Çorum şeçim gezilerimizden bazılarında eşim de yanımda olmuştu.
Bir gün BOĞAZKALE İlçemizde ben otobüsün üzerinde ateşli bir nutuk atıyorum. Eşim Keriman dinleyiciler arasında sessiz izliyor… Bir ara halk iyice heyecanlanıyor, alkışlar yoğunlaşıyor.. Ben otobüsün üzerinde bembeyaz kıyafet içinde ve beyaz bir demokrat parti şapkası ile heyecanlı konuşmama devam ediyorum. Dinleyiciler de heyecanlanıyor…
Bir ara coşku heyecan ve alkışlar arasında Eşim, hemen yanında bizi alkışlayan köylümüze dönüp soruyor;
– Güzel konuşuyor DEĞİL Mİ?
– Evet abla çok güzel, zaten ben en çok; aha bu sarı oğlanı sevdim… AKILLI BU!..
– Nasil şimdi REYLER BUNLARA MI?
– YOK ABLA…. Eyi dedik de… Aha bu sarı zaten EPEY BİŞEYMİŞ… Bizim adam Mejdözüden diyolar… Sarı memedin oğlu…. SABANCIDAYMIŞ .. emmeee…
– Emme ne ?
– Emme yani bu oğlan bunlardan olmasa daha eyiydi..
– Nasıl kimden ?
– Kasımpaşalı Abla… Kasımpaşalıdan AK Partiden olsaydı….
– Canım ne fark eder bu da senin değil mi?
– Abla biliyonnmu, bunlar meclise girmediler… BUNLARIN AĞASI KOCA DEMİREL BİLE İKİ DEFA ŞAPKAYI ALDI ALDI KAÇTI…Abla… Emme bizim aha KASIMPAŞALI ASKERE NE DEDİ?,,,
– Ne dedi?
– Heyttt. Gumandan SEN KIŞLAYA DÖN BAHIYIM… Benim emrimdesin MARŞ KIŞLANNAAA… Dedi de Asker sesini kesiverdi…
– Eeee…?
– Eyisi Ablam, bunlar eyi has da REY yohk…
Evet sonucu baştan belli olan bir girişim haline gelmişti.. Çabamızz…
Mecitözü’nde ve Çorum’da; SEÇİM ÇALIŞMALARI SIRASINDA BAŞKACA İLGİNÇ ANILARIMIZ DA OLDU…
Bir gün; yolumuz CHP ile kesişti, Boğazkale’de; tabii millet merakla bakıyor ne yapacağız diye… Oysa çok normal, hemen selam verdik, tebrik ettik, başarılar diledik; yetmedi içeri Parti Binasına girdik, herkesle görüştük… Onlar da şaşırdılar.. Dışarıya çıktığımızda orada toplanan insanlar bizi coşkuyla alkışlıyorlardı…
CHP lilerle bir başka karşılaşma Mecitözü Pazar yerine oldu…
Biz orada Pazarın içindeki bir çay büfesinin önünde oturmuştuk, bir-iki tanıdık sima ile. Kısa bir sohbeti, çaylar tamamladığı için devam ediyorduk. Tam bu sırada üç tane CHP adayı, herkesle görüşerek, bize kadar geldiler… Kalktık görüştük, belli ki yorgundular Çay içtiğimizi görünce şöyle bir baktılar..
– Buyurun Çay İçelim… dedik…
Teşekkür ettiler , Hiç itiraz etmeden oturdular.. Aynı anda da propogandaya başladılar.. Vakitleri yoktu.. Özellikle HANIMLAR çok heyecanlıydı.. Onların hedefinde biz yoktuk.. Dertleri iktidar partisi AKP idi.
Bir yandan çay söyledik. Aynı anda da kendimizi tanıttık;
– DEMOKRAT PARTİ MİLLETVEKİLİ ADAYI; DOĞAN SOFRACIOĞLU.
Hem çok şaşırdılar, hem de kalkıp onlar da kendilerini tanıttılar…
– Buyurun lütfen ÇAY molası olsun..
dedik.. konularını kastederek; “Bizim de itirazımız yok…” dedi.. Güldük ve çok sıcak bir sohbet başladı… Ne de olsa Ev Sahibi sayılırdım… Sohbetimiz fazla uzamadan, kalktılar… Birbirimize BAŞARILAR DİLEDİK VE AYRILDIK…
Bir başka karşılaşma MHP’li gençlerle olmuştu… Esnaf ziyaretimiz sırasında tam MHP seçim bürosunu önüne gelmiştik.. Burası Mecitözü idi ve bu pırıl pırıl gençler de benim, babalarını, ailelerini çok iyi tanıdığım gençler olmalıydı..
Tereddütsüz MERHABA dedim ve ellerini sıkmaya başladım… O çok saygın, çok sıcak, çok candan tavırlarını görmeliydiniz.. elimi öpmeye çalışanlar ve BEN FİLANCANIN OĞLUYUM..vb beyanlarla kendilerini tanıtanları da daha bir hararetle ve öperek tebrik ettim.. İçeriye de girdim.. Belki 100 kişi kadar varlardı… Doğrusu gıpta etmiştim..
Bizim Mecitözü teşkilatımız ise hemen hemen SIFIR idi.. Saygısız bir kişi, Partiyi çıkar olarak gören bir iki insan vardı… O teşkilat bizim olsa Çorumda rekor kırardık.. Vakıa Mecitözü yine de Çorum Merkezden İKİ KAT fazla rey vermişti.. O yüzden Mecitözü’ne müteşekkirim..
Neyse gelelim asıl konumuza..
Bir başka sürpriz karşılaşma Sevgili Hocam, Çorum Eski Belediye Başkanı Prof. Dr. Arif ERSOY ile olmuştu..
Arif Hoca, benim son derece değer verdiğim, icraatını ve görüşlerini çok beğendiğim, bir başkan bir siyasetçi, bir Akademisyen idi…
Kendilerini tabiî ki, Belediye Başkanı olarak çok kez ziyaret etmiştim… Dost ve vefalı birisi idi.. O da beni çok severdi… Parti kuruluşunda Davet etmeyi de düşünmüş ama ben bu yolu kapatmıştım…
Sevgili Arif Hoca ile dostluğumuzu pekiştiren olay birlikte yaptığımız Japonya gezisidir..
1997 yılında; ÖNEMLİ BİR İŞ ADAMLARI VE YÖNETİCİ GRUBU İLE YAPILMIŞ BİR JAPONYA GEZİSİ VARDI…
Bu geziyi, TÜRK JAPON DOSTLUK DERNEĞİ ve onun GENEL BAŞKANI SIFATIYLA BEN tertiplemiştim..
Önemli bir grup ve önemli bir geziydi…
Başta İzmir olmak üzere, Antalya, Manisa, Gaziantep, Kahraman Maraş, Kocaeli, Adapazarı, Çorum, Amasya, Samsun, Trabzon, Malatya,Konya gibi; (21) İlimizi kapsayan bir tanıtım gezisi idi…
Bu gezi; CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN, SÜLEYMAN DEMİREL’ HİMAYELERİNDE, yapılmıştı… Japonya’da OSKA ve TOKYO Ticaret Odaları, Toyoto, Mitsubishi, Sumitomo, Mitsui gibi Önemli Japon Firmaların, Merkez ve önemli tesislerini, Niigata, Kiyoto, Kushimoto, Hiroşima vb önemli merkezleri ve bunların da yöneticilerini kapsıyordu… Karşıt Dernekler ise Tokyo ve Kiyoto Dostluk Dernekleri idi… Çok dolu bir program ve önemli bir geziydi…
Ben, organizasyon için iki gün önce gitmiştim. (64) önemli İş Adamı ve Yöneticiden oluşan grubu orada karşılamıştım…
Sevgili Arif Hoca bu ilk karşılamada bizi büyük çok büyük bir handikaptan kurtarmıştı…
Grubumuz; Kurban Bayramı tatilinin ilk günü yani tam ARİFE GÜNÜ akşamı Tokyo’ya inmişlerdi. Kendilerini otelde karşıladım… Benden İlk talepleri ertesi sabahki BAYRAM NAMAZI idi. Bayram Namazını nasıl ve nerede kılacaklardı?
Aslında bu konuyu araştırmıştım. Cami Yoktu.. Çok uzaklarda tek bir CAMİ vardı ve orada da namaz kılınmıyordu…
Grupta bazıları hemen isyan ettiler. Bir tartışma başladı.. Çok güç durumdaydım.. Sarkuysan’ın Yönetim Kurulu Başkanı ve yanındakiler çok yükleniyorlar, biz size daha önce söyledik filan diyorlardı… Tam bu sırada Arif Hoca yetişti imdada..
Beni kenara çekti ve
– “SORUN DEĞİL HALLEDERİZ.. SİZ SADECE BOŞ VE TEMİZ BİR ODA FİLAN BULUN” Dedi…
Hemen OTEL İdaresine gittik.. Derdimizi anlattık. Çok dikkatle dinlediler ve son derce saygın bir ifade ile;
– Tamam.. çözeriz dediler… Saati sordular sabah 5.oo dedik. Arif Hocamıza teşekkür ettik ve ayrıldık. Sabah benden önce LOBİDE idi…
– Günaydın Hocam.. Dedim.. Hemen soralım ve sorduk..
Bizi birinci katta büyükçe bir bölmeye götürdüler… İçerini tamamen boşaltmışlardı… Ve Tertemiz, -Hiç Kullanılmamış ve Bembeyaz – çarşaflarla da döşemişlerdi…
Burada, yaklaşık 30 kişi, huşu içinde Bayram Namazı kıldık… İmam ise; Çorum Belediye Başkanımız; Prof. Dr. Arif ERSOY idi. Ve birde harika bir vaaz.. Her şey dört dörtlük olmuştu…
İşte bu olayın da mimarı Sevgili Arif ERSOY Hocamızla yakınlığımız artmıştı… Gezi sırasında hiç ayrılmadık…
Dönüşte de her Çorum Gezimde onu mutlaka ziyaret ederdim.
Eşimle birlikte bizi her defasında Belediyenin Yüksek Merdivenlerinde karşılamış ve mutlaka arabamıza kadar bizzat uğurlamıştır..
Eşim ve ben de kendisini çok takdir eder ve çok severdik..
Arif Hocamızla özellikle Japonya’da yemeklerimiz hep içkili olmuştu. Kendileri KESİN Alkol almazlar… Ama hiçbir zaman rahatsızlık duymadılar ve rahatsızlık ta vermediler…
Masasında hep SU KADEHİ OLMUŞTUR VE ONU ÇOK DA KİBAR BİR ŞEKİLDE HAFİFÇE KALDIRMIŞTIR..
İşte Arif Hocamızla uzunca bir ayrılıktan sonra MECİTÖZÜ’nde Seçim Çalışmalarında karşılaşıyorduk..
Ben, Çarşıda bazı arkadaşları ziyaret ediyordum ki onun da bir kahvede – dışarıya verilmiş bir hoparlör ile- seçim nutku attığını gördüm…
Oradan geçip gidemezdim. Yanımdakilerin şaşkın bakışları arasında kahvehanenin önüne oturdum… Hocanın konuşmasının bitmesini bekledim.
Yine Yanımdakilerin şaşkın bakışları arasında,ü onu alkışladım.. Hoca da kalabalığın tezahüratı arasında dışarı çıkıyordu.
Durdum, beni göreceği yere gelince tekrar alkışladım…
Hoca beni görür görmez atlarcasına kalabalığı yardı ve bana koştu… Kucaklaştık… Halkın tezahüratını görmeliydiniz…
Ve Hocam mikrofonu aldı halka hitaben;
– BAKIN DEDİ BU HEMŞERİNİZ SEVGİLİ DOĞAN SOFRACIOĞLU BENİM ÇOK SEVDİĞİM SON DERECE DEĞER VERDİĞİM, ÇOK DEĞERLİ, PIRLANTA GİBİ BİR EVLADINIZDIR.
– SAĞOLUN Hocam dedim. O devam etti;
– Evet, O çok değerli bir insandır.. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir insandır… Keşke beraber olabilseydik… Dedi
– Sağ olun Hocam dedim ve coşkuyla sarıldık
HALKIN COŞKUSU GÖRÜLMEYE DEĞERDİ… onları da selamladık ve ayrıldık…
İşte bunlar da güzel şeylerdi…
Bu olayları yaşamaktan da mutluyum…