Zifiri karanlığın, siyahın en derini
Hangi kızıl yırtacak ağartıp tan yerini
Dağların ardı sıra doğar o ateş önce
Saba makamı ile gün sarıya dönünce
Can bulur sonra sema, Arzın her rengi neşe
Güvercinler toplanıp yüz dönerler güneşe
Baharın resmi yeşil, ya toprak öyle kavi
Alemi resmederken cümle renkler müsavi
Kurşuni kubbelerde gezinen gül sesidir
Gurub akşamın güne elveda busesidir.
Erguvan şimdi hazan, mavi renkler mihengi
Yüreğimde turkuaz var mı dünyada dengi
Mehtap akseder suya, lacivert bir kuytuya
Tozpembe hayallerle dalıp nice uykuya
Bulut dönse griye rengi olmaz rüzgarın
Sanki gölgesi pınar dökülen yağmurların
Beyaz üstüne beyaz bereketi saklar kış
Kırmızı kardelene bahşederken bin nakış
Ve sonra yine bahar, hercai menevşeler
Mor leylak salkımında yavru ağzı heceler..