Başbakan Buraya, Yumruk Havaya

90

Sayın Başbakan gençliğinde her kulüpte ve her mevkide futbol oynamış gözüküyor. Kasımpaşa‘daki kahvelerde oynanan her oyundan bilgi ve birikimi var gibi görünüyor. Hem ticaret yapmış hem sosyal faaliyet, hem siyaset demiş hem tarikat..

Akşam 12 Eylül‘le ilgili ağlamatik konuşmasını izlemek bunları düşündürttü bana. Hem Devrimci oldu, hem Ülkücü, hem darbe düşmanı duruş gösterdi hem duygusal.. Sonra takvime baktım; ben 40 yaşındayım, ihtilâl 30. Yani Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu idam edilirken doğan bebek şimdi ya işsiz ve bekâr yada evli ve tek çocuklu.

Peşinden bir gecede 7 şehit haberi daha geldi. İktidarı döneminde teröre yüzlerce şehit verdiğimiz bir Başbakanın asıl onlar için ağlamasını beklerdim. Neticede Hz. Ömer‘e “Dicle’nin kenarındaki bir kuzuyu kurdun kapmasının hesabı” kendi dönemiyle alâkalı sorulacak.

Son günlerde Başbakanımızda ciddi ciddi ülkücülük emareleri görüyorum. ‘Reis‘ gibi konuşuyor. Gerçi 80 öncesinde büyük ihtimalle ‘Akıncılar‘ yani bir köşede saklanıcılar arasındaydı ama olsun o da akıllıcaydı. İhtilâl hızarı 2 tarafı da doğrarken kenarda saklananlara Netekim Paşayürüyün ya kullar‘ startını verdi.

Devrimci ateist zındıkların asılması 80 sonrasında o kesimi üzmüştür desem yalan olur. Irkçı – köpekçi (kurt yerine) Ülkücülerin asılsa da asla ve kat’a şehit olamayacaklarını düşünmekse o iş tamam. Tamam da idam olunan Ülkücülerin hazin mektupları 30 yıldır mapushane arşivlerinde mi bekletiliyordu? “İdam mektubudur, dürülmüştür.

Ya o Nevzat Çelik‘in Necdet Adalı için yazdığı Şafak Türküsü şiiri? 20 – 25 sene önce onu meşhur eden Ahmet Kaya bile vefat edeli 10 yıl geçti. Lâf aramızda, Başbakan’ın en kötü şiir okumalarından biriydi.

Anlaşılan o ki Halkoylaması‘na gidilme gerekçesi Ülkücü – Devrimci kayıpların telâfisi için olacak sanki. Gerçi darbeci (bizzat yapan) paşaların bir ayağı çukurda, öbür ayağı ise çoktan çukur altında. Gerçi 28 Şubatçı’lar sağ ve salim maşallah. Hem de hiçbiri içeriye alınan yarım ordu insan arasında yok. Gerçi-merçi, o kadar kusur kadı (yargı mensubu) kızında bile olur derler.

Benim anlamadığım; Devrimci – Ülkücü mücadelesinin devamı olagelen CHP ve MHP bu hayır’lı işten habersiz görünüyor. Yani cephe arkasında saklananlar cephede savaşanların onuruna referandum madalyası takmak istiyorlar ama cephede bizatihi çarpışanlar “al madalyanı da çek git” şarkısını söylüyorlar.

  • İşbu 50 gün Bakanlar Kurulu kararıyla 1980 yılına taşınmıştır nitekim.
  • Şimdengerü istismarın kralına şahit olacaksanız sayın seyirciler. Az sonra!
  • Makyavelli yaşasa o da ‘evet’çi olurdu.
  • Sen aklıma, fikrime mukayyet ol Allah’ım.