Anayasa Tuzağı ve “Emperyal Devlet”

86

Yeni Anayasa çalışmalarında uzlaşma komisyonu işi aceleye getirmemelidir. Belirli bir tarihe kadar bu çalışmalar bitecek diyenlerin anlaşılan ellerinde hazır ve ısmarlama bir anayasa vardır. Yeni anayasa çalışmaları “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü”nü ortadan kaldırmak ve ülkenin ve Türk Milletinin ufalanması amacı ile yapılmaz.

Devletin üniter yapısı, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, Türk Milleti, Türk kimliği, milliyetçilik gibi kavramları ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran iradeyi içlerine sindiremeyenlere teslim olunmamalıdır.

Anayasanın başlangıç kısmının tartışılacak bir tarafı yoktur. Ancak, etnik ırkçı ve etnik özürlü olanlar bundan rahatsız olabilir. Türklük ve Türk kimliği etnik bir sıfat değildir ki, etnik çağrışım yapabilsin. Türk Milleti milletleşme sürecinden geriye döndürülüp etnik ve mezhep asabiyetine, taassubuna teslim edilmemelidir.

Demokrasi ile milletleşme arasında çok yakın bir bağ vardır. Demokrasi ile ırkçılık bağdaşmaz. Etnik ırkçılığa teslim olacak bir anayasa hazırlık çalışmasını kimse demokratik diye yutturmaya kalkmasın. Farklılıklar bütünü zedelemediği ölçüde demokrasi işleyebilir.

Anayasada modası geçmiş, Batılı ülkelerin bile artık uzaklaştığı çok kültürlülüğü çağrıştıran ifadelere ve grup haklarına yer verilmemelidir. Kolektif haklar değil; her fert için eşit, geçerli hak ve hürriyetler esastır. 1982 Anayasası’nın 66. Maddesi ayrımcılığı, etnik taassubu ve etnosantrizmi reddeder.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını bütünü ile milli kimlikte kucaklamak en isabetli yoldur. Türkiyelilik saçmalamaları aynı coğrafyayı paylaşmanın ötesinde kültürel bir kimlik olamaz. Anayasal vatandaşlık gibi özentiler de ismi konmamış bir çocuk veya cami avlusunda bulunmuş bir bebek gibidir.  

Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri her şeyden evvel Milli Mücadele ve onun tacı olan Cumhuriyete, Devletin temel kuruluş ve varoluş gerekçeleri ile uzlaşmak, onlara sadakatle bağlı kalmak zorundadırlar. Böyle yapılmadığı takdirde hazırlanacak yeni bir anayasa sakat bir doğum gibi olacaktır.

Bu iktidarın en büyük yanlışı genelde aldığı sağ oylarla bağdaşmayacak bir şekilde dün aşırı sol olup bugün neoliberalleşen, kendi ülkesi ile başkaları adına kavgalı bir kesimin etki alanına girmiş olmasıdır. Ortadoğu’da Müslüman kanı akıtan emperyalist gücün emrine girmiş ve onunla işbirliği yapan sözde İslamcı bazı çevreler de bu liboş takımının ortaklarıdır.

Türkiye’yi Türkiye yapan değerleri yok sayarak düzenlenecek bir Anayasanın yeri ancak çöp sepeti olabilir.

Türkiye önce bölgesinde daha sonra da Ortadoğu ve Kuzey Afrika İslam coğrafyasında izne tabii bir emperyal devlet olmaya zorlanmaktadır. Kolayca dolduruluşa gelmekteyiz. Bize “önce içeride çoğulcu ol, milli devlet ve üniter yapıdan uzaklaş, bize uymasa da çok kültürlü bir yapıya gir ve Anayasanı ona göre yap ki Ortadoğu’da ve İslam Coğrafyasında yeni imkânlar kazanasın” denmektedir.

Önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş amacını inkâr et, Milli Mücadeleyi dışla, milli kimliği göz ardı et ki, yeni Osmanlı ağabeyliği yürüyebilsin telkinleri yapılmaktadır. Bize “Dünya devleti” olacaksın. Bugün ısrarlı olduğun, pek de taviz vermediğin konularda yumuşa ve daha çok taviz ver, milli davaları unut aklı verilmektedir.

Eğer Suriye politikamız aniden değişebiliyor ise, terör örgütü ile müzakere yapılabiliyor ise, Somali ve Gazze ile daha fazla ilgileniliyor ise, Ortadoğu’daki rejimlere karşı muhaliflerin kolu kanadı oluyorsak bu sebepsiz değildir. Hatta bilinene bir gerçeğin, bir Alman Vakfının PKK’yı desteklediği açıklanması Sayın Başbakan’dan geliyorsa Türkiye’nin rotasının döndüğü yer bellidir.

Önümüze romantik ve pembe bir gelecek konulurken Irak’ın Kuzey’inde kara harekâtımız engelleniyor, TBMM’den sadece karar çıkarmakla yetiniyoruz. Ordu hedef alınıyor, itibar ve güç kaybettiriliyor. Gelişmiş yerli savunma sanayimizde yeterli değil. İnsansız istihbarata uçaklarını kafa tutar göründüğümüz İsrail’den veya ABD’den alıyoruz.

Sözde dostlarımızın anladığı manâda emperyal devlet olma anlayışı bize uymamaktadır. Türk kültüründe böyle bir anlayış yok. Osmanlı bile Batılı manâda emperyalist olamamıştır. Olmayacak şeylere özenmeyelim.

Önceki İçerikAttila İlhan Çeşitlemesi (1) -Ölümünün 6. yılı münasebetiyle
Sonraki İçerikRenga renk
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)