Büyük oğlum Yasin Üniversiteyi bitirip Makine Mühendisi oldu. Yurt dışında yabancı dil okulunu da bitirip yurda dönünce askerlik iş hayatı ile arasında engel olmaya başladı. İlk iş başvurularında askerlik şartı önüne çıkınca tecili olmasına rağmen tecili bozup alelacele askere yazıldı. Böylece geçtiğimiz Ağustos ayında vatan görevine Hatay’da 121. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığında başladı.
Çocuklarımızın asker olması, vatani görevini yapmaya gitmesi özellikle annelerde olmak üzere aile, akraba, konu komşu ve dost çevresinde ciddi bir ilgiye ve heyecana sebep oluyor. Denebilir ki ; “şu anda güvenlik güçlerimiz bölücü, ırkçı, Stalinist ve dış destekli pkk ile mücadele ediyor, şehit veriyor da ondan bu ilgi”… Hayır, aslında öyle değil. Bu eskiden de böyle idi. Çocukluğumda amca-dayı çocuklarımın da askere gidişleri ve gelişleri tüm çevrede ve bende derin izler hatıralar bırakacak kadar önemli olaylardı.
Tabii ki can güvenliği konusundaki derin endişeler toplumu son derece etkiliyor. Ama bunun yanında askere gitmemiş bir delikanlının daha “adam olmamış” düşüncesi esprili de olsa sık sık dillendirilir. Hani pek de yabana atılmamalı bu düşünce değil mi? Asker Ocağının biz erkekleri önemli ölçüde olgunlaştırdığı aslında bir gerçek. Bir çok şeyin kıymetini askerde öğreniriz.
Gurbet ve sevdiklerinden uzak olması, insanı bir başka pişirir değil mi? Hürriyet, bolluk, rahatlık, duş alma, çay gibi nimetler çoğu zaman asker ocağında daha çok fark edilir.
Asker ocağının toplumumuzdaki bir diğer adı da “Peygamber Ocağı” idi değil mi? Her ne kadar omuzu kalabalık zevattan bazıları bu konuda karşı görüş belirtmişse de milletimizin nezdinde “bu böyledir”. “Mehmetçik” in anlamı da “Küçük Muhammed” dir. Bu da milletimizin vicdanında “böyledir”. Bu böyle biline… Yok şuna- yok buna aykırı imiş bu düşünce… Onu aklımız kesmez..
İşte bu düşüncelerle oğlumuzu oradaki anne ve babalarına yani komutanlarına teslim ettik. Çocuklarımıza, onlara bizim baktığımız gibi bakacaklarına dair çok güzel bir mektup aldık komutanlarından. Bu bizi çok mutlu etti.
Bizim için iki hafta çok çabuk geçti. Yemin Törenine gidecektik. Çocuğumuzu, asker çocuğumuzu ve görev yaptığı Ocağı görecektik. Uçak biletlerini, otel rezervasyonunu vs hazırladık. Tribünlerde yer bulmak için sabah erkenden heyecanla alaya doğru yöneldik.
Sonra birden hatırladık. Askeri tesise giriyoruz, hanım başörtülü. Üstelikte iğneli. “Bak hanım dedim nizamiyede örtünü çıkar-mıkar derlerse olay çıkarırım bilesin. Kendimi içeri attırır, sen de başının çaresine bakarsın, söylemedi deme”. Eşim; ” sen sakin ol, iğneyi çıkarır, Gata düğümü atarım, bir şey demezler” diyerek gayet rahat bir şekilde nizamiyeye doğru yürüdü.
Tedirgin bir şekilde içerilere, ağaçların arkalarına doğru baktım, başörtülü hanımları görünce rahatladım. Acaba elli yaş üzerine onay verip gençlerimi salmıyorlar diye dikkat kesildim. Tamam onda da sorun yok. Eşime baktım hala iğneyi çıkarmamış. Çıkar dememe kalmadan nizamiyeden girdik. Ard arda masalar kurulmuş. İsim-soy ad ve TC kimlik no sordular. Tekmil verir gibi nüfus cüzdanına bakmadan tak tak tak söyledim. “Bu kadar mı ” dedim? “Tamam efendim, bu kadar” dediler. Baktım hanımda öbür masada tekmili vermiş. İğneye falan da takılan yok.
Herkesin ilerlediği ağaçlık ve gölgelik asker görüşme alanından geçtik. Gayet temiz ve güzel ortam. Birazdan ısınacak olan havanın son sabah serinliği geçmek üzere. Çok şık bir hediye standından alayın adı yazılı bir şapka aldım. Ben de şapka var ama hanıma yedek olsun.
Yolumuzu bulma telaşını atlatıp tören alanına girince garip bir şey oldu. Hoparlörler den bangır bangır mehter marşı sesi geliyor. Hani şu üniversite yıllarında arkadaşlarla halka olup, düşmana (!) korku salmak için sesimizin çıktığı kadar yüksek sesle söylediğimiz mehter marşı çınlıyordu ortalık. Tören alanı “Gafil ne bilir neşve-i pür şevki vegayı” diye inliyordu.
Az önce ürkek ve çekingen tavırlarım gitmiş farkında olmadan uygun adım yürümeye başlamışım. Hanıma, şaşkın ve ağzım kulaklarımda “duyuyor musun? ” dedim. Duymama imkanı var mı? Mutlu mutlu tebessüm etti, evet anlamında başını salladı.
Biz yürüyoruz, mehter çalıyor… “Allah yoluna cenk edelim, şan alalım şan/ Kur’an da zafer vaad ediyor, hazreti Yezdan
Tribünlerde yerimizi aldık. Herkes heyecanla törenin başlamasını bekliyor. 1. Tabur gelip yerini alıyor. Birbirinin aynı görünen askerler arasından kimse yakınlarını seçemiyor. Alay komutanı yürüyerek askeri ve bizleri selamlıyor. Komutana alkış ve sevgi seli çok yürekten.
Bayrak töreni yapılıyor. Bu arada meşhur Arif Nihat Asya’nın meşhur Bayrak Şiiri kulaklarımızı ve gönlümüzü dolduruyor. Göğüslerimiz şişiyor, gözlerimiz nemleniyor: ” Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü / Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, / Işık ışık, dalga dalga bayrağım, / Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım”.
“Sana bizim gözümüzle bakmayanın mezarını kazacağım” diyen bu millet, başka bayrak hayali görenlerin de mezarını kazmaktan çekinmeyecektir. Bunu göğsümüz kabara kabara okuduğumuz İstiklal Marşımızı haykırırken bir kere daha hissettik.
Mükemmel bir disiplin içinde geçen yemin merasiminden sonra aynı disiplin ve nizamda yapılan resmi geçidi izlerken gözlerimiz doldu. Evlatlarımız ve onları yetiştiren komutanlarımızla gurur duyduk.
Nizamiyeye geldiğimiz andan, çocuklarımızın izin belgelerini alıncaya kadar görev yapan rütbeli ve rütbesiz tüm askerlerimizin disiplin, vakar, nezaket ve güleryüzleri takdire şayan bir seviyede idi.
Oğlumuzun yemin törenini görmeye gittiğimiz Hatay’dan çok güzel intibalarla ve duygularla geri döndük. Hatay halkının misafirperverliği ve güzel insanlarının sıcaklığı bizi gerçekten çok etkiledi. Onlarda Anadolu insanının tüm özelliklerini gördük.
Hatay’ın merkezi tarihi dokusunu ve otantik yapısını halen koruyor. Ayrıca Yasin suresinde bahsi geçen Hz. İsa’ya inanmış ilk kişi olan Habib-i Neccar’ın mezarı aynı isimle anılan Caminin iki kat altında ki çilehanede ziyaret edilebiliyor. Ayrıca belediyenin başarı ile devam eden büyük restorasyon çalışmaları sayesinde Hatay gerçekten görülmesi gereken bir ilimiz olacak.
Hatay’ın otantik yapısını koruyan Uzun Çarşısı dükkanları ve ilginç minareli mescit ve camileri ile size sürprizler sunar