Medine’de İftar Sofrası

126

 

Medine-i Münevvere’ye ikindi vakti ayak bastık. Otelimize yerleşip Ravza’nın yolunu tutuyoruz. Kafile olarak Peygamber Efendimizi ziyaret ediyoruz.  “Kim kabrimi ziyaret ederse şefaatim ona vacip olur.” Efendimizin müjdelediği şefaatine inşallah nail oluruz. Selamlamaya girerken Babusselam kapısının üzerinde II. Abdülmecit tarafından yaptırılmış Osmanlı Devlet Turasını görüyoruz. Dualarımızı yapıyor bizden selam gönderenlerin selamlarını iletiyoruz.

Kafile olarak dinlenmek ve Akşam namazına hazırlanmak üzere kendimize yer arıyoruz. Kafile başkanının sağ koluna genç bir delikanlı giriyor adeta bizim buradaki satıcılar gibi. Hem kafile ilerliyor hem de başkana bir şeyler anlatıyordu. Kafileden para istiyor herhalde diye mırıldanmalar başladı. Neyse delikanlı kafile başkanının yanından ayrıldı. Üç adım atmadan sol koluna orta yaşlı başka biri girdi fazla yürümeden sağ koluna delikanlı tekrar giriyor. Allah Allah ne oluyor böyle…

Kafileden merak artınca kafile başkanı dönerek iftar sofralarına davet ediyorlar dedi. İlk ben gördüm dercesine ikisi de ayrı ayrı çekiştiriyor. Hoş geldiniz Peygamberimizin Şehrine, sizler onun misafirisiniz bizim soframızda iftar edin diyorlar. Heyet olarak ayrı bir duyguya kapıldı herkes gözler doldu. Bizlerde Ravza da sofrada bulduk kendimizi. Yoğurt, simit, zemzem, hurma, nane aromalı çay ve kahve.

Sofralar kurulmuştu. Gelenler zaten iftar vaktinde bir sofraya oturup iftarını edecek, fakat ayrı bir gayret var bizim soframızda iftarınızı yapın diye…
Farklı akşamlarda bu heyecanı yaşama imkânımız oldu. Şükürler olsun.

Medine-i Münevvere’de ziyaret ettiğimiz yerleri buyurun sırasıyla birlikte gezelim.

Cennetü’l-Baki, Kuba Mescidi, Kıbleteyn Mescidi, Uhud, Hendek, Medine Garı.

Cennetü’l-baki

Mescid-i Nebevi’nin hemen yanında bulunan ve Resul-i Ekrem (s.a.v) tarafından yeri belirlenen Medine-i Münevvere Mezarlığı’dır. Resul-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v) oğlu İbrahim, kızları Rukiye, Zeynep, Fatıma ve torunu Hasan (r.a) buraya defnedilmişlerdi. Hz. Aişe validemizle birlikte Resul-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v) mübarek hanımlarının çoğu, amcası Hz. Abbas (r.a), damadı Hz. Osman (r.a) ve binlerce sahabe de burada medfundur.

KUBA MESCİDİ

Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevi’ye yaklaşık 4 km. mesafede bulunan ve Resul-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v) hicret esnasında iki haftaya yakın konakladığı Kuba mahallesinde bulunan mesciddir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), hicret esnasında kendisini ilk olarak konuk eden Kuba ahalisini ve onlarla olan dostluğunu hiç unutmamış, Medine-i Münevvere’de bulunduğu zamanlar Cumartesi, bazen de Pazartesi günleri Kuba Mescidi’ne giderek orada namaz kılmıştır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) yaptırdığı ilk mescid, Kuba Mescidi’dir.

KIBLATEYN MESCİDİ

Bilindiği üzere İslam’ın ilk yıllarında Müslümanlar kıble olarak Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya yönelerek namazlarını kılıyorlardı. Hicretten on altı veya on yedi ay sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v), Beni Seleme Mescidi’nde öğle namazını kılarken kıblenin Mescid-i Haram’a döndürüldüğüyle ilgili ayetler vahyedildi. İlk iki rekâtını Kudüs’e doğru kılmışlardı; vahiy tam o esnada geldi ve Peygamber Efendimiz(s.a.v) geri kalan son iki rekâtını Mekke-i Mükerreme’deki Kâbe-i Muazzama’ya doğru yönelerek kıldı. Bir namaz içerisinde bir kuzeydeki Mescid-i Aksaya bir güneydeki Mescid-i Haram’a yönelerek namaz kılındığı için “iki kıbleli mescid” anlamında Mescidü’l-Kıblateyn ismi verilmiştir.

UHUD

Medine-i Münevvere’nin 5 km. kuzeyinde bulunan bir dağın adıdır. Hicretin üçüncü yılında Mekke müşriklerinin Medine-i Münevvere’ye saldırması üzerine Uhud dağının eteklerinde büyük bir savaş olmuştur. Bu savaşta başta Hz. Hamza (r.a) olmak üzere yetmiş sahabe şehit olmuş ve buraya defnedilmiştir. Savaş esnasında Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) yaralanmış ve Uhud dağındaki bir mağaraya sığınmıştı.

HENDEK

Hicretin beşinci yılında Müslümanlarla Mekke müşrikleri arasında meydana gelen savaş, Medine-i Münevvere çevresinde kazılan hendekten dolayı bu isimle anılmıştır. Ayrıca düşman olan Mekke müşrikleri ve onların müttefiklerine karşı savaşıldığı için Azhab Savaşı diye de bilinir.

MEDİNE GARI

Hicaz Demiryolunun son durağı olan Medine Garı, Sultan II. Abdülhamit tarafından Medine’de yaptırılan anıt eserlerden biridir. Sevgili, Peygamberimiz’in ruhaniyeti rahatsız olmasın diye Medine şehir girişine yapılan gar binası ve gürültü çıkarmasın diye raylara keçe döşenmesi ecdadımızın peygamber sevgisini gösteren sadece iki örnektir.

Allah onlardan razı olsun.