Allah’ın İnsanlığa En Büyük Lütfu (Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Doğumu)

103

Yüce Rabbimizin bizlere rahmet elçisi olarak gönderdiği, “Hâtemü’l- Enbiyâ” yani peygamberlik zincirinin son halkası Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in dünyaya teşriflerinin hicrî takvime göre doğum yıldönümü olan Mevlid Kandili’ni bu gece idrak edeceğiz.

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dünyaya gönderilmesi Allahu Teâlâ’nın insanlığa en büyük ihsanı ve lütfudur. Çünkü O’nun gönderilişi âlemlere rahmet, insanlığa kurtuluş kaynağı olmuştur. Hak ile bâtıl, doğru ile yanlış, iyi ile kötü O’nun yol göstericiliği sayesinde anlaşılmış; cehalet bataklığında kirlenen zihinler, günah ve zulümle kararan gönüller O’nunla aydınlanmış ve huzura kavuşmuştur.

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in rehberliğinde; tefrikanın yerini birlik-beraberlik ve kardeşlik, zulüm ve haksızlığın yerini adalet, ayrımcılığın yerini eşitlik, neme lazımcılık ve bencilliğin yerini yardımlaşma ve dayanışma almış, insanî ve ahlâkî değerler benimsenmiştir. Kadınlar, O’nun sayesinde aşağılanmaktan, ikinci sınıf  insan muamelesi görmekten kurtulup toplumda saygın bir konuma yükselmiştir. Zayıf, muhtaç ve kimsesizler; yetim ve öksüzler O’nun merhamet eğitimi ile ilgi ve şefkat görmeye başlamıştır.

Yüce Allah, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in insanlık için eşsiz bir lütuf ve büyük bir nimet olduğunu şöyle bildirmektedir: “Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Âl-i İmrân, 3/164)

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy bu gerçeği şu dizelerinde veciz bir şekilde ifade etmiştir:

Âlemlere rahmetti, evet, şer-i mübîni,
Şehbâlini, adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sâhipse, O’nun vergisidir hep;
Medyûn O’na cem’iyyeti, medyûn O’na ferdi.

Kuran-ı Kerim’de “Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem, 68/4) buyrularak Sevgili Peygamberimizin ahlâkı övülmüş, “Andolsun ki Rasûlullah’da sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için mükemmel bir örnek vardır” (Ahzâb, 33/21) buyrularak da O’nun hayatı bizlere “en güzel örnek” olarak sunulmuştur.

Yüce Rabbimizin âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in getirdiği Kur’an-ı Kerim’i ve sünnetini daha iyi anlamaya, O’nun örnek hayatını ve ahlâkını rehber edinmeye çok fazla ihtiyacımız vardır. Bu mübarek Mevlid Kandili dolayısıyla, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’i daha yakından tanımaya, özellikle çocuklarımızı O’nun sevgisi ile yetiştirmeye çalışmalıyız.

Yüce Allah’ın, bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdiği (Ahzâb, 33/45-46) Sevgili Peygamberimizi canımızdan, anne-babamızdan, çocuğumuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmeliyiz. Bu sevgi ve bağlılığımız imanımızın, O’na karşı vefakârlık ve kadirşinaslığımızın bir gereğidir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.)’e uymalı, emirlerini yerine getirmeli, yasakladıklarından da kaçınmalı ve yolundan gitmeliyiz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Âl-i İmrân, 3/31) buyrularak Allah’ın sevgi ve mağfiretini kazanmanın ancak Peygamber sevgisiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de kendisini seven; sevgisini davranışlarına, hayatının her safhasına yansıtarak tam manasıyla sünnetine sarılan ve yoluna tabi olanları Cennetle müjdelemiştir: “Bana itaat edenler cennete girer.” (Buharî, İ’tisam, 2)

Bu duygu ve düşüncelerle; tüm vatandaşlarımızın Mevlid Kandilini tebrik eder, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in dünyayı şereflendirdiği gecenin yıldönümü olan Mevlid Kandilinin ülkemize ve İslam Âlemine rahmet, bereket ve huzur getirmesini, bütün insanlığın hidayetine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.