Atatürk’ün 1881 yılında dünyaya gelişinden bu yana tamı tamına 130 yıl geçmiş. O zamandan bu yana neler oldu neler?…
Bu gün yeni anayasa ile Mustafa Kemal’in kuruluşuna öncülük ettiği ve en büyük eserim dediği; tek millet esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını ve bekasını tartışıyoruz.
İşi bu noktaya getirebilmek için yıllarca Mustafa Kemal’i ve onun yaptıklarını konuştular. Eğer onu ve fikirlerini tartışmaya açmadan bize gösterdiği yolda ilerleyebilseydik bugün her şey daha güzel olurdu.
Atatürk doğmuştur ama ölmemiştir. Çünkü unutulmamıştır. Onun ölmesi demek Türk milletinin ölmesi demektir. Türk milleti ölmeyeceğine göre Atatürk’te ebediyen yaşayacaktır.
Aslında Atatürk’le uğraşanların derdi; Türk milletinin varlığı ve onun teşkilatlanmış bir şekli olan Türk devletidir.
Atatürk’le ilgili saldırılar, direkt olarak ona karşı olanlar ile sahte Atatürkçülerden gelmektir. Bu insanlar ne yazık ki; Atatürk’ü kendi milletine karşı yabancılaştırmayı başarmışlardır. Oysa Atatürk ne kendisine karşı olanların ne de yandaş gözükenlerin anlattığı gibidir. O milleti için yaşamış ve bu sebeple kalplere yerleşmiş nadide bir insandır.
Bakın Atatürk’ün 130. yaşını bile hatırlamıyoruz. Geçtiğimiz günlerde “Bakırköy Sivil Toplum Kuruluşları” birliğinin toplantısında, katılımcılara, Atatürk’ün 130. yaşını bu yıl idrak edeceğimizi, bunun farkında olup olmadıklarını ya da bunu hatırlayacak bir kuruluşun veya üniversitenin etkinliğini duyup duymadıklarını sordum. Hiç kimse farkında değildi ve herhangi bir etkinlik haberi de duymamışlardı.
Oysa geçenlerde sohbet ettiğim dünyaca ünlü opera – caz sanatçımız Yıldız İbrahimova çok ilginç bir olay anlattı.
Kendisini Bulgaristan’ın eski savunma bakanlarından biri arayarak, Atatürk’ün 130. doğum yılını, Bulgaristan’da bir dizi etkinlik ve konserle anacaklarını ve kendisini de sanatçı olarak bu etkinliklerde görmek istediklerini ve katılıp katılamayacağını sormuş.
Bulgarlar, Atatürk’ün 130. doğum yılında onun aziz hatırası için bir opera sahneye koymaya hazırlanıyor ve onu Balkan topraklarının yetiştirdiği en büyük değerlerden biri olarak görüyorlar.
Bu etkinliklerde; panel, konferans, opera, konserler düzenlenecek ve Rumeli’de halen canlı bir şekilde yaşayan Türk kültürü ,Atatürk’ün manevi şahsiyetinde tekrar yaşatılacak.
İşte bunun için Atatürk yaşıyor ve halen Türk milleti ile birlikte diğer mazlum ve mağdur milletlere hizmet etmeye devam ediyor.
Bizim düşünemediğimizi, Bulgarların düşünüp, 130. doğum yılında Atatürk’ü hatırlamaları, inanın Türk milletinin bir evladı olarak beni utandırdı.
Atatürk’le uğraşan hainler ve işbirlikçiler ne yaparlarsa yapsınlar, kendisinin en büyük zenginliğinin Türk milletine mensubiyet olduğunu tekrar tekrar ifade eden bu büyük insanı öldürmeyi başaramayacaklar.
Türk milleti; ne kadar gaflet ve şuursuzluk içinde olursa olsun, Atatürk’ü ve onun en büyük eserim dediği ve bir Türk devleti olan cumhuriyetimizi ebediyen yaşatmaya devam edecektir.
Büyük Önder, açtığın yolda senin izinde yürümeye devam ediyoruz. Dünyaya gelişinin 130. yılı sana ve büyük Türk milletine kutlu olsun. Allah’a da; Türk milletini varoluştan bu yana hakansız, komutansız, başsız, başbuğsuz bırakmadığı için dua niyazında bulunuyorum.