Sosyal Yapıya Dikkat!

89

Futbol sahalarından spor salonlarına, trafiğe ve kadınlara karşı işlenen cinayetlere kadar, toplum terör ve şiddet kıskacına alınmıştır. TV ekranlarında bilhassa dizilerin çoğunda argo, şiddet, vurdu-kırdı görüntüler, yaralamalar, akan kan ve insanların birbirine nasıl kazık atacağı öğretisi ve talimi vardır. Çocuklarımıza kitap değil; altın, tabanca ve tüfek hediye ediyoruz. TV görüntülerinde gayri meşru ve sapmalar, meşru olarak takdim ediliyor. Sonra da millet olarak şiddetten ve terörden şikâyetçi oluyoruz.
Ortadoğu kan ve barut kokuyor. Ülkenin birçok sorunu var, ama ülkeyi yönetenler “Andımız”, “Gençliğe Hitabe”, 19 Mayıs ve milli bayramlara anlam kaybettirmekle uğraşıyorlar. Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerin çoğuna savaş açılıyor, altı oyulmaya çalışılıyor. Bütün bunlara yapanlara bir de muhafazakâr etiketi takılıyor.    
Bir ara AB yetkilileri duvarlarda asılı duran Atatürk resimlerinden rahatsız olmuşlardı. Lozan’ı reddeden sözde dost ve müttefiklerimiz artık Kemalizm’in modasının geçtiğini, yeni Türkiye’nin kurulmasını, ülkenin onların isteklerine göre dönüştürülmesini bize tavsiye etmişlerdi. Bunun kitabını bile yazdılar.
Ortadoğu’da olup bitenleri gördükçe, farklılıklar üstü kalmak, onların üstünde birliktelik arama geleneğimizle öğünüyoruz. Bizim, acı sonuçlar doğuran ve doğurmaya da aday mezhepçi ve etnikçi ayrıştırma ve çatıştırma özelliğimiz olmadı. Bütüncü yaklaşım “tevhid” anlayışı, sadece dini değil; milli bir özelliğimizdir. Prof. Dr. A. Tabakoğlu güzel bir tespitte bulunuyor ve tevhid inancının siyasete akseden yanının “üniter devlet” olduğunu söylüyor.
Türkiye’nin sosyal yapısı üzerine çalışırken intihar ve boşanmalar dikkatimi çekti. Her iki alanda da önemli artışlar var. Türkiye’de intihar sebepleri öncelik sırasına göre şöyledir: 1.Hastalık, 2.Aile geçimsizliği, 3.Geçim zorluğu, 4.Ticari başarısızlık, 5.Hissi ilişki ve istediği ile evlenememe, 6.Öğrenim başarısızlığı. Bu sebeplere rehbersizleşme, maddeci, fertçi ve faydacı ilişkiler, gayesizlik, yalnızlaşma, işsizlik, manevi zayıflama, geleceğe olan beklenti ve güvenin sarsılması da ilâve edilebilir.
En yüksek intihar oranı yüz binde 3.7 ile Ege Bölgemizdedir. Onu, 1.8 ile Karadeniz Bölgesi izlemektedir. En yüksek intihar ilkokul mezunları arasında, cinsiyet bakımından erkeklerde ve evlilerde görülmektedir.
İntiharlar, 1982’den sonra artış göstermiştir (yüz binde 2.4). 2001 sonrası ise, büyük oranda yükselmiştir (yüz binde 3.8). Halen artış yükselerek devam etmektedir.
Aynı yükseliş boşanma oranlarında da vardır. Boşanma oranları 1994-2002 yılları arası %82 artarken, 2000-2008 artışı %186 olmuştur. Gerek intihar, gerek boşanma bütünleşme ile değil; çözülme ile ilgilidir. Türkiye çözülmeye uğraşılıyor. Etnik ırkçılık ve her konuda ayrıştırma marifet sayılmakta ve demokrasinin bir gereği gibi zannedilmektedir.
Asıl sorunlarla ilgilenmek yerine, yeni sorunlar üretmek, insanları birbirine ötekileştirmek, milli kimlikle ve Cumhuriyetle kavgalı olmak herhalde doğru bir çözüm değildir. Öyle görünüyor ki, sandık genelde çözüm getirirken, bu defa sorunlar yumağı ortaya çıkarmıştır.
NOT: 11. Ölüm yıldönümünde Ahmet Kabaklı Hocamızı ve Hocalı katliamı şehitlerini rahmetle ve saygıyla anıyoruz.

Önceki İçerikTürkiye Yarın Suriye Olur Mu?
Sonraki İçerikGaydırı Gubbak Suriye’m
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)