Sokak Ortasında İki Şehit ve Arkasındaki Gerçekler (3)

97

 

İşin daha evveliyatında, bu iki kesimin koalisyon kuracak kadar milletvekili çıkarabilmeleri için bir yandan PKK terörünü kışkırttı, şehit cenazeleriyle bütün yurdu gelincik tarlasına çevirdi, öte yandan da Apo’yu Kenya’da yakalayıp Başbakan Ecevit’e seçim hediyesi olarak verdi.

Bu manipülasyonlara kanan halk, komünizmle canları pahasına mücadele eden ülkücüleri, PKK belasıyla en iyi mücadele edecek güç gördü ve MHP’ye 1999 seçimlerinde 125 Milletvekili verdi. Amerika Öcalan’ı bize niye verdi anlayamadım dese de; ABD’nin hediyesi APO paketiyle seçime giren Ecevit’in DSP’si ise % 22 oyla seçimden galip çıkan parti olacaktı.

28 Şubat’ın gölgesindeki iktidarlarını ekonomik iflasla sonlandıran, Kemal Derviş’i tam yetkiyle koalisyona alan, küresel sermayeye Türkiye’nin kapısını açan, akşam iş sahibi olarak yatanların sabah iflasa gözünü açtıkları bir Türkiye’yi arkalarında bırakan DSP ve MHP koalisyonu, Türkiye’nin yenidünya düzenindeki dönüm noktasını oluşturur.

Türkiye’de bu süreçten sonra yaşanan her şey, Türk hükümetlerinin liyakat nişanlı generallerin kontrolünden alınmasıdır.  Bu teşebbüs bazı generalleri rahatsız etti.  Çünkü onlar, Türkiye’nin siyasi iradesine tahakküm etme alışkanlıklarını sürdürmek istiyorlardı ve ABD tarafından tasfiye edilmeyi içlerine sindirememişlerdi, sonunda bağımsız politikalara yönelip direnmeyi denediler ama tutunamadılar.

ABD’nin bölgemizdeki tasarruflarında değişen fazla bir şey yok. Ortadoğu ülkelerinde daha önceleri uyum içinde çalıştıkları diktatörleri, bizde ise generalleri tasfiye ediyorlar. Bu tasfiye sürecine direnme gücü olanlar, Kaddafi ve Esat gibi direniyorlar, kendi ihtilal oyunlarına yenik düşenler, ise sonucuna katlanıyorlar.

Sokak ortasında iki şehidin ne anlama geldiğini, Türkiye’de nasıl bir Türk-Kürt çatışması yaratılmak istendiğini, PKK’nın küresel terörizmin bir parçası olduğunu, Türklerin ve Kürtlerin nasıl bir oyuna getirilmek istendiğini yukarıdaki bilgiler ve paylaşmaya devam edeceğim bilgiler ışığında sabırla birlikte değerlendirmeye devam edelim ki daha neler göreceğiz.

Diyarbakır BDP İl Başkanlığı, 2010 Mayısında operasyonların durdurulması amacıyla bir yürüyüş düzenlemişti. O yürüyüşten sonra konuşan BDP Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş, “Bu politikalar (operasyonları kastediyor) sürerse, Kürt halkı yemin ediyorum sadece gerilla mücadelesiyle kalmayacak, yaşamı cehenneme çevirecek” dedi. BDP Diyarbakır İl Başkanı Nijat Yaruk ise; “Kürtler eski Kürtler değil, diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın önünde diz çökeceğiniz günler yakındır” dedi.

Tehdit ve kışkırtmaların benzerlerini her gün BDP’li sözcülerin ağzından duyuyorsunuz. Bu tehditlerin gerçekleşmesi demek; Güneydoğu, Karadeniz, Ege, Trakya vs yurdun dört bir yanında, Mahallelerde, sokaklarda, pazarlarda, camilerde üç-beş milyon insan ölüsü demektir. İnanmayan Irak’ı, Afganistan’ı, Libya’yı, Suriye’yi, Sudan’ı, Somali’yi, Yemen’i hatırlasın.

Bu iddiamızı doğrular mahiyette, Lübnan Enformasyon Bakanı Michel Samba; “İsrail’in eğittiği Kürtlerin, Irak, Suriye, Türkiye ve İran’da savaşmaya hazırlandığı ve operasyonlar için programlandığını söylüyor.

Öte yandan parasal kaynakları ABD tarafından temin edilen Barzani’nin, peşmerge ordusunu yapılanmasını ve eğitimini İsrail sağlıyor. Bu peşmerge ordusunun tankları Kuzey Irak’ta ve Türk ordusuna karşı konuşlanmış vaziyette.

Tercüman Gazetesi, İsrail’in Kuzey Irak’taki Kürt gruplarının askeri- komando eğitimini paravan şirketler aracılığıyla verdiğini, bu eğitimi alan 6500 peşmergenin Musul-Kerkük civarındaki Musevi sermayeli İngiliz Arnes şirketinin güvenliğini sağlamak üzere görevlendirildiğini yazdı. Diğer petrol şirketleri de özel eğitim veriyor ve bu eğitimlere İsrailli uzmanlar ve MOSSAD ajanlarının katıldığını ve eğitimlerin; suikast, suikasta karşı koyma, yakın koruma ve istihbarat içerikli olduğunu biliyoruz. Bazı peşmergeler de İsrail’e götürülerek bizzat MOSSAD tarafından eğitiliyor ve bunların hemen hepsinin Farsça biliyor olması da çok dikkat çekicidir.

ABD CIA ile, İngiltere M6 ile, İsrail MOSSAD ile Kuzey Irak’ta üs kurmuş durumdadır. İsrail ABD’nin onayı ile Kuzey Irak’ta 4-5 kişilik timler halinde çalışacak kontrgerilla örgütlediği iddia ediliyor. Bu timler Irak’ta ABD işgaline tavır alanları etkisizleştiriyor, Sabotajlar ve suikastlar düzenliyor, bilim adamlarını hedef alıp öldürüyor. İmralı Krallığının ve onun kapı zili olanların tehditlerinin dayanağı işte bu eğitimli katiller… Tehditleriyle kibarca şunu söylüyorlar: Fırtınalı bir denideyiz, sizin geminizde yüzme bilmeyen beş yüz kişi, bizim gemimizde 50 sat komandosu var, biz sizden üstünüz. Yakarız, yıkarız, bombalarız, öldürürüz… Bunu Türkiye’nin her yerinde yaparız. Bizim arkamızda ABD, İsrail ve Batılı emperyalistler var, onların efendisi küresel sermaye var…(devam edecek)