Sağolasın Usta

94

Bu başlığı seçince hemen bir reklam geldi aklıma; hani çocuk diyordu ya:

“B e n i m B a b a m ; H E L A L O L S U N U S T A S I !.. “

Şimdi, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekir. Gerçekten bizim Başbakanımız da “Helal Olsun Başbakanı..” Gerçi önemli bir toplantıda hani şu sempatik Bakanımızı anımsatacak şekilde bir uyuklama pozunu yakaladılar ya.. Ee, o kadar da olacak hani.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım; kalkıp, Afrika’yı çok yoğun bir programla dolaşacaksın, bir gün bile ara vermeden Amerika’ya uçacaksın, daha yoldan başlayıp onlarca Devlet Başkanı ve Yetkiliyle görüşeceksin; Birleşmiş Milletler gibi çok önemli bir kurulda çok önemli bir konuşma yapacak ve Dünya’ya dinleteceksin, o arada fırsat kollayan başkaları Türkiye’de sansasyonel terör saldırıları yapacaklar ve onlara da dikkat kesileceksin, aynı anda da 193 Milletten 500 küsur delegenin bulunduğu ve adeta herkesin gözü senin üzerinde olarak, onlara da uygun mesajlar vermeye çalışacaksın ve bütün bunları ilk defa da yapmayacaksın; Yurt içinde ve Yurt dışında sürekli bir maraton halinde senelerdir bu enerjiyi asla hız kesmeden sergileyeceksin.

Bu kesinlikle kolay bir olay değil…

Şimdi soruyorum, gelmiş geçmiş hepsi de dahil, böyle bir enerji, böyle bir hareket gördünüz mü? Bırakınız bir başbakanı, herhangi bir yetkilide bir Bakanda gördünüz mü? Benim aklıma hemen bir iki isim geldi; Rahmetli Vali Yazıcı; yine rahmetli Valilerden Mehmet Varinli; Fahrettin Kerim Gökay, Flaş Politikacı rahmetli Kasım Gülek ve belki bu isimler çoğaltılabilir. Ama bunlar da dahil hiç biri Sayın Recep Tayyip Erdoğan kadar uzun soluklu olarak bu hareketi gösterememişlerdir.

Kimilerinin görev süreleri, kimilerinin ömürleri yetmemiştir.

Ve gerçekten duygulanarak söylüyorum Allah nazardan saklasın, Sayın Başkanımız kadarını ben gerçekten görmedim. Hatırlamıyorum. Şimdi bir isim daha var; Sayın Ahmet Davutoğlu .. Bu isim hareketlilik bakımında belki Başbakanımızı da geçecek ama süre olarak o daha çok yeni.. Başbakanımız gerçekten Helal Olsun Ustası.. Esasen biz bu gün onun ustalığı üzerine konuşurken sözü bir yere getirmeyi düşünüyorduk da konu oradan açıldı. Ama iyi ki de açıldı yiğidin hakkını yiğide verme imkan ve fırsatını da bulmuş olduk.

Buraya kadar söylediklerimiz gerçekten bütün takdirlerimle söyledim. Bu hıza bu enerjiye gerçekten hayranım.. Bir şeye daha hayranım; Başbakan istişare ediyor. Her konuda birileriyle istişare ediyor. Bu da mükemmel bir nitelik hele bir Başbakan için hiç de yabana atılacak bir meziyet değil.

Bu arada birde kötü tarafı da var, hem çok kötü. Bu konuyla ilgili olarak yıllardır yazıyoruz. Hatırlayınız; CARİ AÇIK.. Bilinçsiz SATIŞ’lardan kaynaklanan ve giderek çığ gibi de büyüyen, Milletin başına yıllar sonra daha da büyük bir bela olacak olan “Cari Açık”…

Cari Açık konusundaki çekincelerimizi hiç geri almıyoruz. Ayrıca Cari Açık için formüllerimizin olduğunu da yazdık ama ilgilenmediler. Merak edilmesin bir gün bizim kapımızı da çalacaklardır. O zaman Ülke yararına olan her konuda biz yine de olumlu yaklaşırız, merak edilmesin.

Şimdi gelelim asıl konumuza; bütün bunları söyledikten sonra, sakın ola ki Doğan SOFRACIOĞLU da AK PARTİLİ mi oldu filan demeyin. Elli yıllık Demokrat Partiliyiz.. Daha doğrusu Demokrat Partiliydik. Ak Partili olmadık ama, şimdi; sıkı durun; önümüzdeki dönemlerde; “OSMANLI DEMOKRAT CUMHURİYET PARTİLİ” olabiliriz. Haa, kendimi yokluyorum da olmuşuz da duruyoruz.

Şimdi bu da nerden çıktı diyenler olacak.. Sabredin anlatacağım.

En başta, bu yazının başlığı nasıldı?

“SAĞ OLASIN USTA.” İdi değil mi? Usta kim? Sevgili Başbakanımız. Hem de gerçekten; “Helal Olsun Ustası..”

Evet O bir “USTA” dır.. Gerçekten.. Ve bunu inanarak gururla söylüyorum; “O Bir Ustadır”. Enerjisiyle, İnancıyla, Fedakarlığı ile, Yönetim Tarzı ile O gerçekten Usta unvanını hak etmiştir.

En azında yine samimi söylüyorum; ÜÇÜNCÜ SEÇİM ZAFERİYLE de USTA unvanını hak etmiştir. Ve bu Ustalık bir şeyin, bir yolun başlangıcıdır. O nedenle de “SAĞ OLASIN USTA” Diyorum.

Üstelik bunu sadece ben söylemiyorum. Dünya söylüyor. Hatta sıkı durun AVRUPA bile Söylüyor. Avrupa’da bu gün yayınlanan gazetelerde iki makaleler, iki yazı dikkatimizi çekti; yazar diyor ki;

“Galiba, sonunda Türkiye Avrupa Birliğine değil de Avrupa Türkiye’ye katılacak.. Durum bunu gösteriyor. Ortadoğu ve Asya’da Türkiye’nin giderek artan etkinliği, krizlerle boğuşan Avrupa için de bir kurtuluş yolu olabilir.”

Görüyor musunuz, Yüce Allah nelere kadir. Bunları hem de onlardan duymak ölmeden bize nasip oldu ya daha gam yemeyiz.

Şimdi gelelim asıl konuya…

– Bu gelinen nokta hangi yolun başlangıcıdır?

– Usta bizi nereye götürüyor?

– Nasıl götürüyor?

– Götürebilecek mi?

– Ustanın kadroları bu yüke hazır mı?

Önce sondan başlayalım; Ustanın kadroları bu yükselmeye, bu sıçramaya hazır değil. Ustanın kadroları kendilerinin buna hazır olmadıklarının farkında bile değiller. Ustanın kadroları; Neyin Farkında Olduklarının, Neyin İse Farkında Bile Olmadıklarının da Farkında Değiller.

Ustanın kadroları ilginç, gerçi onları da Usta seçti ama onlar da Ustanın izinde gitmekten, ustayı noktası virgülüne taklit etmekten başka asla bir şey düşünemediklerinden ve bunu bile beceremediklerinden Ustanın ayağına takılıyorlar. Değil yardımcı olmak, yol göstermek, engel de oluyorlar.

Ama bunun sonunda Usta zaten onlara gerek duymayacak. Zira Usta artık yolun da sonuna geliyor. Esasen Usta kendisi de gelecek dönem aday olmayacağını açıklıkla belirtti ve kuralları da buna göre oluşturdu. Fakat gerçek şu ki; Usta yola devam etse de etmese de O gerçek bir Usta olarak anılacaktır.

Bunu çok samimi söylüyorum. O enerji, o hareket, o koşu gerçekten görülmüş şey değildi. Onu bu yönüyle saygıyla anmak zorundayız.

Şimdi bu yazımızdan sonra lütfen üç yıI önce yine Çorum Haber’de yayınlanan (10.10.2009) tarihli yazımızı okuyunuz; B İ R M İ L L E T ON İ K İ D E V L E T !. ve 2003′ yani (8) yıl önce Sayın Abdullah Gül’ün o zaman Başbakan olarak açtığı FORUM’da yayınlanan iki yazımızı “AB KÜÇÜMSEMEYİN AMA..” AB DERKEN..” isimli yazılarımızı okuyunuz.

Hemen hemen on yıl kadar önce bu olayı biz görmüş ve yazmışız; özetle demişiz ki;

“Biz Avrupa Birliğinin Peşinden Koşmak Yerine alternatif çözümler üzerinde durmalıyız; O zaman onlar bizim peşimizden koşacaklardır”

ASYA EKONOMİK TOPLULUĞU gibi ORTADOĞU EKONOMİK TOPLULUĞU

gibi alternatif çözümlere yönelirsek onlar bize geleceklerdir.

Ve bakınız işte oldu..,

Bunu yapan da Şimdiki Yönetim ve onun başındaki Başbakan’dır, Recep Tayyip Erdoğan. İşte onun için SAĞOLASIN USTA diyoruz.

Bu bağlamda o gerçekten tarihsel işlevini tamamlamakta ve Türkiye’ye bu anlamda çağ atlatmaktadır. Bu gerçekten büyük bir olgudur. Ona nasip olmuştur.

Evet şimdi o üç yıl önceki yazımızı; “Bir Millet On İki Devlet” isimli yazımızı tekrar okuyunuz zira artık buradan devam edeceğiz.

Bu gidişin sonu OSMANLI’dır.. Ancak Emperyalist bir Osmanlı İmparatorluğu ve Padişahlık değildir. Kesinlikle değildir. Bu gidişin sonu; “Avrupa Birliği” gibi; “Rusya Devletler Topluğu” benzeri ekonomik ve siyasi bir birliktir. Bir “Emperyal Devlet” değil bir “Devletler Birliği”dir. Ve işte Avrupa’nın da katılacağı, katılmaya can atacağı oluşum da budur.

Bunun, geçmişi, geleceği, şekli, oluşumu ve yapısı ve onun da yeni ustaları ise; “DUVAN DE OTOMAN” isimli 16. kitabımızda anlatılmaktadır.

Herkese selam sevgi ve saygılar sunuyorum.