Prizren’de Ezan Sesleri

98

İslam  Aleminde Kurban Bayramına girilirken her bir köşeden ezan ve tekbir sesleri yükseliyor. Bunların duyulduğu bir şehirde Kosova’nın Prizren’i…

Prizren, Balkanlarda Türkçe konuşulan, Türkçe düşünülen ve Türk gibi yaşanan önemli yerleşim yerlerinden biri. Dünya üzerinde Türkler için böyle yer bulabilmek ender görülen bir şey.

Prizren elden çıkalı neredeyse yüz yıl olmuş ama o kendini bir nazlı gelin gibi hep muhafaza etmiş.

Osmanlı-Türk döneminden 23 tane cami ayakta kalmış. Bu camilerden ezanlar okunmaya başlanınca Prizren bambaşka bir havaya bürünüyor. Bu içiçe geçmiş camiler silsilesi ve “Allahu Ekber” nidaları sizi alıp başka bir aleme götürüyor. Camilerin birbirine yakınlığı ezanların birbirine karışmasına sebep oluyor. Ancak ezan seslerinin her bir köşeden kulağınıza akışında bir ahenk var. İçiniz ezan sesleri ile huzur doluyor ve ruhunuz çoşuyor.

Bir de Sinan Paşa Camii’nin eskimeye yüz tutmuş restarasyonu TİKA tarafından tamamlansa ve Türkçe hutbe ve vaazlar dinlenmeye başlansa ne iyi olacak.

Prizren’e Türk mührünü vuran sadece camileri değil.

Hamamlar, köprüler, çeşmeler ,medreseler, tekkeler, Türk adını muhafaza eden Terzi, Maraş gibi mahalleler ve nihayetinde ecdadımızın Namazgah adını verdiği açıkhava mescidi ve nice eserler, Prizren’nin onca sene geçmesine rağmen “ben hala Türk’üm” demesinin başlıca sebebi.

İslam’ın ve Türklüğün bu kadar eserini barındıran Prizren’nin; ikliminin yaşayanları etkilememesi ve kişiliklerini ve ruh yapılarını şekillendirmemesi düşünülemez bile. Onun için Prizren’de yaşayanlar bizim anlayamayacağımız bir şekilde İslamiyete, Türklüğe, Türkiye’ye ve Mustafa Kemal Atatürk’e bağlı olarak yaşıyorlar.

Ben bunu daha once bir kez Makedonya’nın Sturuga şehrinde görmüştüm. Orada yaşlı bir teyzeye niçin herkes gibi Türkiye’ye göç etmediğini sorduğumda “sizin için Sturaga’da kaldım” demişti. Prizren’dekiler de  orada, bizi yani İslamiyeti, Türklüğü, Türkiye sevgisini ve Atatürk’e bağlılığı yaşatarak, bizim için yaşıyorlar. Acaba bunun farkındamıyız? Eğer farkında değilsek onlara çok haksızlık ediyoruz demektir. Zaten onlara Türkiye’de Türklüğün ve Atatürk’ün “tukaka” edildiğini söylemeye bir türlü dilim varmadı. Hayallerini yıkmak ve mücadele azimlerini azaltmak istemedim.

Aksini yapsaydım 8 yaşındaki Danyal Patula’nın her cümlesini hissederek ezbere söylediği “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi”nin bir anlamı kalmazdı. Henüz kelimelerin dilinde yuvarlandığı 4 yaşındaki çocuğa annesinin İstiklal Marşı’nın on kıtasını ezberletmesi de kocaman bir hiç olurdu. Mustafa Baki İlköğretim Okulu’nda yedi sekiz yaşındaki çocukların “Türk önde Türk İleri” diye bağırışlarına engel olamazdım. Türk çocuklarının yetişmesinde emeği olan Türk öğretmenlerini de asla es geçemem. Kırkbeş yıl öğretmenlik yapmış olan Liriye Dişo 1950 yıllarının sonunda her kim olursa olsun Prizren’e Türkiye’den geleni sadece Türkiye kokuyor diye ve bu kokuyu duymak için görmeye gittiklerini söylemesi karşısında durdum kaldım. İşte bu ruha sahip Türk öğretmenleri günümüzde 3000 civarındaki ilköğretim  gören çocuğumuzu eğitmeye çalışıyor. Onlara bir müslüman Türk nasıl yetişir ve yaşar anlatmaya çalışıyor. Bu çocuklar Allah’ın izni ile Kosova’da atamız cennet mekan Murat Hüdavendigar’ı yaşatacak.

Prizren’in tarihi süreç içinde yaşadıkları, günümüzdeTürkiye’de yaşananların yorumlanması açısından çok iyi bir örnek. Aslında bunu bütün Balkanlar için söylemek mümkün. Onun için bir zahmet ilginizle, Prizren’i  mercek altına alın. Dün yaşanılanları ve bu gün karşılaşılanları öğrenin. Belki o zaman Türkiye’de başımıza gelecekler olanlar hakkında bir kanaate varabilirsiniz.

Bu günlerde Kurban Bayramı’nı idrak ediyoruz. Eski bayramlar tarih oldu. Şimdi eline valizi alan kendini tatile atıyor. Ancak biraz da yüzünüzü Prizren gibi yerlere çevirin. Bu gün fiziken yanınızda olamasalar bile kendilerini sizin için yaşamaya adamış bu insanları yalnız bırakmayın. Onların varlığından haberdar olmak yetmez bayramlarda onların yanında olun. Kurbanlarınızı Prizren örneğinde olduğu gibi ezan ve tekbirler arasında ata topraklarında kesin.

Ben bunları yazmasam her Türklük ve Atatürk deyişinde boğazı düğümlenen Ferhat Derviş’e, onca imkansızlığa rağmen Kosova Türklerinin sesi  olan gazeteci Raif Kırkul’a, Mehmetçik FM ile Kosova’ya seslenen arkadaşlara, Kosova Türk Demokratik Partisi ile Türklerin sorunlarını çözmeye çalışan dostlara vel hasıl Kosova Türklerine haksızlık etmiş olurum.

Aslında Prizren demek isterken Türk ve İslam Dünyasının tamamı demek istiyorum. Nerede mazlum ve mağdur bir insan varsa onu yalnız bırakmayalım demek istiyorum. Biliyorum ki; Müslüman Türk, yeryüzünde hakkın savunucusu ve yine biliyorum ki  bu hak savunucusu Müslüman Türk, bu sebeple büyük bir saldırı ve tehdit altında. Ancak Türk Milletinin yeniden şahlanışının işaretlerini görmek istiyorsanız Prizren’I görecek ve oradaki Türklerle kucaklaşacaksınız.

İnşallah mukaddes topraklarda Kabe ve Hz.Peygamber’in makamındaki ezan, tekbir sesleri, yapılan dualar, kesilen kurbanların sevabı, Prizren’deki ezan ve tekbir seslerine karışarak, gelecek zamanın Müslüman Türk Milleti için hayırlara vesile olmasına sebep olacaktır.

Ezan ve tekbirler arasında nice bayramları birlikte yaşamak ve Türk Dünyasının arasındaki sınırların kalktığını görmek dileğiyle…