İETT Yolsuzluğun, Hırsızlığın Merkezi mi?

98

İETT (İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel) 1869 yılında Dersaadet Tramvay Şirketi adı altında hayatına başladı. Doğaldır ki,  o  günün kurucularının bugün adı geçen kurumun bünyesinde meydana gelen çarpıklıkları öngörebilmeleri mümkün değildi. Aynı tarihlerde atlı tramvayla henüz  tanışan İstanbul halkı da aynı kurumun günümüzdeki kanun tanımaz davranışlarını hayal bile edemezlerdi. 1914 yılında elektrikli tramvay işletmeciliğine geçildiği dönemlerde, yani henüz birinci dünya savaşı bile başlamamışken, Osmanlı toprakları Balkan Savaşları’nın yaralarını sarmaya çalışırken kimin aklına akbil, elbil kullanacağı günler gelebilirdi ki… Bir süre yabancı şirketlerin elinde işletilen İETT 1939 yılında millileştirilerek 3645 sayılı yasa ile İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel (İETT) İşletmeleri Umum Müdürlüğü adı altında bugünkü yapısına ulaşarak günün gelişmelerini de takip ederek 2010 yılına geldi.  

Böylesi köklü  bir kuruluşun bugün içinde bulunduğu durumu anlamak gerçekten zordur… 

Aşağıda aktaracağım konu halkın nasıl soyulduğunun ibretlik hikayesidir. 

İstanbul’da milyonlarca vatandaş toplu taşıma vasıtalarındaki yolculuklarını  ücreti mukabilinde  temin ettikleri kartlarla yapmaktadırlar.

Bu kartlarda ilgimizi çeken ise “AKBİL” dir.

Şehrin belli noktalarındaki “AKBİL DOLUM MERKEZLERİ” vasıtasıyla akbilinize ücret yükleyip yolcuğunuzu yapabiliyorsunuz.  (2009 rakamlarıyla 81 akbil satış gişesi, 56 akbil otomatik dolum merkezi toplam otobüs sayısı 2817.) 

Buraya kadar teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması konusunda hiçbir itirazım yok. Esas sıkıntı bu kolaylığın-kolaylık diye sunulanın-  pratikte uygulanmasındaki kanun dışılıklarla başlıyor. Şöyle ki; 
 

2010-08-13 11:09:48 tarihinde İETT’ye ait internet sitesi vasıtasıyla yetkililere aşağıdaki soruları yönelttim: 

sayın yetkili,

İett bünyesinde kaç hat var?

İett bünyesinde kaç otobüs var?

İett bünyesinde kaç şoför var?

İett günde kaç sefer düzenliyor?

İett 2009 yılında ve 2010 yılında 01-08-2010 itibariyle kaç yolcu taşıdı?

İett nin şoför olan personeliyle akbil arasında herhangi bir kanunsal bağ var mı?

Şoförlerin ekstra ücret karşılığı biletsiz veya akbilsiz binen yolcu yerine akbil bastığı doğru mu?

Bu doğruysa ekstra alınan ücret nasıl kayıt altına alınıyor?

Şoförlerin bu ücreti almaya hakları var mı?

Bu ücretler alınıyorsa 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin böylesi alınan ücretlerin bir dökümü var mı? 

Şoförler eğer böyle bir haksız kazanç elde ediyorlarsa, ücreti tahsilatları sırasında sürüş ve yolcu güvenliğini nasıl sağlıyorlar?

Eğer bu bilgiler doğruysa ve kurumunuz şimdiye kadar farkına varmadı  mı? 

Vardıysa nasıl bir işlem gerçekleştirdi?

vereceğiniz cevaplar için şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim… 

17 Ağustos 2010 tarihinde gelen cevap ise aşağıdaki gibidir: 

Sayın  serdar kabadayı, 

2010-08-13 

İETT’ye yaptığınız başvuru incelenmiştir; 

 
Akbilin kullanımı ile alakalı  çözüm arayışlarımız devam etmekte olup,İstanbul gibi metropol bir şehirde yaşayan ve toplu ulaşım araçlarını  kullanan vatandaşlarımızın seyahat öncesi sistemde kullanılan ücret ödeme araçlarını(Akbil,Elbil)yanlarında bulundurmalıdırlar. Yanlarında Akbil ve Elbil bulundurmayan yolcularımızın seyahatini engellememek ve yardımcı olmak amacıyla şoförlerimiz üzerlerinde bulundurdukları  Akbillerini,zaman zaman talep edenlere bedeli karşılığı  kullanmakta olduğu gözlenmiştir. İstanbul kenti genelinde toplam 9708 adet otobüs durağı hizmette olduğundan her durakta Akbil veya Elbil satışı  mümkün olamamaktadır. Bu nedenle yolcularımızın herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmamaları için otobüse binmeden önce Akbil veya Elbil temin etmeleri gerekmektedir. Ayrıca,istemiş  olduğunuz sayısal bilgiler içinde
http://www.iett.gov.tr/ adresli web sitemizi inceleyebilirsiniz.  
 

İETT Halkla İlişkiler ve Seyahat Kartları Şube Müdürlüğü vasıtasıyla gönderilen bu cevap, koskoca bir kurumun nasıl aciz durumda olduğunun göstergesi değil midir?

“Akbil’in kullanımıyla alakalı çözüm arayışları devam ediyor” denirken ne demek istenmiştir.

Acaba şoförlerimizin çalmasını, haksız kazanç elde etmelerini engelleyecek bir yol bulamadık mı demek istemektedirler?

“İstanbul gibi metropol bir şehirde yaşayan ve toplu ulaşım araçlarını kullanan vatandaşlarımızın seyahat öncesi sistemde kullanılan ücret ödeme araçlarını(Akbil,Elbil)yanlarında bulundurmalıdırlar.” Cümlelerinden anlaşılan da şunlar değil midir: “Akbilinizi kaybetmeye, evde unutmaya, başka şehirden gelmeye, turist olmaya veya herhangi bir sebeple dolduramamaya hakkınız yok. Eğer bu durumlardan birini yaşadıysanız bizimde yapacak bir şeyimiz yok. Şoförlerimizin sizden alacağı kanun dışı miktara göz yummak zorundasınız.”

“Akbil ve Elbil bulundurmayan yolcularımızın seyahatini engellememek ve yardımcı olmak amacıyla şoförlerimiz üzerlerinde bulundurdukları Akbillerini, zaman zaman talep edenlere bedeli karşılığı kullanmakta olduğu gözlenmiştir.” Bu cümleler ise tam da İETT nin uygulamalarına uygun bir cevap niteliğindedir. Amaçları seyahati engellememek olan yetkililer her ne hikmetse her şoförünün cebinde bulunan AKBİL için neden “her şoförümüzde akbil var?” sorusunu sormaktansa, şoförlerinin sadece ve sadece kamu yararı için yanlarında akbil bulundurdukları görüşünü savunmaktadırlar. Çok ilginçtir ki aynı yetkililer, Şoförlerinin hiçbir kar elde etmeseler de otobüslerde böylesi bir alışverişe göz yummakta olup, şoförün kimi zaman araç seyir halindeyken para alıp vermesini sürüş güvenliğinin ihlali saymamaktadırlar.

“İstanbul kenti genelinde toplam 9708 adet otobüs durağı hizmette olduğundan her durakta Akbil veya Elbil satışı mümkün olamamaktadır.” Cümlesi ise altyapılarının eksikliğini kabul etmelerinin en büyük ispatıdır. Varolan otobüs duraklarının sayısını vermekten çekinmeyen yetkililer, kaç tanesinde akbil dolum merkezi olduğunu veya

İett bünyesinde kaç hat var?

İett bünyesinde kaç otobüs var?

İett bünyesinde kaç şoför var?

İett günde kaç sefer düzenliyor?

İett 2009 yılında ve 2010 yılında 01-08-2010 itibariyle kaç yolcu taşıdı? 

Gibi sorularıma da “Ayrıca,istemiş olduğunuz sayısal bilgiler içinde http://www.iett.gov.tr/ adresli web sitemizi inceleyebilirsiniz.” Cevabını vermişlerdir.

Gelelim tüm bu yazdıklarıma sebep veren olaya;

12-08-2010 tarihinde sabiha gökçen havalimanından 22-30 da hareket eden e-10 hat numaralı otobüste kadıköye yaptığım yoculukta şoför kendi akbilini kullandırmak kaydıyla akbil ödeme cihazında 3,00 lira yazmasına rağmen yaklaşık 30 kişiden kişi başı 3,50 lira tahsil etmiştir. Bu da sadece o sefer için şoförün toplamda en az 15 tl haksız kazanç elde ettiğinin göstergesidir.

Her gün bu olay gibi yüzlercesine hepimiz bindiğimiz her İETT otobüsünde şahit olmaktayız.

Aynı  hatta ait Kadıköy den 1 haftada yaklaşık 470 ve Sabiha Gökçen Havalimanından da yaklaşık 500 olmak üzere toplamda 970 sefer olduğunu düşünürsek ve bununda 1 ayda yaklaşık 3900 sefere karşılık geldiğini hesapladığımızda kayıtdışı tahsil edilen paranın sadece bu hatta ki boyutlarının ne kadar ürkütücü olduğunun farkına varırız.

Sadece bir hat için yapılan bu hesabı bir de yaklaşık 450 hat için yaparsak ve bu hatlarda yaklaşık 15000 sefer yapıldığını göz önüne alırsak İETT’ nin organize bir hırsızlığın, yolsuzluğun merkezi olduğunu iddia etmek çok da yanlış olmasa gerek…

Özel halk otobüsleri dahil 5000 otobüslük filosu olduğunu büyük puntolarla İnternet sitesinden duyuran, her gün 535 bin kilometre ile dünyanın etrafını 13,5 kez dolaştığını söyleyen ve gurur duyulması gereken bir hizmet kalitesine sahip olduğunu iddia eden bir Belediye Başkanı’nın, Belediye Başkanlığına bağlı ilgili kurum ve kuruluşların yetkililerinin böylesi bir organize kanun dışılığı, hırsızlığı bilmeme, bilmelerine rağmen  göz yumma ihtimali  bile insanın tüylerini ürpertiyor.

Sonuç itibariyle;
Halkın yine halk(şoförler) tarafından soyulmasına izin veren veya göz yuman İETT ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlarının ve diğer yetkililerinin istifa edip kanun önünde hesap vermeleri için başka sebebe ihtiyaç var mıdır?