Doğu Gerçeği ve Ermeniler

93

Türkiye’nin bilhassa Güney – Doğu’sunda elim ve feci, malum hadiseler cereyan ettirilmektedir. Maalesef, dost – düşman bir çok devlet, bu olaylarda, bizzat rol sahibidir.

Bu vaziyetten istifade etmek isteyen devletlerin başta  gelenlerinden biri de Ermenistan’dır. Asırlarca nan u nimetimizle perverde edip beslediğimiz ve karşılığında,  “Besle kargayı oysun gözünü!”  misali nankörlükle karşılaştığımız bu mahut, sözde devlet, tek bir gaye ve hedef gütmektedir. “Büyük Ermenistan”ın kuruluşunu gerçekleştirmek!

Bu hayalin ise iki büyük engeli var: Türkler ve Kürtler. Ermeniler, bütün Hıristiyan alemi arkalarında olduğu halde, Türkiye’ye karşı bir şey yapamayacaklarının bilinç ve şuuru içindedirler. Öyleyse yapılacak en akıllıca iş, Türkleri saf dışı bırakmaktır.

Bu yolun da, Türkiye’de baş gösterecek, iç kaos ve karışıklıktan geçmekte olduğunu çok iyi biliyorlar. İşte bunun için, Türkler’in karşısına asırlardır din ve kan kardeşleri olan ve onlar gibi şecaat ve bahadırlıkta yekta, mümtaz evsafı / vasıfları haiz bulunan Kürtleri çıkarmışlardır.

Çünkü çok iyi anlamışlardır ki, iki pehlivan kavga ederken, bir çocuk, her ikisini de dövebilir. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar. Önce Türkler’le Kürtler’i birbirine düşürecek! Türk – Kürt kardeşliğini bozacaklar! Akıllarınca Türkler’in kenara çekilmesinden sonra da, Kürtler’le baş başa kalacaklar.

Çünkü biliyorlar ki, bu takdirde, daha önce Kürtler’in silahlanmasında dahli olan devletler, bu sefer, Ermeniler karşısında Kürtler’i yalnız ve silahsız bırakacaklar. Ermeniler’in Kürtler’e üstünlük sağlamasını temin edecekler. Sonra da Ermeniler;  – daha önce yaptıkları gibi –  Kürt kardeşlerimizi soykırıma tabi tutarak, hayallerindeki Büyük Ermenistan için, en büyük adımı atmış olacaklar!

Üçüncü safhada ise, büyük bir iç karışıklığa duçar olmuş ve dahili mes’elelerle boğuşan ve hatta yeniden İstiklal Mücadelesi’ne başlamak zorunda kalan Türkiye’nin, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarına dayanan Büyük Ermenistan’ı kuracaklar! Evet düşledikleri ve gerçekleştirmek istedikleri bu.

Özetlersek, artık doğuda bir Ermeni varlığından ve nüfusundan bahsetmek mümkün değil. Bu yüzden, yakın tarih bilgisi ve inanç noksanlığından kaynaklanan bir cehlin kurbanı olan ve sanki vatanları yokmuş, güya bu vatanın öz evlatları değilmiş gibi, menfi bir telkinata tabi tutulan ve aziz vatanı bölmeleri gerektiğine inandırılan, bir kısım Kürt kardeşlerimizi yanıltmışlar.

Aslında kendi Ermeni yararları, görünüşte ise, sözde Kürt  menfaatleri için, harekete geçirmeye  – maalesef –  muvaffak olmuşlardır.

Demek ki, Ermeniler’in asıl maksadı, Kürtleri aldatmaktır. Önce bölgeden Türkler’i tard edip, saf dışı bırakacaklar.  Ardından Batı’nın  – her zamanki –  büyük desteği ve yardımı sayesinde Kürtler’i; tabi bir millet haline getirecekler.

İlk fırsatta, yine vahşice yok edecekler. Çok yakın geçmişte yaptıklarıyla müseccel oldukları gibi, buna da muhakkak nazarıyla bakmak lazım.

Fakat hemen belirtelim ki, aklı selim sahibi hiçbir Kürt kardeşimizi, hain emellerine alet edemeyecekler.

Zira Kürtler’in saadeti, Türkler’in saadetine bağlıdır. Sevadı a’zam / büyük çoğunluk da bunu amirdir.

Önceki İçerikMilliyetçilik Üzerine Farklı Bir Yaklaşım
Sonraki İçerikBüyük Düşünmek ve Büyük Adam Olmak
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.