Bu günlerde başkanlık sistemi sıkça görüşülmeye ve konuşulmaya başlandı.
Herkes faydalarını, zararlarını tartışır üniversiteler, basın mensupları Başkanlık Sistemi tartışmaları ile meşguller.
Takip ettiğim kadarı ile kuruluşlar ve şahıslar sistemi inceleyecekleri yerde, herkes kendi işine geldiği gibi yorumlamakta. Birisinin AK dediğine diğeri KARA deme zorunda olduklarını hissetmektedirler.
Sayın Başbakan Sayın Bahçeli’yi eleştirirken “Bahçeli başkanlık sistemine karşı ama Türkeş Dokuz Işık kitabında başkanlık sistemini savunmuştu” demektedir. Böyle bir yaklaşım insanları düşünme görüş bildirme imkânından yoksun kılar.
Rahmetli Türkeş bizim Başbuğumuz, liderimiz, önderimizdi ancak her konuda Türkeş gibi düşünme zorunda değiliz. Türkeş’te bir insandı onunda yanlışları olabilir.
Zaman ve şartlar insanların bazı fikirlerinde önemli değişiklikler meydana getirilebilir. Alpaslan Türkeş Türk Dünyasının lideridir. Bu sonsuza kadar böyle bilinecek ve böyle kalacaktır. Ancak değişen dünya şartlarında meydana gelen yeni görüşmelerde doğrularla hareket etmek zorundayız. Sayın Bahçeli de bu konuda Türkeş gibi düşünmek zorunda değildir.
Zaten bizler yeni gelişmelerle yeni sistemlere ayak uydurmadan Türkeş ne demişse doğru demiş. Türkeş’in yanlışı bizim doğrumuzdan daha doğrudur, düşüncesi içerisinde olursak sabit fikirli oluruz. Bu da gelişmecilik ve ilerlemeye engel bir durumdur.
Şimdi Bahçeli lider ve Başkanlık sistemine karşıdır. Kendi düşüncesine göre bu sistemin faydalarını zararlarını hesap etmiştir. Bahçeli’nin bu düşüncede olması bütün milliyetçilerinde aynı düşünce içerisinde olmasını gerektirmez. Herkes hür düşünce içerisinde düşüncelerini açıklama hakkına sahiptir.
Ben bu konuda Bahçeli gibi düşünmüyorum. Ben başkanlık sisteminden yanayım. Başkanlık sisteminde gerçekten kuvvetler ayrılığı söz konusudur. Devlet Başkanını halk seçer seçilen Devlet Başkanı da hükümetini seçilen Milletvekillerinden değil dışarıdan seçer. Böylelikle yasama, yürütme ve yargı iç içe girmemiş olur. Böyle bir sistemde hükümet krizleri yaşanmaz.
Başkan karar alırken daha fazla inisiyatif kullanır. Hızlı kararlar alabilir ve etkin bir yönetim sağlayabilir. Güçlü devlet, güçlü yürütme ile sağlanır.
Başkanlık sisteminde seçmenler muhtemel hükümet seçeneklerini baştan görerek oy verir. Halkın hesap sorma imkânı daha fazladır. Yasama meclisi üyeleri hükümetin devamı konusunda bir kaygıları olmadığı için yasalar üzerinde bağımsız karar verebilirler, lidere bağlılık ortadan kalkar. Milletvekilleri daha özgür ve vicdani hareket etme imkânına kavuşurlar. Kuvvetler ayrılığı ve sınırlı iktidar, bireysel özgürlüklerin garantisidir. Yürütmenin başını yani Devlet Başkanını halkın seçmesi daha fazla demokrasi demektir.
Başkanlık sisteminin sakıncaları yok mu? Elbette vardır. Ancak bu sakıncalar faydalarına göre daha az olduğu için tercih edilmelidir.
ABD Devlet Başkanı Lincoln bir toplantıdan sonra şöyle bir açıklama yapmıştır. “Yedi hayır bir evet evetlere galip gelmiştir”