Türk milletinin çekirdeğini aile yapımız oluşturur. Her ne kadar günümüz toplumu bireyi ön plana çıkarmayı hedef edinmiş olsa da ana, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile yapımız, kendine has bir millet olmamızın en önemli sebeplerinden biridir.
Anne ve babanın, geleneksel kültürden edindikleri bilgi ve tecrübe ile uyguladıkları aile içi tedrisat, toplumsal yapımızın temelini oluşturur.
Böylece ebeveynler; aile içinde uyguladıkları metod ve verdikleri dini, milli ve kültürel eğitim ile hem çocuklarının hem de mensubu oldukları milletin geleceğini belirlemektedir.
Bu yüzden aile yapımız ile bu yapının mensubu olan çocuklarımızın gelişimi ve eğitimi, Türk milletinin ve devletinin istikbali açısından çok önemlidir.
Eğer ailelerin çocuklarını yetiştirmekte sorunları varsa ve bu sorunlar çocukları etkiliyorsa, dolaylı olarak millet yapımız ve geleceğimizde bundan etkileniyor demektir.
Günümüzde Türk milletinin içinde bulunduğu tabloya bakıldığında, aile yapımızda ve çocuklarımızın yetiştirilmesinde büyük sıkıntılarımızın olduğu anlaşılmaktadır.
Kanaatime göre insanların oluşturduğu topluluklarda yozlaşma, ahlaksızlık, taassub, gericilik, yolsuzluk, gaflet ve ihanet gibi benzeri tutum ve davranışlar her daim görülmüştür.
Önemli olan bunların genele oranla hangi nispette bulunduğudur. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde şikayet ettiğimiz bu hususların Türk toplumunda ne yazık ki arttığını gözlemlemekteyiz.
Maalesef Türk toplum yapısında önemli bir zaafiyet ve çözülme yaşanıyor. Bu da ailenin ve özellikle ebeveynlerin toplumu müspet yönde etkileme görevini yerine getiremediğini bizlere gösteriyor.
Haksızlıklar karşısında direnç, bireysel ve toplumsal yanlışlara karşı eleştiri, kamunun haklarını koruma ve vatandaşlık görevlerini yerine getirme, yönetime katılma, doğruları söyleyerek doğru davranma, güçlü bir karakter sergileme vb. gibi hususlardan özellikle yeni yetişen neslin imtina ettiğini görüyoruz.
Kendi gemisini kurtaran kaptandır, sana dokunmayan yılan bin yaşasın, benim memurum işini bilir, köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek lazım, yavaş kuzu iki meme emer gibi yanlış fikirler doğru imişcesine anne ve babalar tarafından çocuklara aktarılıyor.
Anne ve babaların, bu gibi anlayışları çocuklarına empoze etmelerinin yegane sebebi, çocuklarının dünya hayatında sıkıntı çekmeden maddi bir rahatlık içinde yaşamalarını temin etmektir.
Türk millet yapısının içinde anne ve babalar, çocuklarını her şeyden sakınarak onlar için azami düzeyde fedakarlıkta bulunur. Onları en iyi yerde okutmak, evlendirip başgöz etmek, başını sokacak bir ev almak, arabasını kapının önüne çekmek yetmedi bir yazlık hediye etmek; imkanı olan anne ve babalar için vazgeçilmez görevlerdir!!!
Anne ve babaların çocukları için bitmez ve tükenmez istekleri sebebiyle değişik para kazandırıcı sektörler doğmuştur. Bunlara örnek olarak anaokullarını, özel okul ve üniversiteleri, dershaneleri, lisan okullarını, yaz kamplarını, mobilyacıları vs. gösterebiliriz.
Peki bu anne ve babaların çocuklarına iyi bir gelecek temin etmek için bu yaptıkları yeterlimidir? Bana göre bu sorunun cevabı çok kısa ve nettir: asla!!!
Siz çocuklarınıza milli ve dini hayatı öğretmezseniz, onları kültürlerinden ve tarihlerinden habersiz bırakırsanız, milli bir şuur veremezseniz; bütün yaptıklarınızın tek başına onların geleceğini kurtarmaya yetmeyeceği büyük bir ihtimaldir.
İnsanın ferdi olarak bir yaşama gayesi ve mensubu olduğu milletin sonsuzluğa kadar sürecek ortak bir hedefi yoksa, siz çocuğunuza hangi fedakarlıkla ne yaparsanız yapın hepsi boşa gidecektir.
Vatan elden gitmişse toprağın üstüne diktiğiniz dört duvar evin bir değeri yoktur, düşman askeri çizmesi ile yurdun dört bir yanını ezerken çocuğunuzun tahsilinin bir hükmü olmaz, kendi öz yurdunda parya olanın arabasının ve yazlığının yerinde yeller eser, ezan susar bayrak inerse ana ve baba olarak çocuğunuza yaptığınız yatırımların hepsi uçar gider ve dahası mezar taşınızı bile kimse koruyamaz.
Bunların hepsi yakın sayılabilecek bir tarihte Anadolu topraklarında yaşanmış ve Türk devletinin çekildiği vatan topraklarında da halen yaşanmaya devam etmektedir.
Rusların Ermenilerle işbirliği yaparak Erzurum ve Van’ da, Fransızların Antep, Urfa ve Çukurova’da, İtalyanların Antalya’da, Yunanlıların İzmir’den başlayıp Polatlı önlerine gelişlerinde, İngilizlerin piyonlarını kullanarak İstanbul ve Anadolu coğrafyasında neler yaptıklarını unutmayınız. Çok taze bir örnek olan Irak’ın Amerika tarafından işgali ile birlikte yaşananlar Hitler’e rahmet okutacak boyutlara ulaşmıştır. Onun için sakın ola bize bir şey olmaz demek gafletine düşmeyin.
Çocuklarınıza mutlaka yaşamın ana gayesini ve Türk milletinin büyüklüğünü en az onlara yaptığınız dünyevi katkılar kadar anlatın ve hissettirin. Bu çocuklarınızı gelecekte her türlü tehlikeden koruyacaktır. Sizde öyle olsun istemiyormusunuz?
Türkiye’ye ve Türk milletine karşı yürütülen planlı oyunlara karşı duracak yegane ve en büyük güç; tuzağın farkına varmış olan anne ve babalar ile onların yetiştirdiği çocuklardır. Bundan dolayı anne ve babalar, çocuklarını ne için yetiştirdiklerinin farkına varmalı ve bu sorunun cevabını doğru bir şekilde vermelidir.
Çocuklarını; Türk milletini ebediyen var etmek amacı uğrunda yaşamak için yetiştiremeyenler başımıza gelecek akıbetin başlıca hazırlayıcısı olacaktır. Bunu keşfedenler; küresel güçlerin planı, desteği ve parası ile Türk aile yapısını bozarak çocuklarımızı mankurtlaştırmaya çalışıyor.
Anne ve babalar yol yakın iken yanlışları var ise bundan dönmeli ve Türk milleti elbirliği ile düzlüğe çıkarılmalıdır. Aksi halde dünya nimetlerine boğduğunuz çocuklardan ne size ne de Türk milletine bir hayır gelecektir.