SP Genel Başkanı Prof. Dr. Sn. Numan Kurtulmuş’a Açık Mektup

112

Saadet Partisinin sizin gibi genç ve dinamik bir Genel Başkana sahip olması ülke siyaseti açısından bir şanstır.

Siyaseti öğrencilik yıllarından itibaren takip eden olayları kendi mantık süzgecinden geçiren ve yorumlamaya çalışan bir eğitimciyim.

İktidar ve muhalefetiyle diğer siyasi partileri ve liderleri de takip ettiğim gibi sizi de takip ediyorum.

Sizin diğer siyasi partilerden bariz farkınız

İktidarın her icraatına toptan kötü demiyor olmanızdır.

Bir diğer önemli farkınızda, yanlış bulduğunuz ve eleştirdiğiniz hususların doğrularını da gösteriyor olmanızdır.

Yol gösteren ve çözüm üreten eleştiri elbette olmalıdır ve faydalıdır.

Elbette eleştiri ile karalama ve ‘çamur at izi kalsın’ düşüncesi aynı şeyler değildir.

Buna da dikkat edip siyaseti etik kurallara göre yapmanız, dikkati şayan bir husustur.

Konuşmalarınız muhteviyat bakımından dolgun akla ve mantığa uygundur.

İktidarı yanlışta uyarmak, doğrularda desteklemek elbette millet yararınadır.

Zaten millette dinlediği sözün, ne maksatla söylendiğini anlıyor.

Yol gösterenle çamur sıçratanı ayırt ediyor.

Birçok olumlu yönünüz olmasına rağmen siyasette neden olmanız gereken yerde değilsiniz?

Sorusu hiç zihninizi meşgul etti mi?

Bu konuyla ilgili doğru tespitler yapıp çözüm önerilerinizi hazırladınız mı?

Yâda teşkilatınızın bu durumla ilgili bir çalışması var mıdır?

Saygısızlık saymazsanız…

Bu konuda âcizane vede dostane benim tespitim şudur

Saadet Partisinin iktidar ya da meclis yolundaki en büyük engeli, kendi teşkilat mensuplarınızın siyasete fanatik yaklaşımıdır.

Zaferle değil, seferle görevliyiz mantığıyla hareket eden, vatandaşları dinlemeyen, SP oy vermeyen herkesi, yanlış suçlu ilan eden, itici ve kırıcı bir anlayış maalesef sizin meclis yâda iktidar yolundaki en büyük handikap’ınızdır.

Sünnetullah gereği kurallarına uygun çalışan herkese Allah başarıyı nasip eder.

Bir yerde başarı yoksa insan başkalarını değil, önce nerede hata yaptık diye bir kendini gözden geçirmelidir.

Oysa bahane hazır millet gerçekleri anlamıyor.

Teşkilatlarınız milleti anlamaya çalışsa, ona göre siyaset geliştirse daha doğru olmaz mı?

Yıllarca milli görüşe hizmet etmiş oy vermiş insanları bir iki kez tamamen vatan millet düşüncesiyle, farklı tercih yapmış olmaları sebebiyle suçlu ilan etmek dışlamak siyasi mantık açısından son derece yanlıştır.

Maalesef alt kademedeki hâkim zihniyet budur.

 Gelecek oylarında gelmemesine sebep olmaktadır.

Bu durumun düzelmesi için ya teşkilat mensuplarınızı eğitmeli ya da yanlış yapanı değiştirmelisiniz.

 Doğru teşhis, doğru tedavi ve beklenen başarı için çok önemlidir.

Bu konuyla ilgili hassasiyetiniz ülke ve millet menfaatine olacaktır.

Bir diğer husus, fark var sloganı içerisini doldurmanızdır.

Refah-yol iktidarı döneminde fark ortaya çıktı, millette bunu gördü.

Emekli ve memur bu gün hala ayakta durabiliyorsa Muhterem Erbakan hocanın verdiği zammın bereketiyledir.

Belki oy vermez ama bunu da takdir eder.

Bir parti belki her zaman ülke yönetiminde olmaz ama yönetiminde bulunduğu kurum ve kuruluşlar vardır.

Farklılıklarını ve farklarını oralarda ortaya koyabilirler.

Tamamen iyi niyetle merak edip ve soruyorum

Şimdi bu gün 2010 tarihi itibarıyla,

Kendi işyerlerinizdeki ücret politikanızda bu farkı ortaya koyuyor musunuz?

Daha açık söyleyecek olursak Genel Merkezinizle, teşkilatlarınızda çalışan personele milli görüş anlayışına göre mi ücret veriyorsunuz?

Yönetim kadronuzdaki işverenlerin uyguladıkları ücret politikası ilkelerinize göre midir?

Yoksa bugün ülkemizde ve dünyada hâkim olan kapitalist zihniyete göre mi?

Mevcut kapitalist düzenin işçiye bakış açısıyla sizin ve mensuplarınızın işçiye bakış açısı arasında bir fark var mı?

Fark var sloganı burada belli olur.

Lütfen eleştiri olarak anlamayınız ama sormak ve sorgulamakta bizim hakkımız..

Artık milletimiz sözden ziyade icraata bakıyor.

Şayet fark varsa, geçerli ise ilkeli ve tutarlı davranıyorsunuz demektir.

 Buna saygı duyar hürmet ederim.

 Başarılı olmanız içinde en azından duacınız olurum.

Siyaseti; kendinizi partinizi ve ilkelerinizi, somut olarak farkınızı ortaya koyarak yapmanız doğru bir yaklaşımdır.

 Başkalarının yanlışlarını anlatmakla bir yere varılamıyor.

Sizin siyaset etiğinizde, mevcut siyasi partilerden farklı olarak pozitif siyaset yapmanızı gerektirir

Pozitif siyaset başkalarının yanlışlarını değil, kendi doğrularınızı anlatmaktır.

Genel Başkan olarak Siz bunu hakkıyla yapıyorsunuz.

Ama maalesef teşkilatınızda bu anlayış hâkim değildir.

Unutmayınız ki;

Sn. Obama, Buşh’u kötüleyerek değil kendini anlatarak iktidar oldu.

Mensuplarınızın birçoğu demeyeyim de en azından önemli bir bölümü bütün enerjilerini Ak Partiyi kötülemek için harcıyor, buda seçmene itici geliyor.

Bu eleştiriler birçok zaman ahlakı sınırları da zorluyor.

Elbette muhalefet yapılacak, ama Sizin yaptığınız gibi olumlu, tutarlı ve yol gösterici yapılmalıdır.

Ak Partiyi eleştirin ama ekonomik açıdan eleştirin.

Bu eleştiri millet menfaatine olduğu için dikkat çeker.

Şu an eleştiri için en elverişli zeminde bu alandır.

Mesela sn. başbakanımıza 2002 seçimleri öncesi söylediği ‘üç yıl sabredin sonra mideniz doyacak yüzünüz gülecek’ sözünü hatırlatabilirsiniz.

Bu söz hala geçerlimidir?

Bunu millet adına bir soru veriniz.

 Kırıp döken bir anlayış fayda yerine zarar getirir.

Siyasetin geri dönüşüm kutusu sandıktır.

Emeklerinizin zayi olmaması temennisiyle…

Size, camianıza siyasi hayatınızda başarılar diliyorum.