Coğrafyayı Temizlemede “Wan” Örneği

110

Gazeteci Behiç Kılıç 05 Mart 2010 günü Yeniçağ Gazetesindeki köşe yazısında bölücü terör örgütü PKK’nın Van ilimizde nasıl bir coğrafya boşaltma işlemi yaptığını ortaya koydu.

Yazıda belirtilen hususlar durumun ne kadar vahim olduğunun bariz bir kanıtıdır. Behiç Kılıç “Türk kökenliler kenti terke zorlanıyor, zaten şu an çoğu da göç etmiş durumda!.. Türk kökenli hele hele kürtçe bilmeyen esnaftan artık alış veriş ettirilmiyor!.. PKK’ya karşı duranlara hayat hakkı tanınmıyor, mülklerine inşaat izni alamıyor, kiraya veremiyorlar. PKK’nın isteği dışında mülkünde hareket sağlayan kiraya veren vs. insanlar saldırıya uğruyorlar… Evlerinde, işyerlerinde Türk bayrağı asamıyorlar. Bayrak asan tehdit ediliyor, polise şikayetin karşılığında “sen de asma kardeşim, tatsızlık çıkmasın” cevabı alınıyor…” diye anlatıyor. Sanki Yunanistan’da Batı Trakya Türklerine yapılanların bire bir aynısı… Oysa burası Türk toprağı. Burda böyle yaparlarsa Yunanistan’ da ne yapmazlar?

Bu sözlerin benzerlerini birkaç ay önce Aydınlar Ocağı Şurası için gittiğim Elazığ’daki toplantıya katılan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelen akademisyenlerden dinlemiştim.

Anlaşılan o ki bir coğrafya boşaltma işlemi yapılıyor. Bu konu da PKK tarafından epey mesafe katedilmiş olduğu anlaşılıyor.

Bu gibi coğrafya yani şehir, köy, mezra boşaltmaları sadece Van’da değil, bölgede çok yaygın. Başlangıcı da ilk kürt isyanlarına kadar gidiyor. Bunu 30 yıl önce Bitlis’in Ahlat kazasından göç eden bir aileden dinlemiştim. Babaları beş evladına da batıya göç etmelerini vasiyet etmişti.

Coğrafya boşaltma ve bu coğrafya üzerinde kurulu yerleşim birimlerinin yandaşlarca doldurulması işlemi yüzyılın başında Balkanlarda gerçekleşti. Aynı dönemlerde Ermenistan, Türklerin Erivan dahil olmak üzere coğrafyadan temizlenmesi sureti ile kuruldu. Irak Türklerinin tarihi şehirleri Erbil, Süleymaniye, Musul ve nihayetinde Kerkük bu metodla kürtleştirilmeye çalışılıyor.

Maalesef  Osmanlı – Türk İmparatorluğu ve günümüze kadar  gelen süreçte Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu coğrafyanın Türklerce ve kendini her daim Türk görenlerce boşaltılmasını sadece seyretmiştir. Günümüzde bunun tezahürü Erbil’de konsolosluk açma sureti ile malumun ilanı şeklinde tecelli etmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin bu politikası Irak Türklerini daha da yalnızlığa itecek ve Türk düşmanlarını azdıracaktır. Tıpkı Türkiye’nin doğusunda yaşayanların PKK’nın insafına terk edildiği gibi…

AKP hükümeti bu konularda başarısızdır demiyorum, ülkeyi bu noktaya bilerek ve isteyerek getirmiştir diyorum. Ancak bu tahribatın hesabını yüzyıllar boyunca  Türk Milletine veremeyeceklerdir.

AKP, PKK’nın yaptıklarına karşı sessizdir, bölücüler azmıştır, kanunlar sulandırılmış, suçlar ve suçlular adeta cezasız bırakılmıştır. Siz öyle Belçika’da yapılan operasyonlara ve Roj Tv’yi kapatmalarına  aldanmayın. Bu göz boyamalar mevcut durumun halkımızın gözünden kaçırılması içindir. Türk halkına her olumsuzluk alıştıra alıştıra zerk edilmektedir.

Behiç Kılıç’ın yazdıkları doğru ise İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Van Valisi, Emniyet Müdürü, Van Cumhuriyet Başsavcısı yazılanları ihbar kabul ederek ne yapmıştır?

Başbakan Erdoğan; gündemi bu gerçeklerden sürekli uzak tutarak, Büyük Türk Milletini nereye götürmek istemektedir?

Yürütme – yargı çatışması, Tekel işçilerinin eylemleri, ermeni meselesi, işsizlik, darbe  vs. gibi konular ülkenin bütünlüğünden ve Türk milletinin birliğinden önde olamaz.

Vatan elden gitmişse bu konuların ne hükmü kalır?

Dediğim gibi biz bu boşaltma işlemlerini Balkanlarda ve Irak Türkmeneli bölgesinde gördük ve yaşadık.

Sayın Erdoğan inanmıyorsan danışmanların sana şehit Rıza Demirci’nin bütün Irak Türkmeneli coğrafyasını gezerek hazırladığı haritayı göstersin  de, bu gün kürt şehirleri denilen Erbil’in, Süleymaniye’nin, Musul’un ve Kerkük’ün nasıl Türk şehirleri olduğunu birde sen gör.

Irak Türkmeneli bölgesinin Türklerden arındırılması ve Doğu ile Güneydoğu’da yaşayan kardeşlerimizin “ötekileştirilme”si  Düvel-i Muazzamanın yüzlerce yıldır uygulamaya koyduğu politikalar sebebiyledir. Petrol ve su yatakları başta olmak üzere yer altı ve üstü zenginliklerimize el konulmak istenmektedir.

Eğer sizde bu politikalara karşı doğru politikalarla karşılık veremiyorsanız; bu coğrafyada yaşayan ve ayrılmaz bir parçanız olan insanlara önce başkalaşmak sonra başkalaşana tabi olarak asimile olmak ya da buna direnerek bu baskılarla karşılaşmayacağı topraklara göç etmek düşmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni  bu güne kadar yöneten hükümetlerin seyirci kaldığı ve Erdoğan hükümetlerinin üzerine tüy diktiği uygulamalar sebebiyle Vanlıların başına gelenler kısaca böyle izah edilebilir .

Bu yazımı okuyacak olan ve kalbi Türkiye ve Türk Milleti için atan her kardeşimi bu büyük tehlikeyi halkımıza anlatarak Türkiye’nin gündemini değiştirmeye davet ediyorum.

Eğer bu ülkede bir futbol maçında seyircilerin büyük bölümü İstiklal Marşını ıslıklıyor ve ardından bölücülerin marşı olarak kabul edilen bir şeyi çoğunlukla okuyor ve biz bunları seyrediyorsak; o ilin valisi ile emniyet müdürü bunlara karşı gerekenleri yapamıyorsa nerede bir yanlış var diye durup düşünmek lâzım.

Siz herkesi bölücülerle bir görüp ülkenizin Doğu ve Güneydoğu bölgelerini çakallara bırakıp, ülke – bayrak – millet sevdalılarını önce başkalaşıma, sonra asimilasyona ve nihayetinde  göçe terk edemezsiniz.

Onun için ülkenin AKP’yi iktidarda tutmak için tanzim edilen gündeminden uzaklaşarak “Wan” gibi gerçeklerini görmek için çaba sarf edelim