“İlk Kez Para Kazanmak, İlk Kez Tatile Çıkmak”

104

Geçtiğimiz günlerde televizyon reklamlarından tanıdığımız bir sanatçının 31 yaşındaki eşi tatilde yüzerken geçirdiği ani bir rahatsızlık sonucu vefat etti.

Bu hepimizin her an başına gelebilecek bir olay.  Allah’ın bize verdiği nefes sayısından haberimiz yok. Ölen kardeşimize Allah’tan rahmet ve eşine başsağlığı dilemekten başka bir şey elimizden gelmiyor.

Ancak eşini kaybeden 42 yaşındaki Burçin Bildik’in, olaydan sonra ettiği bir söz var ki; bu sözün üzerinde çok durmak gerekiyor. “İlk kez para kazanıp, ilk kez tatile çıkmıştık.”

Eğer böyle ise Burçin Bildik ve rahmetli eşi; 75 milyonluk Türk halkının içinde, bu ülkede sosyal adalet ve adil gelir dağılımı olmadığından dolayı şanslı olanlar zümresine dahildi diye düşünüyorum.

Ülkemizin üzerine oturduğu coğrafyayı gezme fırsatı yakaladı iseniz ne kadar büyük bir güzelliğin ve zenginliğin üzerine oturduğumuzu biliyorsunuz demektir.

Bu memleket güzeldir ve zengindir ama memleketin tapusuna sahip olan halk bu zenginlikten ne yazık ki hak ettiği payı yüzlerce yıldır alamaz.

Köyünden şehre inememiş insanlar, açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlar, ortalama 5 büyüklüğünde depremle yıkılan şehirler, büyükşehirlerin varoşları, yeşil kartlılar, sosyal dayanışmadan karnını doyuranlar, Osmanlı’dan bu yana bitmek tükenmek bilmeyen ekonomik sıkıntılar, bölücü iç düşmanlar, yüzyıllardır genç yaşta toprağa konulan kınalı kuzular, kişisel ve ülkesel borçlar, asgari ücrete talim, gençlerdeki gelecek umutsuzluğu ve iç ihanet vs., vs., vs…

Peki buna karşılık, ülkenin zenginliğini iç eden küçük bir mutlu azınlık ve küresel sermaye ile ona hizmet eden beyaz yakalılar; istedikleri gibi para kazanıp, tatil yapıyor, keyif sürüyor. Sanki kader bu!

Bırakın dünyayı görmeyi ülkenizi gördünüz mü? Beş yıldızlı otellerde kaldınız mı? Ömrünüzde, şöyle bir aklınızda kalacak üç beş tatil yaptınız mı? Dünyanın birkaç noktasına uçup, adamlar şunu yapmışlar “vay be” dediniz mi?

Bunların hiç birini yapamayan milyonlarca insanımız var.

Eyfel Kulesinin 1887’de, New York’daki gökdelenlerin 1895’te, Budapeşte Metrosunun 1903’te hizmete girdiğini biliyor musunuz?

Onun için Burçin Bildik’in “ilk kez para kazanıp, ilk kez tatile çıkmıştık” sözü sizi bilmem ama bana göre çok anlamlar içeriyor.

Memleketimizin insanları;  isteyip te o kadar çok şeyi yapamıyor ki! Hak ettiği halde o kadar çok şeye sahip olamıyor ki!

Benim rahmetli babam uçağa hiç binmemiş ve tatile gitmemiş bir insandı. İşi alaya vurup, vaktiyle bizim tarlanın yakınına düşmüş uçağa bindiğini anlatır ve bizlere tebessüm ettirirdi. 55 yaşında üçüncü emekli aylığını alamadan sıkıntı içinde geçen ömrünü tamamladı.

Bu ülkede babam gibi sıkıntı içinde ve hayatın tadını alamadan öbür dünyaya göç eden o kadar çok insan var ki…

Oysa insanca yaşamak konusunda gelişmiş ülkelerle mukayese yaptığımızda, insanlarımıza haksızlık yapıldığı tartışma götürmez bir husustur.

Almanya’da yaşayan yeğenlerimin, ilkokuldan itibaren devlet tarafından düzenlenen gezilerle bütün Avrupa’yı dolaştırıldığını biliyorum. Kendi yaptığım seyahatlerde de çocukların ve gençlerin, eğitimcilerin önderliğinde dünyayı dolaştıklarını, bilgi ve görgülerini arttırdıklarını, tarihi ve kültürel dokuyu öğrendiklerini müşahede ediyorum.

Hatta son yaptığım seyahatte, Alman Demiryollarının, 5 kişilik bir aileye hafta sonunda 35 Euro karşılığında bütün Almanya’yı trenle dolaşma imkanı sağladığına tanık oldum.

Bize ise, üzerine oturduğumuz Karun gibi zenginliğe karşılık sabırla kanaat edip, ahreti kazanmamızı telkin ediyorlar. Hani hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışmak ve yarın ölecekmiş gibi ahret hesabı yapmanın terazisi? Küfenin dünya tarafını bizden çalanlar, oraya bizim için aynı ağırlıkta bir hayal ve sıkıntı dolu bir yaşam koymuş. Hangimizin yaşamadan ölenlerden farkı var?

Haydi, Burçin Bildik; hayatında onu ve rahmetli eşini beş yıldızlı bir otelde tatile götürecek parayı kazanmış ya böyle bir parayı hiç kazanamayanlar ne yapıyor?

Acaba nefesleri açlıktan kokanlar, kahve köşelerinde pinekleyenler, karın tokluğu için zenginlere ve iktidara avuç açanlar ne zaman tatil yapacak?

Ufuk, Fahrettin, Aykut, Mustafa, Gökhan, Adem, Mehmet, Barış, Emrah, Necmettin, Noyan, Vefa, Ethem isimli gençleri hatırlıyor musunuz? Belki isimlerini unuttunuz? Onlar parada kazanamayacak ve hiç tatile çıkamayacak.

Kimse bana martaval okumasın, onlar yüzyıllardır tekrarlandığı gibi sizin olan fakat kullanamadığınız zenginliği iç edenler rahat etsin diye şehit düştü. Niceleri gibi…

Bana göre hepsi gariban çocuğu. Kanaatimce bugüne kadar doğru dürüst tatil yapmamışlardı. Ve bundan sonra da yapamayacaklar. Ailelerine ise yaşam bundan böyle haram oldu. Oysa onlar şehit düşerken tatil yapanlar vardı, eğlenceler devam ediyordu, televizyon ekranları hiç hız kesmedi. Buna karşılık pazar günü küçük bir azınlık Türkiye’nin çeşitli illerinde olayı protesto etti. O kadar… İnsan ister istemez soruyor: 75 milyon neredeydi diye?

Yarın hayat yeniden başlayacak. 31 yaşındaki tatilde iken ölen Zeynep Elçin Bildik’i de, şehit çocuklarımızı da unutacağız.

Tatil yapamayanların varlığı da bizi enterese etmeyecek, gerçi bu tatil yapamayanları da garip bir şekilde enterese etmiyor.

İnşallah bir gün dünyanın tadını anlar, zenginliğimizin ve sömürüldüğümüzün farkına varırız. O zamanda belki sık sık tatile çıkarız. Hem oğlum yaşında şehit olan ama bundan sonra hiç tatile çıkamayacak olan Diyarbakır’daki 13 şehit ile diğer şehitlerimiz içinde tatil yaparız. Zaten ne yapıyorsak onlar sayesinde değil mi?