıpları ve daha bunlar gibi yüzlerce hatta binlerce mesele bu gün olduğu gibi dünde vardı. Bunların hiç biri yeni değil…
Önemli olan yaşamımızı etkileyen bu meselelerin farkında olmak ve bunları Türk Milleti’nin lehine olacak şekilde, hale yola koymak… Ancak “Türkümsü“ler bir türlü buna izin vermiyor.
Olayları ve meseleleri bizden ya gizliyor ya da istedikleri gibi anlatıyorlar. Mesela son 10 yıldaki gelişmeleri topluma pembe bir tabloyla aktardıkları gibi… Ancak şimdi Mehmet Barlas, günümüzde en önemli meselenin güvenlik olduğunu söylemeye başladı.
Suriye, Irak ve İran’la yaşananlar, Büyük Kürdistan hayalcileri ve İsrail bölgede Türkiye’ye karşı bir ittifak içindeler. Türkiye kendi topraklarında saldırıya uğruyor ve can kaybediyor. Buna benzer gelişmeler hep vardı. Bazılarımız ya anlamıyor ya anlamak istemiyor ya da feryadımıza kulak tıkıyordu. Belki şimdi Barlas dedi diye anlarsınız ?
Tabii benim gibi adama sorarlar, bu güne kadar neredeydin diye. Sen istediğin kadar ülke adına olumlu iş yap, ülke güvenliği tehlikedeyse bunların hiçbir önemi yoktur . Bu gün ülkemizin ve milletimizin güvenliği ağır bir tehdit altındadır. Dış politikada düşülen tuzak bizi bir çıkmaz sokağa götürmüştür. Bu iktidar yalakalığı yapmayı bir metod haline getirmiş olanlarca da şimdi kabul görmektedir. O zaman ben sorarım, bizi niye dinlemediniz ? Onca kez uyardık, bu gidiş iyi gidiş değildir diye.
Bu dönem Türk Milletine yapılan en büyük kötülük , milletimizin sosyolojik ve psikolojik yapısına içerden ve dışardan yapılan ağır saldırıdır. Bu saldırı şimdi “Türksüz Anayasa” ile taçlandırılmak istenmektedir.
Terör, cemaat ve tarikatların çalışmaları, dış politikadaki yanlışlar, ağır bir borç yüküne sokulmuş Türkiye ve kapıya dayanan Arap – Kürt Baharı: Türk Milletini bir kez daha büyük bir şaşkınlıkla yakalamıştır.
Aklı karıştırılmış sözüm ona acizleştirilmiş bir Türk Milleti, hükümranlığını kendi eliyle vermeye zorlanmaktadır. Eğer Türk Milleti karşı karşıya kaldığı bu meselelerin bir evveliyatı olduğunu bilse iş bu noktaya gelirmiydi?
Gazeteci Taha Akyol’un kendisi gibi gazeteci olan mahdumu Mustafa Akyol bu günlerde önemli bir misyon yüklendiği anlaşılan Haber Türk televizyonunda kürtçenin ikinci resmi dil olabileceğini söylüyor. Belki bu gün tehlikeye düştüğü konuşulan milli güvenliğimiz, bu yolla korunmuş olur !!!
Türk Milleti’nin en büyük kabahati siyasi iktidar başta olmak üzere ekonomide, kültürde, sanatta, sporda, medyada, ticarette, diyanette ve akla gelebilecek her konuda üstünlüğü “Türkümsü”lere bırakmış olmasıdır. Onun için başımız dertten kurtulmuyor. Yoksa çözümler çok karmaşık değil.
Önümde Rahmetli Nihal Atsız’ın Togan Yayınevi’nden yeni çıkan “Basılmayan Makaleler” isimli kitabı var. Burada elli altmış yıllık makaleler tekrar basılmış… Bunları okuyunca şaşkınlık yaşıyorum. Zannederdim ki; yaşadığımız sorunlar bu günün mevzuudur. Halbuki; Atsız’ın yaşadığı dönemde hatta ondan yüzyıllar evvel, bu sorunların bazıları varmış ve halende var… Ama Türk Milleti’nin çoğunluğu bunlardan bir haber. Bu kitabı basarak bizi gerçeklerle yüzleştirenlere müteşekkirim.
Biz de yıllardır sizleri gerçeklerle yüzleştirmek için yazıyoruz. İşte Mehmet Barlas, güvenlikten bahsetmeye başladı… Gerçekleri görmek için illaki büyük acılar ve kayıplar mı yaşamak gerekiyor ? Şimdi o dedi diye mi güvenliğimizin tehlikede olduğunu kabul edeceğiz ?
Türk Milleti’ni gerçeklerden uzak tutarak yaşatan bir güruh var. Bu grup, bir türlü Türk Milletine mensubiyeti içine sindirememiştir. Bunların tümü Atsız’ın tabiri ile “Türkümsü”dür. Biz her alanda bu “Türkümsü”leri baş tacı yaptıkça, çektiğimiz sıkıntılar artacak döktüğümüz kanın acısı yüreğimizi dağlayacaktır. Topraklarında kurşunlanıp,roketlenip,bombalanıyorsan; malın, zenginliğin, arabanın, yazlığın-kışlığın, geminin , uçağın vs. sana hiçbir faydası yoktur. Bu gün bunları yapanlar, yarın anayasa da hükümranlığını terk edersen sana neler yapmaz bir düşün istersen !
O zaman gelirse bu gün adam zannettiğin “Türkümsü”lerin üzerilerinde eğriti duran gömleği çıkartarak, asıllarına rücu ettiğin göreceksin. Allah bizi o günden korusun. Onun için herkes birbirini uyandırmak için üzerine düşeni yapmalıdır. Eğer Atsız’ın uyarısı bize bu kadar geç ulaşıyorsa vay halimize!