Sağında Türk, solunda İslam Alemi’yle önemliyse eğer
Baş olmak varken ikisine, AB kuyruğunda niçin gezer?
Bırakarak Alem-i İslam’ı dünyada, yetim ve öksüz!
Türk Dünyası terk edilip, kendi haline oluyor köksüz!
Türkiye Ermenileri Patriği, İkinci Mesrob çok memnun
Çünkü biliyor ki, AB elinde olur Türkiye, pek zebun
“Türkiye’yi bölme propagandası” oldu serbest!
Böyleler, yakasından tutulmalı değil mi der-dest?
Daha mürekkebi kurumadan, çıktı olmaktan müzakere
“Serbest Dolaşım” gibi, birçok hayaller, düştü suya, kaç kere
Kendi halkına; etnik, dil, din ayrımı yapmak suçtur derken,
Niçin oluyor Avrupa, bozgunculuk tohumları eken?
Avrupa değil, o eski refah içinde, müreffeh Avrupa.
Hıristiyan bir kulüp olduğunu, söyleyip duruyor Papa.
“İngiltere’nin Baskı Oyunu” getirdi aklını başına Rum’un
Açığa çıkmasına vesile oldu, Güney Kıbrıs’taki durumun
Daha sıcağı geçmemişken 3 Ekim’in, dün bir bugün iki
Olmayacak duaya belli oldu, kimlerin “Amin” dediği
“Hayır” dedikleri halde, Annan planına Rumlar, alındı AB’ye
Türkler “Evet” dedikleri halde, cezalandırıldılar acaba niye?
Kimi vatandaş Ahmet, AB konularında çok saf!
AB’nin isteklerini hiç düşünmüyor, ne tuhaf
Çünkü, öyle toz pembe hayaller, kurduruluyor ki ona!
Hazırlanıyor sanki o, hiç gelmeyecek olan bir sona!
Karıştırılıyor, AB halkı ile resmiyet birbirine
Halklar, kendi resmiyetinden habersiz yaşıyorsa kime ne?
Mahkeme kararları, eleştirilirse bir ülkede
Doğru yanlış başka mes’ele, istikrar kalmaz yine de
II. Meşrutiyetle başlayan, o güzel ve hür ortam
Yazık edildi ayrılıkçılarla, olmadı hürriyet tam
Bugün de fazilet olan Cumhuriyet ve nazlı Demokrasi
Heder ediliyor çocuklarınca, olarak devlete asi
Bugün de çullanıyor üstüne, bütün dünya Türkiye’nin
Paranoyak diye üstüne yürünüyor, böyle diyenin!
Yabancılara peşkeş çekilirken, Milli Kuruluş’lar bir bir
Esef ediliyor, Milli Kuruluş’a gitti diye Erdemir!
İstiklal ve Hakimiyet’in kaybına, deniyor zafer!
Bu başka değil, olur ancak, yokluğa doğru bir sefer!
Sanki tarih, işletilmek isteniyor geriye doğru!
Milli Mücadele’yi, asla unutmuyor elin oğlu!
Unutmak, ne yazık ki, bize mahsus tarihi bir gaflet
Oysa Batı, bize karşı, ne çok besliyor kötü niyet
Haklı olmakla; hata bizde, kusur bizde, suç bizde!
Ne demek Batı’da hata arayış, suç kendimizde?!
AB Müzakere Çerçevesi, işte önümüzde apaçık
Diyorlar: Hiç itirazsız, kabul etmelisin değilsen kaçık!
Çünkü, Türk insanı adam olmaz diyerek, uyutuluyor
Dün Mandacılar böyle diyordu, ne çabuk unutuluyor
Basın, oldu sanki, geçmişin tam birer Mütareke Basını
Batı’nın, eleştirmiyor hiç mi hiç, ne A’sını ne B(a)’sını
Ne yapsa, ne etse yaranamıyor bir türlü, AB’ye
Yola taş koyuyor Batı; ağzıyla kuş tutsa Türkiye
Dünya’da yok karşı çıkan, bu derece kendi devletine
Batı leş kargaları üşüşüyor, kemiğine etine
Olduk, iki paralık Rum’un maskarası
Gidiyor Kıbrıs elden, bunun yok şakası
Geçmişi, statükocular diyerek tenkit edenler
Oldu, Kıbrıs’ı Rum’a vermek için eliyle yedenler
Türk Dünyası ile İslam Alemi’nin olsun diye arası
Türkiye’den istendi tutması, etkili liderlik asası
Bir Türk T(e) V(e)’si derse, hafta sonu haberleri için “weekend!”
Atılmış olmuyor mu güzel Türkçe’nin boynuna, yağlı kemend?
Şu sorunu veya mes’eleyi “Sizden alayım!” denir oldu!
O cümle “Size sorayım.” şeklinde kurulmalı değil miydi?
Türkçe, Türklerce, Türkiye’de kaldı -yazık- öksüz!
Bu vurdum duymazlık, yapar bizi, zamanla köksüz!
Öncelik, her şeyin büyük harflerle yazıldığı Türkçe’de
Antik isimler yer almalı, ancak parantezler içinde
AB’ye karşı durmak ne mümkün, istekleri: Ayet!
Böyle bakışın sonu getirir, elbette “Vesayet!”
Eğer istersen, değil Türkiye’de; olmak dünyada büyük yazar!
Türklerin aleyhine, oynatmalısın kalemini, azar azar!
Üstelik, bir de aday olmak istersen, Nobel’e
Vurmalısın Türklerin tarihini, yerden yere!