Ziya Gökalp ve 2000’li Yıllar

97

Ünlü sosyolog, fikir adamı ve Türk milliyetçiliği fikrini sistemleştiren Ziya Gökalp,  87. ölüm yıl dönümünde Çemberlitaş’taki kabri başında rahmetle anıldı. Aydınlar Ocağı ve MHP İstanbul İl Teşkilatı tarafından düzenlenen toplantıda Z. Gökalp çeşitli yönleri ile ele alındı.

1876’da Diyarbekir’de doğan rahmetli Gökalp’in ölüm tarihi 25 Ekim 1924’tür. Gökalp,  Diyarbekir’in en köklü ve eğitimli ailelerinden birine mensuptur. Babası Buhara Türklerinden Mehmet Tevfik Efendi, Çermik kazasından Diyarbekir’e gelmiştir. Gökalp’in okuma alışkanlığını kazanması ve edebiyata ilgi duyması babası sayesindedir. Babasından Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Gökalp’in yetişmesinde babasının çok geniş kütüphanesinin önemli yeri vardır.

O, yalnız bir Üniversite hocası ve Millet Meclisinde mebus değil; Türklüğün hocası ve sosyoloğu idi. Günlük politika üzerine çıkan; milli endişe sahibi, yüksek düşünebilen bir büyük değerdi. Yazarken ve konuşurken mutlaka mesaj veren, tevazu sahibi, diğergam, oldukça mahcup ve insani ihtiraslarından sıyrılmış bir örnek milliyetçiydi. Edebiyat Fakültesindeki dersinden alınıp Malta’ya diğer aydın ve siyasilerle beraber sürgün edilmişti. O dönemde bugün ABD’nin oynadığı rolü İngiltere oynuyordu. Teslimiyetçiliği ve mandacılığı reddedenler toplanıyordu. Malta’da bulunduğu sırada Milli Mücadelenin başarılı olacağı inancını hiçbir zaman kaybetmeyen Gökalp, “Malta Mektupları” isimli bir eser de yayınlamıştır.

smanlıcı hareketin başarılı olamaması, İslamcı görüşün de Osmanlıyı tekrar bir arada tutamaması karşısında;  Milli Mücadeleden başka bir yol olmadığını görmüş, mandacı ve teslimiyetçi görüşlere karşı milli devletin kurulması için Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk Milletinin milli bağımsızlık hareketine gönül vermişti.

Aslında Türkçülük hareketi, diğer iki yolun sonuç vermemesi üzerine önem kazanmıştır. Türkçülük hareketi, bazılarının zannettiğinin aksine, bir etnik milliyetçilik projesi değil; İmparatorluk bünyesinde zamanla dışlanan ve kaybedilen kimliğin tekrar kazanılmasıdır; asla dönüştür. İmparatorluktan milli devlete geçişte asli unsur etrafında milletleşmenin adıdır. Bu birlikteliğe asli unsur olan Türklerin dışında kimse de zorlanmamıştır.

Saltanatın ve İstanbul Hükümetinin muhalifi olduğundan ve Milli Mücadeleyi desteklediğinden,  kendisini sevmeyenler Türk olmadığını iddia etmişlerdir. İttihat ve Terakki ileri gelenlerine ve milli güçlere saldıran Ali Kemal (Artin Kemal), bu iddiada bulunmuştur. Bu haine ve diğerlerine rahmetli Gökalp, “Bana Türk Değil Diyene” isimli şiiriyle cevap vermiştir. Bu şiirden bazı mısralar aşağıdadır:

Hatta ben olaydım Kürt, Arap, Çerkez/ İlk gayem olurdu Türk milliyeti/ Çünkü Türk kuvvetli olursa mutlaka/ Kurtarır her İslâm olan milleti/ Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum/ Türk olsan ve olmasan sen Türk düşmanı/ Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak/ Senin öldürmek her yaşayanı/ Türklük hem mefkûrem hem de kanımdır/ Sırtımdan alınmaz, Çünkü kürk değil/ Türklük hâdimine Türk değil diyen/ Soyca Türk olsa da piçtir, Türk değil.

Peyami Safa, Gökalp’in ölümü üzerine,  “O mücerret bir sosyoloji değil; Sakarya’yı kazanan, Lozan’ı yaratan, Ankara’yı yapan canlı fikirdir”; Yahya Kemal ise, “Diyarbekir’in harika olan bu oğlu, istikbalin hayal edilen binasını kuran dev bir mimardır. O, ilk Müslümanlar gibi mütedeyyin (dindar), ilk Türkler gibi bâni (kurucu) idi”  demiştir.

Z. Gökalp İktisat Derneği kurarak iktisadi milliyetçilik konusuna da eğilmiştir. Türkçülüğün esasları kitabında “İktisadi Türkçülük” bölümü vardır. Gökalp, bugün karşılaştığımız iç ihanetlere, ekonomiden dış politikaya kadar süren yağmaya, dış kuşatmalara, dayatma ve tuzaklara, Türksüz Anadolu, Atatürksüz Türkiye gayretlerine, Türk’e karşı yapılan ırkçılığa, 1982 Anayasasını milliyetsiz ve Türksüz hale dönüştürmeye, milletleşmeyi reddeden ve demokratikleşme diye yutturulan ve demokrasi ile çelişen etnik ırkçılığa ve fitneye karşı hâlâ görüşlerinden faydalanılabilecek bir zirvedir. Namaz isimli şiiri “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak” isimli kitabındaki şifreler  O’nun fikir çizgisini ortaya koymaktadır.

Kimliği kültürel olarak ele alan Gökalp, “Türk olmak için yalnız Türk kanı taşımak, yalnız Türk ırkından olmak kafi değildir; Türk olmak için önce Türk harsı ile terbiye görmek ve Türk mefkuresi için çalışmak şarttır. Bu şartlara haiz olmayanlara kanca ve ırkça Türk olsalar bile Türk ünvanı veremeyiz.” “Atalarımın Arap veya Kürk soyundan geldiğini tespit etmiş olsaydım bile; kendimi yine Türk olarak kabul edecektim. Çünkü araştırmalarım sonucunda kimliğin kültürel olduğunu gördüm.” İfadeleri kendisine aittir. E.Durkheim’den farklı olarak Türk Sosyoloji geleneğini kuran, kavramlar ve ilkeler geliştiren Gökalp anlaşılmadan milliyetçi olunamaz; milli menfaatler korunamaz. Gökalp’te ırkçılık arayanlar, zihinleri azınlık ırkçılığına kapılanlar ve çöken ideolojik kalıpların dışına çıkamayanlardır.

Önceki İçerikAklımızı Başımıza Alalım
Sonraki İçerik‘İnsanlar Konuşa Konuşa…’ isimli kitabın yazarı Yrd. Doç. Dr. SÜLEYMAN DOĞAN ile AİLE üzerine söyleşinin ikinci bölümü
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)