Demokrasi ve İslam -1

77

Öncelikle şunu belirteyim ki bu yazıyı baştan sona dikkatlice okumadan beni doğru anlamanız mümkün olmaz.

“Leküm dinüküm veliyedin” ‘Sizin dininiz size bizim dinimiz bize’  (Kafirun süresi A 6)

‘Bir insan kendisi için sevip istediğini başkaları için sevip istemedikçe hakiki Müslüman olamaz’ Hadisi Şerif.

Buraya dönmek üzere bir nokta koyalım.

Her şeyin benzer ve farklı tarafları vardır.

Öncelikle İslamı da Demokrasiyi de doğru tanımak gerekir.

Önce farklı taraflarını yazalım.

Bunun için İslam’dan başlayalım.

İslam

1 – İlahi kaynaklıdır

2 – Vahye dayanır.

3 – Sadece yerin üstünü değil altını da ilgilendirir.

4 – Doğum öncesiyle başlar ölüm sonrasıyla devam eder.

5 – Helal – haram; sevap ve günah kavramları söz konusudur.

6 – Yasalar naslara (kitap ve sünnete) uygun olarak hazırlanır.

Demokrasi

1 – Beşeri kaynaklıdır.

2 – İnsan aklının ürünüdür.

3 – Sadece yerin üstünü esas alır, mezara kadar geçerlidir.

4 – Dünyada başlar dünyada biter.

5 – Helal – haram; sevap ve günah kavramları söz konusu değildir.

6 – Yasalar akıl mantık ve yapanların hesabına uygun olarak hazırlanır.

Bunlar farklı yönleri.

Benzer yönü ise her ikisinin de akıllı insanları muhatap kabul etmesidir.

İslam demokrasiyi dışlar mı?

Bu iki kavram tamamen bir birlerine zıt mıdır?

Bütün bu farklılıklarına rağmen bir arada bulunma imkânı yok mudur?

Duruşunuza ve bakışınıza bağlı.

Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz

Bunlar bir birinin antitezi değildir.

Bende sentez yapmaya çalışmıyorum.

İslam akıllı insanı muhatap alır.

Aklın görevi düşünmek yorumlamak ve gerçekleri ortaya koymaktır.

Yoksa minareye kılıf uydurmak değildir.

Şimdi dönelim başta yazdığım ayete,

Ayette Allah(cc) ne buyuruyordu?

‘Sizin dininiz size’

Bu ayet İslam’ın karşı tarafa bakışını yansıtır.

Sizin inancınız, yaşantınız, ibadetleriniz, giyiminiz, kuşamınız, değerleriniz, kutsallarınız bizimkilerden farklı olabilir.

Bu konularda biz size karışmayız.

Hatta Allah(cc) başkalarının kutsallarına saygısızlık yapmayı bile yasaklamıştır.

Biz size, sizin değerlerinize müdahale etmeyeceğiz, saygısızlık yapmayacağız.

İnancımız açısından başkalarına saygı onların yanlışlarını benimsemek ve kabullenmek değildir.

Saygı ortak yaşama kültürüdür.

Bizimde sizden beklediğimiz inanç, ibadet, yaşam biçimi, eğitim öğretin hak hukuk ve özgürlükler konusunda size gösterdiğimiz saygının sizin tarafınızdan da bize gösterilmesidir.

Demokrasi dediğimiz sistemde bu değil midir? Bu sosyal içerikli bir ayetle Kur’an’ın olaya bakışıdır.

Şimdi birde hadisi şerife göz atalım.

‘Kendin için istediğini başkaları için istemedikçe hakiki mümin olamazsın.

İnsan kendisi için ne ister.

Buradaki başkaları ifadesi sizin inanç ve düşüncenizden olabildiği gibi size tamamen zıt bir inanç düşünce yaşantı ve değer sistemlerine de sahip olabilirler.

İmkânları ölçüsünde her türlü dünyevi nimetten faydalanmak ister.

Daha iyi yaşam standartına kavuşmak ister.

Başkalarının yararlandıkları her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanmak ister. Buda onun en doğal hakkıdır.

Kendinize layık gördüğünüzü başkalarından kıskanırsanız.

Kıskanmakta ne demek hatta onlara yasaklarsanız.

Bu Müslüman’a yakışan bir tavır olmaz.

Peygamber (sav) bu hadisi ile insanların sosyal olmasını, paylaşmayı bilmelerini, bencil, kıskanç ve yasakçı zihniyetten uzak olmalarını istemektedir. Hayat paylaştıkça güzeldir.

Fakat insanlar çoğu zaman hayatı bir birlerine zehir etmekten hoşlanıyorlar. Bu hadisten mülhem şöyle desek yanlış mı olur acaba?

‘Kendisi için istediğini başkaları için istemeyen insan (yâda insanlar) demokrat olmaz(lar).

Yazının başında dedik ya durduğunuz ve baktığınız yere göre değişir. Bu mantıkla olaya yaklaştığınız zaman insan hem dindar olur hem de demokrat olur. Mesele dolma biberin içerisini neyle doldurduğunuza bağlı. İnsanları Allah ile devlet arasında bir tercihe zorlarsanız bu yanlış olur. Bu milleti rahat bırakırsanız hem devletine hem de inancına sahip çıkar.

İslam’da en geniş manada inanç ve ibadet hürriyeti vardır. Bunu peygamberimizin zamanında görmek mümkün olduğu gibi İslam

tarihinde de görmek mümkündür.

Bir gün Necran’lı Hıristiyan bir heyet Mescid-i Nebi’de Peygamberimiz(sav) ile görüşürlerken heyet lideri ibadet vakitlerinin geldiğini söyler ve ibadet için müsaade ister. Müslümanlar kendi ibadetlerine başkalarının engel olmasını istemedikleri gibi kendileri de başka inanç sahibi insanların ibadetlerine de engel olmazlar.

Bunun için Peygamber (sav) o heyete ibadetlerini Mescid-i Nebi’nin içerisinde yapmalarına müsaade etmiştir.

Evet, kendiniz için istediğini başkaları içinde istemek,  kendiniz için istemediğinizi başkaları içinde istememek. Müslüman’a yakışan bu değil mi? Demokrasi denilen de bu değil mi?

Devam edecek