Mürekkepler yaladım;
Kalemin gözünden sağanak,
Tuzunu yarama bastım.
Siyah kirpiklerde,
Harflerin hüzünlü kıvrımlarını takip ettim.
Nemi kurumamış sayfaların yüreğinden,
Harf harf kelimelerin oklarını çektim,
Kalemlerin kara bahtını,
Gözüme sürme diye çektim.
Mürekkepler yaladım;
Hasreti içine çekmiş kalemlerden,
Benzi sararmış yapraklara,
Sıkıla sıkıla damlayan taneleri,
Gözümden boşaltıp, sele çevirdim.
Mürekkepler yaladım;
Sevdayı karayazmış,
Kar tenli sayfalara,
Ümidi içine hapsetmiş dikenli telden harfleri,
Gözümün karasıyla sardım.
Mürekkepler yaladım;
Hak’kı inkâr eden,
Harflerden putları aldım,
Hakikati gören gözümün nuruyla,
Secdeye kapattım.
Mürekkepler yaladım;
Coşkusunu kaleme sığdıramayan,
Boş bulduğu meydana fışkırıp,
Omuz omuza halay çeken harfleri,
Göz kapaklarımla selamladım.
Mürekkepler yaladım;
Okkanın bağrından çekilen,
Kâğıdın teline serilip,
Türküler söyleyen yanık harfleri,
Gözümün yaşıyla söndürdüm.
Mürekkepler yaladım;
Kendinden habersiz,
Başkasına sevgisiz,
Kâğıda merhametsiz
Saldıran
Kalemin gölgesine sığınmış cılız harfleri,
Gözümün perdesini indirerek noktaladım.
Ve mürekkepler boşalttım,
Yaladığım her tadı birbirine kararak.